
Eskilerin 'Her şerde bir hayır vardır' sözü, Galatasaray-Juventus maçına 'cuk' oturdu. Sarı-kırmızılıların maceralı, bol sorunlu Juventus maçlarından birine daha tanıkolduk. Kar yağışında güme giden Werder Bremen maçını hatırladık. TT Arena'dakiısıtma-temizleme skandalına, Portekizli hakem Pedro Pronçea'nın abartılı bir işgüzarlıklaerteleme kararına tanık olduk.
Bunların hepsi de can sıkıcıydı. Utanç vericiydi.
Ama her yeni başlayan gün gibi, Çarşamba da kalan 58 dakikalık maça beyaz umutlar serpiştiriyordu.
Yaşadığımız kötü geceden sonra, yer yer çamurlaşıp yapışkan hal alan zeminde iki takım da gerçek bir fizik ve ruh mücadelesine giriştiler. Doğrusu Juventus, sahayı daha iyi kullanıyor, zaman zaman daha etkili ataklarla diş gösteriyordu. Ama yine de statükocu olanlar, kendi lehlerine olan durumu değiştirmek istemeyenler onlardı. Galatasaray değiştirmek zorundaydı. Mancini değiştirmek zorundaydı. Burak, Selçuk, Sneijder, Umut,Eboue, Riera değiştirmek zorundaydılar. Onların kazanması gerekiyordu.
Oyunda öyle görüntüler vardı ki, Başkan Aysal'ın da UEFA'ya razı demeçlerini hatırlayınca, bizimkilerin de hallerinden pek şikayetçi olmadıklarını görüyorduk. Oyunun iki önemli adamı Selçuk ve Sneijder, değişimi en çok isteyen, kazanmaya oynayan adamlardı. Drogba sükunetiyle, Burak Yılmaz telaşıyla rollerini tamamladılar.
Eboue-Umut değişikliği, futbolu, sahayı, oyunu kulübeden iyi okuyan adamın sakin aklını taşıdı maça... İşte Umut'un orta alandan Drogba'ya çıkardığı o harika pas. Havada topla buluşup indiren Fildişili'nin ustalığı ve kalabalık savunmanın içinden köşeyi bulan harika şutla perdeyi indiren Hollandalı...
Soğuk tarih, böylesine sıcak yaşandı.
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'ne devam ediyor. Kendine yakışır biçimde.
Kar çilekleri de böyle tatlı olurmuş işte!