Kerim BAYDAK
|
|||
![]() Kerim BAYDAK 01.01.1961 ADIYAMAN doğumlu. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakultesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Adıyaman’da Yenigün gazetesi ve akabinde, Güne Bakış, şu anda da Adıyaman da Yeniyol adlı gazetede günlük olmak üzere çeşitli internet sitelerinde köşe yazıları yazmakta ve şiirleri yayınlanmaktadır. Kerim BAYDAK’ın yayınlanmış eserleri: 1 - OTUZA KADAR – Roman - 2004 - Avcı Ofset ve Matbaacılık 2 - ENTERESAN KÖYÜN ENTERESAN HİKÂYELERİ – Hikâye - 2006 - Gündüz Yayınları (Sabit İNCE ödülleri 2008 Hikâye dalında 1. Mansiyon ) 3 - AĞLAMA GÜLÜM – Şiir - 2007 - Gündüz yayınları 4 - ACIYIN BANA - Şiir – 2011 - Enzim Ajans 5 - ASLAN HÜSAYİN – Biyografi – 2012 - İz Ajans Yayıncılık 6 – Gecenin İçinden Güneşin Doğuşu ( Nemrut Dağı)-Şiir- 2012- Adıyaman Belediyesi Kültür Yayınları Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Kara Bir Gün, Yine Yüreğimiz Yanıyor | |||
![]() 700'e yakın madencinin yanında, çalışmayanların da orada olabileceği düşünüldüğünde; 80 yaralı ve 232 olan ölü sayısı her an artacak gibi görünüyor. Yerin 2 km. altında meydana gelen yangın faciasında, müdahale sonucunda söndürülürken, madenciler dumanda zehirlenerek mahsur kalmışlar. Yine facia! Yine felaket, dehşet! Yine tepemizde karabulutlar dolaşmaya başladı. Yine toz, bulanık, flu bir atmosfer oluştu. Her yer de ağıtlar yükseliyor! Kalbi, yüreği olan herkes ağlıyor! Yürekler yangın yeri! Endişeli ve korkulu bekleyiş sürüyor. İnsanlar, artık dirisinden ziyade, ölüsünü sahip olma telâşında. Kara bir gün, hem de kapkara bir gün! Yüzlerce eve ateş düştü! Yüzlerce anne, baba evlatsız! Yüzlerce kadın, eşsiz, dul kaldı! Yüzlerce çocuk, babasız, yetim kaldı. Üzüldük demek sanrım çok hafif kalabilen bir kelime! Anlatılacak gibi değil, bütün kelimeler kifayetsiz kalıyor. Karşılaştığımız en zor durum. Umutların tükendiğini görmek ve çaresizce bakakalmak, olası en zor durumlardan birisidir. Ağlamak istiyoruz, ağlayamıyoruz, boğazımız sıkılıyor, âdeta boğuluyoruz. İnsan hayatına mal olan fatura, çok ağır görünüyor. İnsanın kendi kötü hissedebileceği en kötü günlerden birini yaşıyoruz. Türkiye'de son yıllarda meydana gelen en büyük felaketler hep maden ocaklarında meydana geldi. ABD, Çin, Hindistan gibi ülkelerden sonra ne büyük madenlere sahip 4. Ülke olan Türkiye'de ki madenci ölümleri hepsinden fazla olmuştur. 1941 yılından beri kömür ve ocaklarındaki en büyük facia, Zonguldak'ta 1992 yılındaki Kozlu'daki krizo patlamasında 263 işçi hayatını kaybetti. Bu güne meydana gelen krizo patlamalarında, göçük, yangın ve değişik sebeplerden dolayı 100 bine yakın insan hayatını kaybetti. Güney Amerika'da Şili'deki 700 metre derinlikteki maden ocaklarında meydana gelen krizo patlamasında, maden ocağında mahsur kalan madenciler 69 gün sonra sağ salim çıkarıldı. Bu gün itibariyle Soma'da meydana gelen yangın faciasında mahsur işçilerin de ne kısa zamanda gün yüzüne çıkarılmaları en büyük dileğimiz ve temennimizdir. Maden konusunda insanın kafasına çokça sorular takılıyor. Güvenlik sıkıntısının yaşandığı birçok özel maden ocağı işletmelerinde, alt yapı yetersizliği, teknoloji eksikliği, denetim ve yaptırım mekanizması nasıl ve ne kadar işletilmiştir. Maden işletmeciliği konusunda belirlenen bir strateji var mıdır? ABD, Çin Hindistan ve diğer birçok ülkede uygulan maden ocağı işletmeciliğin ne kadarı Türkiye de uygulanıyor. Önlemler ve tedbirler almak için illa da bu türden patlamaların ve insan ölümlerinin olması mı gerekiyor? Neden, her şey olup bittikten sonra, bir şeylerin farkına varıyoruz? Neden öncesinde, bazı tedbirler ve önlemler alma gereği duymuyoruz? Manisa'nın SOMA ilçesinde meydana gelen bu elim faciada, bu felaket nedeniyle ölenlere Allahtan rahmet, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar, geride kalanlara sabır, metanet diliyorum. Milletimizi başı sağ olsun. |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-05-14 | |||
|
|||