Ahmet GÜRBÜZ
|
|||
Ahmet GÜRBÜZ kimdir? Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Tarihten kavga devşirenler... | |||
Tarihten kavga devşirenler neye hizmet etmektedirler?
Hayat nedir sorusuna hemen hepimizin verdiği en kestirme cevap; Hayat bir imtihandır sözüdür. Peki hayat bir imtihansa bu imtihanın başarı ile verilmesinin şartları nelerdir? Aslında hayat dediğimiz şey yaşadığımız andan ibaret olan ve tercihlerimizin hasılasına verilen addır. İnsanın anı yaşarken yaşadığı anı kurmasında yada inşa etmesinde iki temel bakışı vardır. Birincisi: Geçmişe bakışı. Bu bakış açısıda kendi içinde ikiye ayrılır a-Kendi tecrübeleri ile sabit olan kendi yaşadığı yaşam tecrübesi. b-Kendinden önce yaşanmış tarihe bakışı. İnsan evvela içine doğduğu toplumdan edindiği inançla hayatını kurmaya başlar. Yakın ve geçmiş tarihle bağlar kurdukçada içinde bulunduğu hali ya tahkim eder yada değiştirme çabası içine girer. Buda tarih okumalarından elde ettiği bilgileri içine doğduğu çevreden edindiği bilgilerle karşılaştırarark bir neticeye varma çabasıdır. An dediğimiz şey bu çabaların yaşanmışlığına verilen addır. Bizim burada ele aldığımız insan tipi içine doğduğu toplumun referanslarının ne olup olmadığı ile ilgilenmeden ve hayatı körükörüne yaşayıp hiç bir sorgulamanın içerisine dahil olmayan bir taklit ehli değildir. İçine doğduğu toplumun inançlarını anlmaya çalışan ve bu çaba içerisinde mecburen tarihin konusu olan hususları bir bilgi olarak edinme çabasında olan, sorgulayan, irdeleyen, sınayan, mukayese yaparak ve içinde bulunduğu durumla yüzleşerek hakikat arayışında olan insan tipidir. İnsanın tarihe bakışı ve oradan elde ettiği bilgileri işlemesi durumu biraz problemli bir durumdur. Din temelli bakış açılarında asıl olan şey, o dinin kendisine indiği peygamberin yaşamı boyunca çerçevesi çizilmiş olan uygulamaların temel(Asıl) teşkil etmesidir. Peygamber sonrasında ortaya çıkan uygulamaların ve ilk dönem kuşakların yaşadığı tecrübe ise ikinci asıl öneme haiz hususlar olarak değerlendirilmesidir. Konumuz bu hayatı imtihan olarak yorumlayan kişinin anı yaşarken mümeyyiz bir akıl ile tarihe bakarken tarihten ne taşıdığı ve bugünün inşaasında tarihe bakışının nasıl bir rol oynadığı hususdur. Tarihin yazımındaki problemler ve tarihin konusu olan farklı değerlendirmeler konumuz olmadığı için biz burada bu hususlara değinecek değiliz. Bu durum farklı bir yazının konusu olduğunu belirtip konumuza dönelim. İnsanın İkinci bakışı geleceğedir: İnsan anı yaşarken aslında geleceğide kurmaya başlamış demektir. İnsanın gelecekle ilgili beklentileri, korkuları, heyecanları ve iddiaları vardır. İnsan geleceğini geçmişin aynasına bakarak kurar. İçine doğduğu toplumun inançlarını önce benimseyen insan tarihe baktıkça ve tarihten edindiği bilgilerle derin bir sorgulamaya ve sonrasında içine doğduğu toplumun inançları ile karşı karşıya gelmeye yada içinde bulunduğu inancına tarihten destekler bularak tahkim etmeye çabalar. Bu tarihe bakan insanın çevresine, kültürüne ve içinde bulunduğu kültürel çevreyle olan temasları ile ilgili bir husustur. İçinde yaşadığımız 21. asır ideolojıler çöplüğüne dönmüş ve insan zihnini allak bullak ederek hem insanı hemde tarihi dejenere ederek insanın gelecekle olan bağlantısının yanlış mecralara akmasına neden olmuş hemde insanın geçmişle(tarih) ile kurduğu bağları örseleyerek insanı tarihten dersler çıkartarak yüzleşen, sorgulayan değil kölesi olduğu ideolojilerin destek arayışçısına dönüştürmüştür. Dinini ideolojiye indirgemiş akıl tarihe yöneldiğinde tarihten anını sorgulayan değil kuvvetlendiren mataryaller elde etmeye yönelmiş ve böylece tarihten mensubu olduğu ideolojinin kavgasını meşru göreceği vede gösterceği hususlara sarılarak tarihten kavga çıkartarak dinin en temel amacı olan vahdeti zedeleyerek kendi dindaşları ile husumeti büyütmüştür. Günümüz islam aleminde yaşanan ve geleceğimizide tehdit eden en önemli husus, dinin bir ideoloji haline indirgenmesi ve tarihte yaşanan kırılmaların gelecekte yeni ayrışmaların ve çatışmaların konusu haline dönüştürme çabalarıdır. Birde buna galip batı ülkelerinin islam topraklarındaki hedeflerine ulaşması için bu çabaları körüklemesi eklenince tehlikenin boyutları dahada derinleşmektedir. İslam aleminin önündeki en büyük bela Sünni-şii çatışması tehlikesidir. 1991 den beri batı bu çatışma hattına fikir, enerji, bilgi aktarmakta buna teşne içimizdeki cahiller, bağnazlar, gafillerde eşlik ederek bu oyunu tarihten devşirdikleri kavgalarla büyütmektedirler. Tarihin konusu olan bir çok husus maalesef bu kişi ve kişilerce dinin, inancın bir konusuymuş gibi servis edilerek bu siyasi amaçlara bilerek yada bilmeyerek hizmet etmişler ve kavganın yaşanmasına ve büyümesine katkı vermişlerdir. Dikkat edilecek olursa en son yaşanan suriye özelindeki kavganın dili Hz. Hüseyin ve Yezid olmuş ve olmaktadır. Tarihten kavga taşıyanlar bilsinlerki hakikatin değil şeytanın safında yer almaktadırlar. Tarihten çatışma taşıyanlar bilsinler ki dinleri bir inanç değil kuru bir şaytan ideolojisidir. Tarihten ayrışma çıkartanlar bilsinlerki durduları yer vahdet zemini değil hezeyan çukurudur. Tarihten bölünme çıkartanlar bilsinler ki müslümanların vahdet değirmenine değil batının parçalama ve öğütme değirmenine su taşımaktadırlar. Anımız veakıbetimiz hayırlı olsun. Amin... |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-04-04 | |||
|
|||