Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 06 Temmuz 2014
Serdar USMAN
Serdar USMAN kimdir?

Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Suriyeliler Ne Olacak?
Uzun zaman oldu. Suriye'de Beşşar Esed katliamının bu kadar uzun süreceğini kimse tahmin etmiyordu. İki görüş hakimdi. Ya Esed ölümüne karşı çıkacak ve tüm halkının üzerine emrinde ki Suriye ordusunu salacak ve katliamlar gerçekleştirecek. Ya da halkın ayaklanması karşısında Esed her şeyini bırakıp kaçıp gidecekti. Üzülerek gördük ki ilk şık doğru çıktı ve o gün başlayan ve devlet eliyle halkın üzerine yağan ölümler, yaralamalar bugünde devam ediyor. Her ne kadar Suriye yönetimi meşruiyetini yitirmiş olsa da, iç harbin bitmesi sonrasında ola ki bu kasap ülkenin başında kalmaya devam ederse nasıl bir politika izleyecek? İşte bu sorunun cevabı çok önemlidir. Çünkü ülke bir baştan diğer başa harabeye dönmüş vaziyettedir. Tüm elektrik şebekeleri, su şebekeleri hasar görmüş durumda olup, sadece bunların tadili ve hayatın normale dönmesi dahi en az 10 yıl ister. 

Benim asıl girmek istediği husus; çıkan iç savaş sonrasında bu ülkeden kaçarak bizim ülkemize sığınan 1 milyon civarında ki Suriye vatandaşının ne olacağıdır?

Elinde pasaport gelene gidene kucak açtık ama onca insanın sadece sınır bölgelerinde ki çadır kentlerde, konteyner kentlerde yaşamadığını ve birçoğunun farklı illerimize dağılarak hayatlarını sürdürdüklerini görmekteyiz. Bunların birçoğunun yeme, içme ve iskan gibi ihtiyaçlarının da devletimizin kesesinden sağlandığını bilmeyen kalmamıştır. Savaşın bitmesi durumunda dahi kendi ülkelerine döneceklerine de emin değiliz. Yerle bir olan bir ülkeye dönmek istemeyeceklerini ve birçoğunun düşünce yapısında bizde olduğu gibi vatan millet ruhunun yaşamadığını zaten gözlemliyoruz. Çünkü zihinlerinde ki Suriye, Esed ve ailesi tarafından uzun yıllardır idare edilmekte ve o ailenin fertlerine ait şeklindedir. Bizim Osmanlı döneminden tutun Türkiye Cumhuriyeti'nin iç ve dış düşmanlardan temizlenmesi için milletçe ortaya koyduğumuz refleks ve vatan sevgisi uğruna şahadet şerefine nail olma düşüncemiz ile kıyaslandığında, bunların bizden çok farklı bir haleti ruhiye ile hareket ettiklerini görmekteyiz. 'Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır.' gerçeğini dibine kadar kendine yol edinmiş bir milletiz.

O halde ülkemize kaçarak yaşamını burada sürdürmekte olan Suriyelilerin gelecekte ki konumu ve savaş sonrası ülkelerine zaman kaybetmeden geri gönderilmesi için ne gibi bir sistem uygulanacaktır. Bunu milletimiz çok merak ediyor. 

Ülkesinde kalıp,milletine kan kusan bir zalimle mücadele etmek yerine başka bir devletin himayesine sığınmayı kendine yedirebilen ve taşı sıksa suyunu çıkaracak olan Suriyeli erkeklerin ne işi var ? savaşamayacak ve kendini müdafaa edemeyecek kadar zayıf yaşlılar, çocuklar ve kadınların kontrollü bir bölgede himayemiz altında asli ihtiyaçlarının devletimizce desteklenmesine diyecek sözümüz yoktur. Ama vatanı yanarken sınırlarımız içerisinde hazır yiyici olanların olması da esef vericidir.

Her gün çeşitli kesimlerden şikayetler gelmeye başladı. Hepsini tenzih ederek bir kısmının dilendiğini hatta bazılarının hırsızlık dahi yaptığını duymaya başladık. Davranış olarak ta bir misafir gibi değil de ev sahibi edalarında tavırlar takındığını duyduğumuz konuk olma süreleri dolmuş bu kesimin mütevazi olmalarını milletçe beklemekteyiz. Tekrar hatırlatıyorum. İyi olan kardeşlerimizin başımız üstünde yerleri vardır. Ama bu ülkede ki ananelerimize göre birinin misafirliğe gittiği bir yerde ki azami süresi üç gün olarak düşünülür. Üç günü aştığında misafire gösterilmesi gereken ve ev sahibinin tüm eteğindekileri dökmesi gibi bir durumun devamı söz konusu olamaz. 

Komşu ülkeden gelen bu misafirlerin artık bu durumun farkına varmalarını ve milletçe örgütlenerek Esed'i defedecek bir milli uyanış planı yapmalarını tavsiye ediyorum. İşin ucunda ölümde olsa bu şerefli görevde ölmenin kendilerini şahadet mertebesine taşıyacağını bilmeleri gerekir.

Bir diğer konuda şu; ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyelilerin tüm giderleri tamamen ülkemiz tarafından mı karşılanmaktadır? Lafa geldiğinde mangalda kül bırakmayan batı dünyasının bu giderlere bir katkısı var mıdır? Taa Amerika'lardan koşup gelen Angelina Jolie hanımefendinin bir denetleyici edasıyla konteyner kentte arz-ı endam etmesinden öte yaptıkları artı destek nedir? Eğer konteyner kente gelip, üç beş çocuğa oyuncak dağıtarak, yanaklarından makaslamak ve kadınlarla birkaç cümlelik muhabbet kifayet edecekse bunu bizde yapabiliriz. Taa Amerika'lardan koşup gelmelerine gerek yok. Bunun dışında ne gibi destekler verdiklerini bir anlatsınlar. Ortada henüz ölüm yok iken Irak'ın Kuveyt topraklarını işgal etmesiyle ağzının salyalarını akıtan petrol madeni için tüm donanmasını Basra Körfezi'ne yollayan Amerika, yüz binlerce Suriyelinin yağan bombalarla hayatını kaybettiği Suriye için Allah aşkına ne gibi bir destek sağlamaktadır? Neden insanlık uğruna üç beş dev gemi yollayarak Suriyeli mağdurları kendi ülkelerine götürerek destek vermiyorlar? Bomba taşımak için millerce mesafeyi aşarak Afganistan'a, Irak'a gücün yetişen ABD, söz konusu insan hayatı olunca birkaç gemiyle ülkesine mağdur insanların bir kısmını taşıyamıyor mu?
Biz yol geçen hanı değiliz. Dünyanın en kilit noktasında ki vatanımızı sıradan görmek kimsenin haddine değildir. Hele Amerika'nın hiç değildir. Eğer hümanist anlayış sahibi iseler bunu ispat etsinler. Değilse, zaten bildiğimiz dünyada ki Müslüman nüfusun azalmasından büyük haz aldıklarını deklare etmiş olacaklar.
Yazıklar olsun.  



   
2014-05-02
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları