Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 06 Temmuz 2014
Kerim BAYDAK
Kerim BAYDAK kimdir?
Kerim BAYDAK 01.01.1961 ADIYAMAN doğumlu. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakultesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Adıyaman’da Yenigün gazetesi ve akabinde, Güne Bakış, şu anda da Adıyaman da Yeniyol adlı gazetede günlük olmak üzere çeşitli internet sitelerinde köşe yazıları yazmakta ve şiirleri yayınlanmaktadır. Kerim BAYDAK’ın yayınlanmış eserleri: 1 - OTUZA KADAR – Roman - 2004 - Avcı Ofset ve Matbaacılık 2 - ENTERESAN KÖYÜN ENTERESAN HİKÂYELERİ – Hikâye - 2006 - Gündüz Yayınları (Sabit İNCE ödülleri 2008 Hikâye dalında 1. Mansiyon ) 3 - AĞLAMA GÜLÜM – Şiir - 2007 - Gündüz yayınları 4 - ACIYIN BANA - Şiir – 2011 - Enzim Ajans 5 - ASLAN HÜSAYİN – Biyografi – 2012 - İz Ajans Yayıncılık 6 – Gecenin İçinden Güneşin Doğuşu ( Nemrut Dağı)-Şiir- 2012- Adıyaman Belediyesi Kültür Yayınları
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Büyük Konuşmamak Gerekir
 İnsanların çoğu boşboğazlık ederek, büyük konuşurlar.

Olmadık yerlerde, olmadık şeyler konusunda, (lehinde-aleyhinde) atıp tutarlar.

Bir gün oluyor, söylediğin her şey bir dağ gibi dikiliverir karşına.

Söylemiş olduğun birçok sözü sonuçların katlanarak, yutuvermek zorunda kalırsın.

Bu yüzen ağzın çıkan her kelimeye vize uygulaman gerektiği gibi, aklında geçene bile vize uygulamak zorunda olduğunu bilmelisin.

Kimi zaman kendin bile söylemiş olduğun sözlerin senin olduğuna inanmazsın, inanmak istemezsin.

Söylediğin sözler veya senin olduğu söylenen sözler için, çoğu zaman kızarırsın, bozarırsın, yerine dibine girmek istersin o an.

Belki beğenmediğin, eleştirdiğin, kınadığın, acıdığın, ' hadi oradan ya, hadi be!' dediğin birçok kişinin durumuna düşmekten kendini alıkoyamazsın, soyutlayamazsın.

İnsan derinlemesine düşündüğünde, başkası söylemese de,  çoğu zaman onların durumuna düştüğünü kendin görebilirsin.

Zaman içerisinde, değişim-dönüşüm yaşarsın,

Bazı olanlar-olaylar karşısında utanarak, büklüm-büklüm olursun.

Duydukların karşısında ağzı açık dinlemek zorunda kalırsın, kulakların sağır olsun istersin.

Bazen kabullenemezsin, zoruna gider, fevri hareket eder, taşkınlıklar yapar, oraya- buraya saldırırsın.

İşte o zaman anlarsın ki asla, ama asla büyük konuşmayacaksın, boyundan büyük işlere girmeyeceksin.

Acı da olsa, kafanı duvarlara vur vura da olsa bazı şeyleri mecburen tecrübeyle öğrenirsin.

 Sadece konuşurken mi, hayır aslında yaşamın her alanında bu böyledir.

Bazılarını üzmek, mutsuz, huzursuz etmek için yaptıkların, günü gelince seni es geçmeyecek ve senin de başına gelecektir.

Başkasının başına gelenler senin için önemsiz ve değersiz olduğu gibi, o zaman senin başına da gelenler de onlar için bir anlam ifade etmeyecek ve önemsiz hale gelecektir.

Başkasının mutsuzluğundan mutlu, başkasının çirkin, kötü, değersiz ve anlamsız olması, sizi aynı oranda iyi yapmayacaktır, yapmamalıdır bilesiniz!

Acı da olsa, olumsuz sonuçlara da mal olsa, kötü de olsa sonuçta insan tecrübe ede ede öğreniyor, hem de en alasında öğreniyor.

Hayır diyecek biri var mıdır?

Sanmıyorum!

Her zaman, bir üzülen var, bir de sevinen var.

Her zaman, bir kötü olan var, bir de iyi olan var.

Zaten biri olmazsa, diğerinin pek de bir anlamı olmuyor.

Her zaman yapılandan ve söylenenden dolayı nedametler yaşanmaktansa, dikkatli davranarak ona göre hareket etmek en güzeli olsa gerek.

Her gördüğümüzden, her söylenenden, söylediğimizden bir ders ve nasihat almamız gerekiyor.

Bir musibetten bir nasihat alarak, ' ben bundan neler öğrendin ya da neler öğrenmem gerekir' diye sorular sorarak, hep kendimizi bir özeleştiriye, bir sorgulamaya tabi tutmalıyız.



   
2014-06-20
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları