Ahmet GÜRBÜZ
|
|||
Ahmet GÜRBÜZ kimdir? Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Dönmek zordur ve korkutur insanı | |||
Dönmek zordur.
Dönmek korkutur insanı aynı zamanda. Dolayısı ile korkaklar dönerler. Cesurlar ise asla dönmezler öyle mi? Yada Dönemezler mi ? Neden cesurlar dönmezde korkaklar döner dersiniz? Dönmek aynı zamanda vazgeçmek değil midir? Bir şeylerden vazgeçmek. Bir ömür boyu peşinden koştuğunuz ticaretten, siyasetten, inançtan vazgeçmek. Yani bütün kazancı olduğu gibi terk edip yeni şeyler bulmak için doğru bulduğunuz yoldan vazgeçip gerisin geriye dönmek. Yeni doğrulara yönelmek. Onca yılda kateddiğiniz mesafeden dönüp belkide kilometreyi sıfırlamak. Kolay mı dersiniz? Dönmek kolaya değil zora talip olmak değil midir? Düz yolda ilerlemek dümdüz hiç kıvrılmadan. Uzayın derinliklerine doğru. Sonu nereye çıkar bilinmez bir yolda cesurca ilerlemek.Cesaretin ayartıcı yanına, gurura yaslanarak meçhule bile bile adım atmak. Lakin dünya dediğimiz ve üzerinde yaşadığımız yer bir küredir. Bu kürede yürüyen İnsan çıktığı yere varır. İnsan döner döndükçe de varır. Lakin vardığı yer aslında çıktığı yerdir. Ne tuhaf değil mi, insanın vardığı yerin onca emekten ve çabadan vede onca yorgunluktan sonra çıktığı yere varıyor olması. Efendimiz, kabeyi tavaf ederken müşrikler onunla alay ediyor ve yoldan döndüğünü, saptığını iddia ediyorlardı. Onlar çok cesurdularya, cesur olanlar korkmaz ve yürüdükleri yoldan dönmezlerdi nede olsa. Efendimizin yanına varan hemen her bir kimseyi döneklikle suçluyor ve aşağlıyorlardı. Döneklik onlar için büyük bir suç ve büyük bir cürümdü. Çünkü onlar kendilerini yalnız bırakıp dönen insanları kendilerini satışa getirmekle ve vefasızlıkla suçluyorlardı. Kendilerinin ekmeğini yiyen, suyunu içen bu dönekler hiçte kadir kıymet bilmiyorlardı ve bu yüzden en azından bu yüzden cezalandırılmaları gerektiğine inanıyorlardı. Bu inançlarını hep birlikte kalabalık iken yapıyorlar yalnız kendileri ile baş başa kalınca, yalnız kalıncada döneklikle suçladıkları, korkak olarak aşağıladıkları bu insanlara derin bir saygı duyuyorlar ve içten içe takdir etmekten kendilerini alamıyorlardı. Lakin onlar dönmüyor, dönemiyorlardı. Dönüşü olmayan her düz insan ve topluluklar gibi kendi içlerinde adını koyamadıkları derin bir pişmanlık ve korku taşıyorlar lakin pis guruları bu korkuyu itiraf etmelerine mani olurken cesaret gösterilerine ısrarla devam ediyorlardı. Kabeyi onlarda tavaf ediyor ve sembolik olarak çıktıkları yere döndüklerini bir türlü göremiyor düz olmaktan, düz inanmaktan bahsediyorlardı. Düzlüğün çıkmazında nereye çıkacaklarını bilmeden. Halbuki kabenin etrafında dönerken çıktıkları yere her defasında varıyor olmayı bir türlü içlerine sindirememişlerdi. Anlayamamışlar, görememişlerdi. Aslında dönmek görmek değil mi idi? Görmek ise bakmakla elde edilen bir kazançtı. Bakıyor lakin göremiyorlardı. Bu ne büyük körlüktü, bakıyorken görememek ne büyük bir ceza idi. Görenler ise hemen dönüyor ve büyük riskler alarak saf değiştiriyorlardı. dönenler sadece görmekle elde edilen bir dönüşü yapmıyorlar birde biliyorlardı. Bilmenin hazzını tatmışlardı. inandıklarını biliyorlar, bildiklerine inanıyorlardı. Düz olanlarda ve düzlüğün risksiz ortamlarında yürüyenlerde inanıyorlardı lakin neye, kime, neden sorularının cevaplarını görmüyor ve bilmiyorlardı. Bilmedikleri için bilmenin hazzından yoksundular. Dönenlerin içinde yani döneklerin elde ettiği iç huzur ve huşu onları anlayamadıkları lakin gözlerinin önünde ceryan eden bir değişime tanıklık etmekle yüz yüze getirmişti. Fakat yüzleşmek gururlu insanların ve kibirli insanların üstesinden gelebileceği bir hal değildi. Değişmek için dönmek lazımdır azizim dönmek. İman ümit ile korku arasında olmak değil midir? Korkunun zıddı nedir,emniyyet değil midir? Emin olma hali düz bir hal ve hat değilde nedir. Kendisini emniyette hisseden insan neden dönme ihtiyacı hissetsin ki? Doğru dosdoğru yolda olduğunu söyleyen ve kendini emniyette hisseden biri nasıl döner ki, yada dönmekten bahsedebilir ki? Hz. Ömer'in yakın komşu ve arkadaşı olarak bilinen bir kişinin vefatından sonra Koca Ömer cenazeye gider. Lakin Efendimiz sav in münafıkların listesini verdiği Huzeyfeyi ise her cenazede gözleri arar. Huzeyfe cenaze namazını kılar ise oda kılar Huzeyfe cenazeyi terk ediyorsa oda terk ederdi. Bu yakın tanıdığı kimse ile onca günleri geçmiş ve imanına leke sürecek bir hal ile karşılaşmamış idi. Gözleri her ne kadar Huzeyfeye bakıyor olsada Huzeyfenin bu cenaze namazını kılacağından emindir. Ama oda ne? Huzeyfe Cenaze namazı kılınıcağı vakit orayı terkeder. Koca Ömer şaşkın ve bir o kadar da ürkmüştür. Hemen Huzeyfenin yanına varıp, Bu da mı? der. Huzeyfe üzgün bir şekilde başı ile Evet bu da o listede var der. Hz Ömer musalla taşında yatan arkadaşından o kadar emindir ki? Şayet bu arkadaşı da listede ise kendisinin olma ihtimali de sözkonusu olmuş olmazmı idi? Koca Ömer dizleri üzeri çöker ve; Allah aşkına söyle Huzeyfe bu listede bende varmıyım? Azizim, Emniyet hali tedbirsizlik vede dönmeye olan ihtiyacı görmeye manidir. Dönmek ve hareket halinde olmak her zaman sınırsız düzlükten ve durağan olmaktan daha yeğ değil midir? |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-04-07 | |||
|
|||