21.yy da bilim, teknoloji üretiminde gemi azıya almış Arap atı gibi çim ve kum pistte doludizgin koşuyor.
Bilişim çağını yaşayan yeni nesil genç kuşak, dünyaya kendilerinden önce gelen eski nesle göre çok şanslı.
Bilişim kuşağının gözleri önünden Teknoloji, bazen elle dokunmaya bile fırsat kalmadan ışık hızıyla transit geçiyor.
Teknolojinin arkasından koşan ona yetişmek bir yana toz toprak içinde nal bile toplayamıyor.
Kariyerinin önüne filozof unvanı eklemeyi başaran birçok bilim adamı, karanlığa yaktıkları mumla çağa ışık tutarken; aramızda yaşamaya da devam ediyor.
Elektrik ampulü, gramofon, film gösterme aygıtı gibi onlarca icada imza atan Thomas Alva Edison her akşam elektrik düğmesene eli dokunanlara tebessümle bakıyor.
Telsiz telgraf sistemini bulup geliştiren İtalyan fizikçi Guglielmo Marconi: Sokakta 7'den 70'e elinde cep telefonu ile vıdı vıdı konuşan, 3G imkânı ile olayları canlı izleyenlerle berzah âleminden iletişim kuruyor.
Karanlığa mum yakan ve çağımıza ışık tutan yüzlerce filozofu burada tek tek sayacak değilim.
Edison ve Marconi'ye dokunarak kendi icadıma giden yola bir pencere açtım.
Benim Hayal Deniz'im de kurguladığım icat çok basit!
Ama ben bilmem eşim bilirin başarılı sunucusu İlker'in ifadesiyle basit olduğu kadar da etkili.
Seri üretime başladığımda yer yerinden oynayacak!
Kör kuyuya attığım taşı kırk akılı bir olup çıkartamayacak.
Hadi öyleyse buyurun gelin birlikte seyredelim kuyu içinde ki şu koca kayayı.
Hepiniz şahitsiniz! Siyasetçiler, kendi tabanlarına mesaj vermek için mikrofonun başına geçtiğinde ya da kendisini dinleyen bir kalabalık gördüğünde: konuşurken mangalda kül bırakmadan atıp tutuyor.
Ağzından çıkanı, kulağı hiç duymuyor.
Sözlerinin gerçekle rabıtası olup olmadığına hiç dikkat etmiyor.
Parti kimliği, iktidar hırsı, istikbal beklentisi en ön safta yer alıyor ve kelimeler ona göre dudaklarından yalan yanlış akıp gidiyor.
Mustafa Kemal Atatürk'ün zeki ve çalışkan diye tarif ettiği garip guraba, konuşulanın içeriğine samimiyetine bakmadan ağzı açık dinliyor ve genelde de söylenene inanıyor.
İşte ben bu aymazlığa çözüm aradım ve de buldum!
Hayal Deniz'im de hem gözlük hem lens icat ettim.
Gözlük görünmez metal ve camdan, lens ise kullanıcının göz bebeği içine kolayca yerleştiriliyor, fark edilmiyor. Tasarım,toplum içinde gezen, halka hitap eden, siyasi kimliği ve kişiliği olan liderin dilinden dökülenleri, zihninden geçenlerle bir arada görmeye ve işitmeye yardımcı olacak!
Dilden dökülen hazırlanmış söylevi film şeridi gibi zihninde canlandırdığı çapulcu düşüncesi ile yan yana verecek, gerçek düşünce konuşurken ortaya dökülecek.
Konuşmacının İnsanın gözleri içine bakarak söylediği yalanı, zihninden geçirdiği gerçekle değiştirecek.
Konuşmaları dinleyen, karşısındakinin söyledikleri ile düşündükleri arasındaki farkı dinlerken fark edecek.
Kendini enayi yerine koyan çorbacılara karşı uyanık olacak!
Sahi bu fikir, bu düşünce, nereden aklıma takıldı?
Ben çok saf biriyim. Her Salı televizyonun başına geçer, kendilerini bulunmaz 'Hint kumaşı' sanan Siyasi Parti Genel Başkanlarını sabırla dinlerim.
Ayrıca, İmralı'da öten baykuşu, kandilde uluyan çakala da kulak veririm.
Dinlediklerimin söyledikleri ile bilinçaltında sakladıkları arkasındaki çelişkiyi sihirli gözlüğü takmadan da hissederim. İsterim ki benim hissettiklerimi aziz milletimin ezici çoğunluğu da görsün ve hissetsin.
En önemlisi de siyasetçilerin seçim meydanı vemiting alanında, halkın gözünün içine baka baka söylediği yalanları okusun!
Boş vaatleri görsün,asil, saf ve masum halk gerçekleri anlasın.
Daha da önemlisi bu gözlüğü kullananlar, memura, işçiye, emekliye %3 enflasyon farkını cebinden verecekmiş gibi ağlayıp sızlarken kendilerine nasıl da cömert davranacağını önceden bilsin.
Gözlük gerçekleri fısıldasın halkın kulağına.
Fısıldasın ki, Mustafa Kemal'in Zeki diye tanımladığı Türk Milleti kimin arkasından yürüyeceğini bilsin.
Beğendiniz mi Hayal Deniz'im de tasarlanmış yeni düşünce okuyan harika gözlüğü?