Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 03 Kasım 2015
Hazal SEYİTOĞLU
Hazal SEYİTOĞLU kimdir?
1974 Ankara doğumluyum. İlkokula Ankara' da başladım, Adıyaman'da bitirdim. Ortaokulu İstanbul'da tamamladım. Haydarpaşa lisesi ve Abant Izzet Baysal Ünv. Mezunuyum. Anadolu Ünv. Sosoyoloji bölümü 2. sınıf ögrencisiyim. İlk gençlik yıllarımda amatör olarak yerel, ulusal gazetelerde yazılarım yayımlandı. Bilgiağı, Yazarport, Doğu Rehberi, Malatya Son havadis gibi internet sitelerinde yazılarım yayımlanmakta. 1997-1999 yılları arasında (eski) Üsküdar FM de radyo programları yapıp sundum. Sansürsüz ve özgürce yazabildiğim için Mart 2014'te Bendeyazarım kadrosuna katıldım. Evliyim, 6 yaşında bir kızım var. Özel bir sektörde sistem analisti olarak çalışıyorum.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Üç Olayla ''Nereye Gidiyoruz''a Bir Bakış
Yer: Büyükdere caddesi. Köşede yeşil ışığın yanmasını bekliyoruz... Solumuzdan geçen araçlar önümüzden sağa dönüyor.. Önümüzdeki araçların ise bir kısmı sağa dönüyor, bir kısmı da yolun karşısına geçip sola dönüyor.. Öğle arası araba ve yaya trafiğinin yoğun olduğu bir saatteyiz.. Yaylar toplu halde,  karşılıklı olarak, karşıdan karşıya geçmeye başlıyorlar. Sürü psikolojisi ile biz de tam bir adım atıyoruz ki gözüm birden trafik ışıklarına takılıyor. Kırmızı! Evet, henüz kırmızı! Yeşil yanmamış! Ama yayaların canı beklemekten sıkılmış olmalı ki toplu bir davranışla halen kırmızı yanarken trafik kurallarını ve canlarını hiçe sayarak, karşıdan karşıya geçiyorlar. Biz geri adım atıyoruz ve yeşil ışığın yanmasını beklemeye devam ediyoruz.. 
 


Yer:  .... Camisi.. Öğle ezanı henüz okunmamış. Ezandan önce caminin imamı vaaz veriyor. Konunun başını bilmiyoruz. Tam şu noktada hocayı duymaya başlıyoruz: 'Kabil, Habil'i öldürür ve kendi kız kardeşi ile evlenir. Bu evlilikten bir çocuğu olur ama gözü kördür. Şimdi burada bazıları der ki akraba evliliği sakat çocukların olmasına sebep olur. Ensest bir ilişki olursa böyle olabilir ama Kur'an'da kimin kiminle evlenebileceği net bir şekilde belirtilmiştir. Amca-dayı-hala-teyze çocukları evlenebilir. Özellikle Trakya bölgesindekiler katiyen bunu kabul etmezler.. Yaptıkları doğru değildir... Böyle bir şey kabul edilemez.. Kur'an helal haram çerçeveyi çizmiştir. Bunun dışında siz kendinize bu asla kabul edilemez, diyemezsiniz.. Gelelim Kabil'e.. Kabil'in oğlundan bir oğlu daha oldu. Bir gün kendi oğluna bir tokat attı. Oğlu öldü. Bunu gören torunu 'vay sen nasıl babamı öldürürsün?' deyip, yerden aldığı bir taşı kafasına vurup, o da onu öldürdü. Buradan insanların ettiğini dünyada bulacaklarını da çıkarabiliriz.' Ezan okunmaya başlıyor.. Çok şükür... Namazı kılıp çıkıyoruz arkadaşımla... Bu sohbet, meğer ikimizin de karnımıza saplanmış bir sancı olmuş. Birden arkadaşım bana sordu: 

-Ne anladın bu sohbetten? 

Yarım saat üzerine konuştuk.. Şimdi, bu cami bir mahalle camisi değil. Neredeyse iş dünyasının kalbinde, bin bir çeşit insanın hatta farklı milletlerden insanların öğle arasında öğle namazını kıldıkları büyük bir cami.. İlk defa namaza başlayan kişiler var, biliyorum. Hatta buraya, eşarp olarak boynundaki fuları çıkartıp, saçını örtmeye çalışan, cep telefonundan namaz surelerini okuyarak namaz kılan samimi insanlar geliyorlar. İman esasları, namazın önemi, erkanı, Efendimiz (s.a.v) sünnetleri, insanlığa nasıl örnek olduğu, O'nun ne büyük şefkat ve merhamet timsali olduğunu anlatmak dururken; üç aylara girdik mesela.. üç ayların faziletlerini anlatmak dururken.. Orucu anlat... anlatacak milyon ve milyon şey dururken, 'Kabil, Habil'i kız kardeşi ile evlenmek için öldürdü. Torunu da kafasına bir taş indirdi. O da onu öldürdü..' Ensest ilişkinin ne işi var camide? Kur'an'da bu şekilde yer almayan, (muhtemelen) sahih olmayan bilgilerini paylaşırken, Sayın imam efendinin, cemaate neyi öğretmeye, anlatmaya murad etiğini anlamadık. 

İrşad ile görevli, o bölgedeki yerli, yabancı, Müslüman olan olmayan birçok kişinin sorumluluğu üzerinde olan biri cemaate vaaz verirken hem nasıl olur da bir bölge halkını mimleyerek konuşur? Ya o gün oraya hayatında ilk defa camiye gelen bir Trakyalı olsa? Ve adam dese ki 'bir daha da gelmem camiye!' bu vebalin altından nasıl kalkacaksın sevgili İmam bey?
 


Yer: Özel bir hastane... Röntgen çektirdim. Sonucun, doktorun bilgisayarına gönderilmesini bekliyorum. An meselesi.. Tam danışmanın yanındaki koltukta oturuyorum. Yaşlı bir amca danışmaya geliyor. Elindeki kâğıdı gösteriyor. Danışmadaki güzel yüzlü genç bayan amcaya dopler çekimi olduğunu filan semtte çektirmek için gitmesi gerektiğini söylüyor. Adamcağız ağır işitiyor olmalı ki birkaç defa soruyor. Kızcağız dış kapıya yönlendiriyor ama adamın bakışlarından pek bir şey anlamadığı o kadar belli ki.. Kız tekrar ediyor. Görevli arkadaşlar size tarif edecekler nasıl gideceğinizi diyor. Adamcağız anlamış gibi yaparak dışarı doğru gidiyor. Aynı anda danışmadaki kız, kapıdaki görevlileri arayıp, adamın eşkâlini veriyor. Yardım etmelerini istiyor. Kızcağız,  görevini başarı ile tamamladığını düşünüyor. Ama adamın gerçekten hiçbir şey anlamadığı o kadar belli ki... Önce dışarı doğru gitti.. Kendi etrafında bir döndü.. Sanki tüm bağları kesilecek, dışarı çıkarsa bir daha geri dönemeyecek ve ortada kalacakmış gibi hastaneden dışarı çıkmak istemedi. Danışmadan duran kızın önünden ve aynı zaman da benim de önümden geçip hastanenin içine doğru ilerlemeye başladı.. Farklı odaların kapılarının önünde durup, durup manasız bakarak ilerlemeye devam ederken ben danışmadaki kıza adamın anlamadığını, doplerin içeride çekileceğini düşündüğünü ve tekrar yardımcı olması gerektiğini nazik bir dille ifade ettim. Kız, gereksiz bir çıkışla kendisinin gayet iyi anlattığını, bana öyle geldiğini, söyledi. Olsun, dedim. Sizden rica ediyorum adamcağız içeride dolanıp duruyor bir daha baksanız.. Bir hışımla yerinden kalktı, içiniz rahatlasın, gidiyorum, dedi... Adam gerçekten ne olduğunu anlamamıştı.. Dopler çekilecek yeri içeride arıyordu. Ben haklı çıkmıştım.

Neler oluyor bize? Neden kurallara uymuyoruz? Neden kendi davranışlarımıza başkalarını uydurmaya çalışıyoruz? Eğer toplumda yerleşik bazı kurallar var ise ve bunlara uymayan bir grup türüyorsa beklenmedik davranışlar karşısında güvensizlik yaşanmaz mı? 

Başkalarının ne düşüneceği umurumuzda değil, bildiğimizi kendi kitabımızdan okuyoruz. Sabit fikirliyiz.. İnsanların söylediklerinin doğru olabileceğine ihtimal bile vermeyip, dediğim dedik çaldığımız düdük, şeklinde tutturup gidiyoruz... 

Sizin bu üç olaydan daha çok şey çıkaracağınıza eminim.. Allah sonumuzu hayreylesin.. Amin.  

 


   
2014-05-31
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  YORUMLAR 1 sayfada toplam 1 yorum
isra7
2014-06-04 15:46:31    ip: 92.45.49.1???
küçük kıyametlerle küçük habil ve kabiller oluşturarak kıyamet zamanını tayin etmeye çalışıyoruz sanırım...
.......................................................................................................................................................................
1
yazarın diğer yazıları