Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 05 Eylül 2014
Gürbüz BATTAL
Gürbüz BATTAL kimdir?
1951 Sarıkamış Yeniköy doğumlu. 1969 yılında Kars Kâzım Karabekir İlköğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Manisa’da 37 yıl sınıf öğretmenliği yaptı. 2006 yılında emekli oldu. 6 yıldır Manisa Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi'nde sınıf öğretmenliği yapıyor. Evli, üç çocuk babası, dört torun dedesi.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Sultan Abdulaziz'in Tahttan İndirilmesi
4 Haziran, Sultan Abdülaziz'in katledilişinin 138. yıl dönümüdür.

Sultan Abdülaziz, 32. Osmanlı padişahı 111. İslâm halifesidir. 2. Mahmud'un oğludur. 1861'de, Tanzimat Fermanı'nı ilan eden kardeşi Abdülmecid'in ölümü üzerine 31 yaşında Osmanlı tahtına geçer.

İyi bir pehlivan olan Abdülaziz, cirit ve av sporlarına karşı çok meraklıdır.

Mısır, Fransa, İngiltere, Belçika, Almanya, Avusturya- Macaristan'a geziler yapmış, Fransa, İran ve Avusturya yöneticileri de İstanbul'u ziyaret etmişlerdir.

Sultan Abdülaziz'in 15 yıllık padişahlık döneminde ülke içinde yeni vilayetler ilan edilir, İstanbul Üniversitesi, Fransız eğitim sistemi örnek alınarak tekrar düzenlenir. Osmanlı ordusu ve donanmasının modernizasyonunda önemli yenilikler yapılır. Sahillere deniz fenerleri yapılır, ilk kez posta pulu kullanılır, Osmanlı Bankası açılır, bugünkü Sayıştay ve Danıştay türü kurumlar oluşturulur, itfaiye teşkilatı kurulur, Süveyş Kanalı açılır.

Abdülaziz padişah olunca herkes ondan, devlet için büyük tehlike haline gelen dış borçlanmadan kurtarmasını bekliyordu. Sultan Abdülaziz ülke ekonomisini kalkındırmak için yaptığı tüm çabalardan sonra devletin borçları azalacağına gittikçe artar.

Devlet 1875'te iflasını ilan eder.

Bu dönemde Balkan isyanları başlatılır. Karadağ isyanları, Eflak - Boğdan olayları, Sırbistan olayları, Girit'in kaybına sebep olan olaylar dizisi, Mısır'daki karışıklıklar, Bosna Hersek isyanları ve  Bulgar isyanları dönemin önemli olaylarıydı.

Ekonominin iyice kötüleşmesi üzerine hoşnutsuzluk artar. Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa, Mithat Paşa, Hayrullah Efendi, Kayserili Ahmet Paşa ve Süleyman Paşa, Padişaha karşı bir cunta kurar.

Cuntanın en büyük hedefi, adı Nedimov'a çıkan Rus taraftarı Sadrazam Mahmud Nedim Paşayı devirmektir.

Bunlar, Balkanlarda meydana gelen isyanlar sırasında çok sayıda Müslüman'ın öldürülmesinden Sadrazam Mahmud Nedim Paşayı sorumlu tutuyorlardı.

Batılı devletlerin gayrimüslim Osmanlı tebaasını desteklemek için yaptıkları müdahaleler de Müslümanların gururunu yaralamıştı.

10 Mayıs 1876'da Fatih Süleymaniye ve Bayezıd medreselerinde okuyan öğrenciler meydanlara çıkartılır. Buradaki eylemlere ulemadan ve halktan da katılımlar olur. Meydanda Şeyhülislam ve sadrazam aleyhine sloganlar atılır.

Bu sırada Ayazağa'daki çiftlikte olan Padişah, Yıldız Sarayı'na gelir.

Şeyhülislam ve sadrazamın azlini isteyen göstericilerin isteklerinin kabul eder.

Sadrazam Mahmud Nedim Paşa'nın, şeyhülislamı değiştirerek görevde kalma çabası sonuç vermez. Başmabeyinci Hafız Mehmed Bey gelerek sadrazam mührünü kendisinden ister. Sadrazam, büyük bir korkuya kapılarak kayıplara karışır.

Padişah, Mütercim Rüştü Paşa'yı sadrazamlığa, Hüseyin Avni Paşayı seraskerliğe (Genelkurmay başkanlığı) , Mithat Paşa'yı vükela heyetine ( hükümete) , Hayrullah Efendi'yi ise şeyhülislamlığa getirir ve böylece kendi sonunu hazırlar.

Çete, durumun sakinleşmesinden sonra Mahmud Nedim Paşa'nın tekrar göreve getirileceği duyumunu alınca sadrazamdan sonra padişahı da bir an önce devirmek için çalışır.

Her isyanda olduğu gibi Padişah'ın adamları İstanbul'dan uzaklaştırılır,

30 Mayıs 1876'da yapılan darbeyle Padişah'ı tahttan indirilir,  padişah ve ailesi aşağılanır, hakarete uğrar.

Abdülaziz, 4 gün Topkapı Sarayı'nda tutulduktan sonra kaldığı yerden hoşnut olmadığı gerekçesiyle kendisinin yaptırmış olduğu Feriye Sarayı'na götürülür. Kısa bir süre sonra bilekleri kesilmiş olarak bulunur. İntihar ettiği yaygarası ortalığa yayılır. Annesi Pertevniyal Valide Sultan hatıralarında, oğlunun, saraya giren 3 pehlivan tarafından şehit edildiğini anlatır.

Tüm tarihçilerin ortak görüşüne göre bu iddia doğrudur ve hiçbir kimse iki elinin bileklerini de keserek hayatına son veremez.

Cenazeyi yıkayan imam, daha sonra Padişahın 2 dişinin kırık olduğunu, sakalının sol tarafının yolunduğunu, sol memesinin altında büyük bir çürük olduğunu anlatır. Bileklerini makasla kestiği söylenen Padişahın nasıl bir işkenceyle öldürüldüğü, bu açıklamayla en güzel biçimde anlatıyor.

Kalın sağlıcakla.

Gürbüz Battal

 



   
2014-06-09
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları