Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 06 Temmuz 2014
Serdar USMAN
Serdar USMAN kimdir?

Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Survivor Fanatizmi
Türkiye'mizde insani algılar çok farklı yönde seyrediyor. Bu bizim duygusal yapımızdan mı kaynaklanıyor, tarihi süreçte yaşadığımız algısal evrimden mi bilemiyorum. Ama sevdiğimizde olduğu gibi sevmediğimizde de aşırı tepki veriyoruz. Ya ölümüne destek oluyoruz. Ya da ölümüne kin ve nefret besliyoruz. İşte bu yapımızdan olsa gerek davranışlarımızda da milletçe tutarsız yönlerimiz ortalığa dökülüyor. Ani tepkiler vermeye her an kendimizi adamış bir hayat sürüyoruz. Ya birini öve öve öküz ederiz. Ya da yere yere sefil ederiz. 

Bu yazımda fanatizmle alakalı düşüncelerimi sizinle paylaşmak üzere klavye tuşlarını şakıtmaya karar verdim. Uzun zamandır kafama takılan bu hususta akademik inceleme yapılsa yeridir. Buna çözüm üretmenin zamanı gelmiştir. Sadece fikir üretmek ve milletin önüne koymak kafi gelmiyor. 
Ülkemizde fanatizm çok farklı alanlarda kendini gösteriyor. Bunlardan bana göre ilk sırada yer alanı siyasi fanatizm'dir. Yıllardır takip ederim. Çocukluk dönemlerimden tanıdığım yaşça büyük insanların sadece Karaoğlan'ı, Demirel'i veya Erbakan'ı desteklemeyi vatani görev gibi addettiklerini dün gibi hatırlıyorum. Bunların karşısına çıkan tüm oluşumlar tukaka ilan edilir ve ölümüne Karaoğlan desteklenirdi. Karaoğlan'dan ülkeye yatırım yapması beklenmezdi. Demirel'den de aynı şekilde yatırım yapması beklenmezdi. Yeter ki memleketin başında olsunlar yeterdi. O günün şartlarında, bugün olduğu gibi akla hayale gelmeyecek yatırım planları yapmanın önemi yoktu. Çünkü yatırım yapmaya fazla ihtiyaçta duyulmuyordu. Ülkemizin yaşadığı, enflasyon ve zam gibi gerçekler hükümetlerin üzerinde durması gereken en önemli konulardı. Mahalle bakkalında, manavında, kasabında ve semt pazarından asli ihtiyaçların zorda olsa temin edilebilmesi yeterliydi. Taşıt sayısı az olduğu için geniş ve duble yollara ihtiyaç duyulmazdı. Ulaşım için şimdi ki çok sayıda son derece lüks belediye otobüsleri alınsa bile halk israf var diyerek hükümeti tefe koyabilirdi. Nüfusumuz az olduğu için mesire alanları yapmaya bile gerek yoktu. Zaten halkımıza mevcut ormanlık alanlar ve bağlar fazlasıyla yeterdi. Hiç unutmam Sille'ye varmadan yolun sağ tarafında ki Sille'nin üzüm bağları halkımız için yeterli bir piknik alanıydı. Meram bağlarını da göz ardı etmemek lazım. O yıllarda yatırım merkezli politikalar üreten tek siyasi oluşum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın başında bulunduğu MSP idi. Bugünkü uzantıları artık elinde ki mevcudu tutabilmeyi amaç edinmiş. Ama bunda da başarılı olamadıkları için günden güne kan kaybetmiş ve tükenmeye yüz tutmuştur. Taassup anlayışının en katı örneğini de bu siyasi oluşumda görebiliyoruz. Tüm çabalarına rağmen son seçimde de % 2'lere gerilediler. Yani inandırıcılıklarını kaybettiler. 

Bugünkü geldiğimiz noktaya bakıldığında siyasi fanatizmin bitişe doğru gittiğini ve halkın realist politikalar güden tüm siyasi partilere destek verebileceğini gözlemliyoruz. Komik mi desem, acınacak hal mi desem bilemiyorum ama geçmişin fanatik siyasi taassup ehlini elinde tutabilmeyi ve ideolojisi uğruna dinini bile değiştirmeyi göze alabilecek kadar katı bir kitleyi elinde tutmayı başarı görebilen muhalefet partilerinin güdük kalmalarında ki başlıca etken budur. Fanatizmle siyaseti götürmeye çalışıyorlar. Birisi bunlara o devirlerin bittiğini bir hatırlatsın. Daha da kötüsü bu fanatizm uğruna kendilerine gönül vermiş kitleleri Taksim Meydanlarında kışkırtarak kendilerinin gidişatında kurtarıcı olarak görebiliyorlar. 
Milletçe gelişmelere daha gerçekçi bakmaya başlasak ta bu fanatik kafa yapımıza dair gerçeğin yakamızı bırakmadığını da sizlere ifade etmek isterim. 

Nasıl mı?
Ülkemizde sınır tanımayan diğer bir fanatizm türevi de futbol hastalığımızdır. Üç büyük İstanbul takımı ile birkaç büyük Anadolu takımının taraftarlarının son yıllarda sevginin dozajını kaçırdıklarını ve karşı takım futbolcularına ve taraftarlarına korkunç bir nefret beslediklerini görüyorum. Meşin yuvarlak uğruna bir insanın diğer insanın canına kastedebileceği dünya da taş çatlasa üç veya beş ülkeden birisi olduğumuz kesindir. Maç öncesinde ve sonrasında elinde döner bıçaklarıyla, kamalarla, kasaturalarla, sustalılarla ve daha akla gelmeyen çok sayıda zarar verici alet ve edevatla stadyumların önüne gelen ve karışında ki rakip gördüğü taraftarı gözünü bile kırpmadan dövüp öldürebildiği acı gerçeğe televizyon ekranlarından şahit olmuyor muyuz?
Diğer bir fanatizm türü daha yeni icat oldu. Yapımını ve sunuculuğunu Acun Ilıcalı'nın üslendiği Survivor fanatizmi de tüm memleketin ortak konusu olmaya devam ediyor. Her kesimde insanımızın program yayınlandıktan sonraki gün yorum üstüne yorum yaptığını ve ünlüler ile gönüllüler taraftarlarının oluştuğunu görüyorum. Evde ki 8 yaşında ki oğlumun bile bu konuda ki tutumunu anlatsam şaşarsınız. Hafta sonu ve pazartesi günü tüm aile sadece Star kanalına kilitleniyoruz. Birilerinin yemek yemesinden veya yiyememesinden, aileleriyle telefon görüşmesi yapmasından veya yapamamasından bize ne? Üzülerek ifade etmek gerekirse bu ülkenin bir gerçeği olmuş. Bu tür durumlar karşısında kökeninde yatan sebep araştırmalarına girerek bu tür etkinliklerin ardında batının, yahudinin, mason localarının olduğu gibi bir ihtimale inanmak istemesem de sanki doğruluk payı olabileceği hissine dahi kapılabiliyorum. Çünkü milletçe hemen yanı başımızda ki Suriye iç harbi, Mısır darbesi, Demokrasi paketleri gibi daha birçok önemli konu askıya kalkmış ve milletçe, Tolga'nın davranışlarını, Turabi'nin galibiyet sonrası kıvırmalarını, Sahra'nın diğerlerine karşı liderlik kavgasını, Müge'nin oyunlarda zayıf olduğunu konuşuyor ve çoğunlukla dert ediniyoruz. 

İnanın yanlış yapıyoruz?
Her ne sebeple olursa olsun, ardında kirli güçler olsun veya olmasın yanlış yapıyoruz.
Bilesiniz.

 



   
2014-04-30
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları