Kerim BAYDAK
|
|||||||||||||
![]() Kerim BAYDAK 01.01.1961 ADIYAMAN doğumlu. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakultesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Adıyaman’da Yenigün gazetesi ve akabinde, Güne Bakış, şu anda da Adıyaman da Yeniyol adlı gazetede günlük olmak üzere çeşitli internet sitelerinde köşe yazıları yazmakta ve şiirleri yayınlanmaktadır. Kerim BAYDAK’ın yayınlanmış eserleri: 1 - OTUZA KADAR – Roman - 2004 - Avcı Ofset ve Matbaacılık 2 - ENTERESAN KÖYÜN ENTERESAN HİKÂYELERİ – Hikâye - 2006 - Gündüz Yayınları (Sabit İNCE ödülleri 2008 Hikâye dalında 1. Mansiyon ) 3 - AĞLAMA GÜLÜM – Şiir - 2007 - Gündüz yayınları 4 - ACIYIN BANA - Şiir – 2011 - Enzim Ajans 5 - ASLAN HÜSAYİN – Biyografi – 2012 - İz Ajans Yayıncılık 6 – Gecenin İçinden Güneşin Doğuşu ( Nemrut Dağı)-Şiir- 2012- Adıyaman Belediyesi Kültür Yayınları Email: [email protected] |
|||||||||||||
YAZARIN SAYFASI | |||||||||||||
Gayrısı Laf-ı Güzaf | |||||||||||||
![]() Tüm bunların içerisinde esas olan konu; sosyal hayatta insanın nerede, nasıl davranması gerektiğidir. Evet, insanlar hassastır, insanlar daha duygusaldır, insan (naiftir) incedir, narindir, naziktir... İnsanlar kırılgandır, alıngandır... Bu insanların, iş, aile, sosyal çevre çalışma hayatının neresinde olduklarına bakılması gerekir. Yapılan işte ve meşgul edilen makamda verilen emek, dökülen alın teri, inandığı maddi ve manevi değerler gereği kazandığı kutsal olduğuna göre; takdir ve taltif edilmesi gerekir. Yapılan iş ne olursa olsun; insanın beklenenin dışında davranması, hiçbir insana yakışmayan, söz ve eylemleri tasvip edilmeyen durumlardır. Kötü ve çirkin sözler sarf etmesi, küfürler savurması sıradan olmanın da altında bir mevkie düşürmekten başka işe yaramaz. Bu nazik insanların işi değil ve nezakete gölge düşürmektir. Dinin de, inancımız gereği de; insanı ancak güzel ahlak, güzel söz ve asil davranışlar yüceltir. İnsana insan olduğu için değer vermek, bizi daha çok insan yapar. Yüce Peygamberimiz de 'Ben en güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim' demiyor mu? Söz ve davranışlarda, toplumdaki istişarelerde hakaret ve küfür olmadığı sürece, her kişi, söylenen her söz muhakkak değerlidir. Her insanın inandıkları, kendi doğruları, ince çizgileri, kutsalları ve hissettikleri, hayata ve insana bakışı, felsefi düşüncesi vardır, olmalıdır ve önemlidir. Ancak telkinlerde bulunarak; 'doğru budur, bunun dışında başka doğru yoktur, benim dediğim doğru, ben söylüyorsam doğrudur...' gibisinden absürt bir tavır içine girmek, etiklikten uzak, ahmaklıktan başka bir şey değildir. Muhakkak her insan, hayata farklı pencerelerden bakar. Bakış açısına göre faklı yorumlarda bulunur. Önemli olan, hiç kimsenin başka bir kimseyi küçümseme dengesizliğine, aptallığına ve tutarsızlığına girmemesidir. Hiç kimse bu hakka sahip değildir. İnsanlar farklı değerlere sahip olabilir, bu gayet doğaldır. Bu, değerlerimizin, başkasının değerlerinden daha önemli ve daha doğru olduğu anlamına gelmeyeceği gibi; bize çok doğru gelen bir şey, başkasına çok yanlış gelebilir. Takdir edersiniz ki doğrularımızın mutlak doğru olduğunu ve bütün insanların bizim gibi düşünmesini, kabul etmesini istersek, sanırım dünyada yapayalnız kalırız. Bu kadın-erkek, yaşlı-genç, güzel-çirkin.... hiç fark etmez. İnsanlar artısıyla, eksisiyle birbirini tamamlayanlardır Hangi mecraya ve menbaya, düşünce ve felsefi dogmatizmaya yönelirsek yönelelim; sadece insanlığın gerektirdiği değerler çerçevesinde, yapımıza uygun davranmaya, kendi değerlerimizle yaşamaya özen göstermeliyiz. Ancak o zaman gerçek insan olabiliriz. Düşünecek olursak; bu da hayat gerçeğini ortaya koymuyor mu? Esas olan insan olmak değil midir? Gerisi lâf-ı güzaf. Ne dersiniz? Haksız mıyım? |
|||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||
2013-07-03 | |||||||||||||
|
|||||||||||||