Ahmet LAZ
|
|||
![]() 1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Soma Felaketinin Ardından... | |||
![]() Böyle bir manzarayı görmeye uzun zamandan beri hasret kalmıştık. İktidar, muhalefetin isteğine destek vererek araştırmayı inceden inceye yapalım, suçluları cezalandıralım dedi. Bizdeki muhalefetin, iktidarın her dediğine, 'istemezüük' diye karşı çıkmasına alışmıştık. Her yapılana karamsar bir pencereden bakan bir muhalefet anlayışımız var. Muhalefetin en büyük eksiği, alternatif çözümler üretememek. Çözüm sunamayan muhalefet, iktidarın her isteğine şiddetle karşı çıkıyor. Hatta geçtiğimiz yerel seçimlerde, İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığına talip olan bir milletvekili, slogan olarak 'yapılan her hizmeti yıkacağını, planlanan her projeyi iptal edeceğini, kısaca hedefinin bozgunculuk olduğunu' beyan ediyor ve bu söylemlerle İstanbulludan oy isteyebiliyordu. Sabotaj ihtimali, ihmalkârlık, umursamazlık, daha çok kazanma hırsı, sadece helal bir geçim sağlamaya çalışan işçilerin hayatlarını kaybetmelerine ve ailelerinin de uzun yıllar sürecek travmalara maruz kalmalarına sebebiyet vermiştir. Her ihtimali, en ince ayrıntısına kadar inceleyip, gerçekleri ortaya çıkararak suçluları cezalandırmalıyız. Bunu yaparken de adaleti titizlikle korumalıyız. Sadece kin ve nefret duyguları ile hareket edip, hiçbir kabahati olmayanları da suçlamamalıyız. Her zaman söylüyoruz. Türkiye artık haberleşme uyduları, insansız hava araçları, kendi kendine modernize edebildiği uçak ve tankları ile düşmanlarının dikkatlerini üzerine toplamış hızla gelişmekte olan bir ülkedir. Hızla gelişen, refah seviyesi yükselen, kavga ve anarşiden arınmış bir Türkiye'yi, gelişmiş hiçbir ülke istemiyor. Yerli işbirlikçilerini sürekli harekete geçirerek, bizi zayıf düşürmeye çalışan bu kadar düşmanımız varken, daha henüz emperyalizmin esaretinden tam olarak kurtulamamışken, bu gibi felaketleri sağduyu ve sabırla çözmeliyiz. Bu olay, özellikle bir 'özel sektör' düşmanlığına yol açmamalı, hele hele devletçiliğin yeniden hortlatılmasına sebep olmamalıdır. Görevini yapmayan sendikaların, denetim elemanlarının veya şirketin idari kadrolarının günahını da hükümete yüklemeye çalışmak, bizi yanlış sonuçlara götürür. 1942 den sonra devletin işlettiği madenlerde iş kazalarında ölen 3000 den fazla işçi vardır. Eskiden yeraltında çalışan her yüz kişiye karşılık, yerüstü hizmetlerinde sadece 5 kişi çalışmalı iken, bu sayının siyasi istismarlar sonucu 200 e çıktığını, bu maliyetin de milletten toplanan vergilerle karşılandığını unutmamamız gerekir. Hareket kabiliyetini kaybeden ve sürekli milletin sırtına yük olan işletmelerin özelleştirilmelerinden başka bir seçenek yoktur. Ancak bu özel sektörün de sürekli denetlenmesi, eğer eksiklerini gideremiyorsa da zorlayıcı müeyyidelerin gecikilmeden uygulanması gerekir. İşletmeyi kapatmak veya üretimi durdurmak da başvurulacak en son çare olmalıdır. İncelemeden, araştırmadan, resmin tamamına bakmadan karar vermek, yorum yapmak kişiyi yanlışa götürür. Başına yukardan bir saksı düşmekte olan, ama bunu fark edemeyen insan, bunu görüp de kendisini korumak üzere üzerine atılan bir kişiyi gördüğünde, saldırıya uğradığını düşünerek panikler. Oysa olayın bütününü göremeyen kişi için zaman çok kısıtlıdır ve saldırgan zannettiği kişi, kendini bir felaketten kurtarmaya çalışmaktadır. 1987 yılında, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerindeki büyük bilgisayar (main frame) kullanıcılarının, sorunlarını tartışmak üzere toplandıkları Fransa'nın Nice kentine gitmiştim. Bir haftalık proğrama, hiç alakası olmayan bazı banka genel müdürlerimiz, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının müsteşarları ve bazı kurum genel müdürlerimiz, 'eşleri ile beraber' katılmışlar, harcırah ve masraflarını tam olarak almışlardı. Ancak onların hiçbirini seminer boyunca göremedik. Onlar hızlı trenlerle Paris'e giderek alışveriş, defile ve eğlencelere katılmışlardı. Bugün de özellikle sendikaların ve SODES'in kaynakları amaç dışı kullanılıyor. Yetkililerimiz, bu kaynakları kullanarak benzer seyahatler yapıyorlar. Görünürde işletmelerin verimliliğini arttırmak, güvenliğini sağlamak üzere birçok seyahatler yapılıyor. Ama bu seyahatler maalesef amacının dışında değerlendiriliyor. Soma'daki facianın ardından bazı kesimler, gelişmiş devlet olarak gördükleri ülkelerde kullanılan teknolojileri, 'kömür işte böyle çıkarılır' diyerek araştırmadan, bilmeden, sadece Tayyip Erdoğan düşmanlığı ile popülizm yapıyorlar. Çıkarılan asılsız haber ve görüntülerin, fitne ve fesadın, içinde bulunduğumuz gemiye vereceği zararı hep birlikte çekeriz. Hatta bizden sonraki nesiller de çekerler. Herkese kazasız, belasız bir ömür dileklerimle kalın sağlıkla... Ahmet Laz [email protected] |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-05-23 | |||
|
|||