Serdar USMAN
|
|||
![]() Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
CHP'nin Hazım Güçlüğü | |||
![]() Ülkemizin karanlık ve ekonomik buhranlı dönemlerinin mimarlarından olan anayasa kitapçığı fırlatması ile ünlü sabık cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, dönemin başbakanı Bülent Ecevit'in ani refleksi ile ortaya çıkmış bir isim olarak muhafazakar kesimin kabul etmemesine rağmen mevcut meclis aritmetiğinin gücü kullanılarak ülkeye cumhurbaşkanı olarak seçtirilmişti. Ülkemizin en buhranlı dönemlerinde başrol oynayan ve muhafazakar kesime kulak tıkayarak ülkeyi yöneten Sezer'den halkın büyük çoğunluğu rahatsızdı. Şimdi 7 yıldır görev yapmakta olan cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle cumhurbaşkanı adayı olmuş ve mecliste yapılan seçimlerle görev başına gelmişti. Göreve geldiği günden bugüne zerre kadar kriz yaratmamış ve ülkemizin mevcut ekonomik güce ulaşmasında ve istikrarda başrol oynamıştır. Aynı samimiyette olacağından kuşku duymayacağımız ve ülkesi için canını dişine takarak görevini yapabilecek örnek cumhurbaşkanı adayları listesinin zirvesinde bugün Erdoğan'ın ismi öne çıkıyor. O halde sağdan soldan viyaklayan muhalefet liderleri ağızlarına dillerine doladıkları % 45'in kabul ettiği kalanının kabul etmediği bir cumhurbaşkanı olur safsatasıyla bu milleti enayi yerine koymaya kalkışmasınlar. Bu durumda çıkarsınlar adaylarını ve halka sunsunlar. Ne yani şimdi onların kabul buyurdukları aday isimde bu tarafta kalan % 45 tarafından kabul görmeyecek. Bu durumda ne olacak. Üç, beş puan fark mı cumhurbaşkanını akıllarınca daha meşru kılacak? Lafa gerek yok. Bu seçimde halk oylaması konuşacak. Kendilerine oy veren kitlelerinde Başbakan Erdoğan'a oy vereceğinden emin olan bu çevrelerin bugün yaptı tek iş Erdoğan'ın adaylık sürecine balta vuracak bahaneler üretmekten öte bir şey değildir. Ortaya aday ismi bile çıkaramıyorlar. AK Parti'nin gücü karşısında ezilenlerin yoğun bir karalama ve bölme faaliyeti yürütecekleri ortadadır. Daha şimdiden Erdoğan'ın tahsilinden tutun da oy oranına kadar varan bahanelerin ardına sığınmaları ne kadar zavallı olduklarını ortaya koyuyor. AYM Başkanı Haşim Kılıç meselesine gelince, kimin gazına geliyor bilmiyorum ama bu halk kendisine cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman oy vermeyecektir. Çünkü halkımız, fırsatçılık güdenlere karşı her zaman antipatik yaklaşım göstermiştir. CHP'li dönemlerden söze girmiştik. Hiç unutmam, borularının öttüğü yıllarda Mısır'da öğrenci idim. Tahsilimizi engelleme uğruna Mısır'a gönderdikleri eğitim müşaviri Abdülhadi Güzel isimli bir adam tarafından başımıza gelmeyen kalmamıştı. Onun yüzünden birçok arkadaşımız pes etmek zorunda kalmış ve tahsil hayatını yarıda bırakarak dönmüştü. Benim gibi direnenlerle ise tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük zulüm uygulamaları yaşatmışlardı. Okul hayatımızdan sonra da durmadılar ve adreslerimize gelen sivil polisler teker teker çeşitli sorular sorarak CHP veya uzantılarının hakkımızda bilgi topladıkları bir süreç yaşandı. Kelimelerin öcü olduğu o dönemde adamların gözünde Mısır mezunları olarak birer şeriatçı tehdit idik. Şeriat kelimesinin anlamını dahi bilmeyen kitlelere verdikleri intiba yüzünden anlamı sadece yaratan Allah'ın koyduğu kurallardan ödün vermemek ve onun yolu ve resulünün izinde gitmek olan şeriat kelimesini ağzımıza bile alamadığımız dönemler işte bugün olanlar karşısında hazımsızlık çeken malum kesimlerin dönemleriydi. Bugün fikir özgürlüğünden dem vuran CHP ve diğer muhalefet grupları kendi dönemlerinde hakim olan inanca ve fikirlere saygıyı önce kendileri iyi idrak etsinler. Ya göründükleri gibi olsunlar ya da oldukları gibi görünsünler. Aslında Türkiye'de ki en büyük sorunların çözümünde Hz. Mevlana'nın bu anlamlı sözü yatar. Halktan oy toplamak için çarşaflı kadınları kullanan ya da çarşaflı kadınlar türeten siyasi parti halkın büyük çoğunluğunun dimağında ki sarsılmaz kale olan iman duvarını delmede her türlü yola başvurabiliyor. Başörtüsü yüzünden yıllardır üniversiteli kızlarımızın başına musallat olanların bugün dini vurgularla siyaset yapmaya yeltenmesi alenen ahlaksızlıktır. CHP'nin oy oranında ki hareketsizliğin özünde yatan göründüğü gibi olamadığındandır. Peki göründüğü gibi olma düşüncesi var mıdır ? Hayır maalesef öyle bir düşüncesi de yoktur. Sağ kesimin sempatisini kazanma uğruna Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına eski MHP'li şu an nerede durduğundan tam emin olamadığım Mansur Yavaş'ı getirmelerinde dahi halka beklenen güveni verememişlerdir. Bu konuda kendi içlerinde de çeşitli anlaşmazlıklar yaşadıklarına, partilerine mensup birilerinin rahatsızlıklarını ifade ettikleri medyaya yansıdı. CHP'nin halka açılma amaçlı bu girişimi de sonuçsuz kaldı ve bomba ellerinde patladı. CHP, bu halkın teveccühünü kazanma arzusunda ise, gerçek anlamda halkın istediği gibi müslümanca bir yaşamı hayatlarına geçirmelidirler. Ya da seçim zamanlarında çıkarak açıkça şöyle haykırmalıdırlar. ' Ey ahali! Bizim partimizin dünya görüşü dini hayatın sınırlı ölçülerde olması noktasındadır. Biz mecliste, okulda, sokakta başörtülü kız ve kadın görmekten hoşnut olmayız. Çember sakallı Müslümanları gördük mü tüylerimiz ürperir ve tu kaka ilan ederiz. Çarşaflı, feraceli, pardösülü kadınlar görmek istemiyoruz. Ezan seslerinin halkı rahatsız etmesinden dolayı (!) kısılmasından yanayız. İşte bu şartlar altında oy verirseniz veriniz.' Hodri meydan! |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-05-06 | |||
|
|||