Serdar USMAN
|
|||
![]() Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Ortadoğunun Kaderi: Ateş Çemberi | |||
![]() Tüm bu gelişmelerin temelinde her zaman dile getirilen bölgenin zengin petrol yataklarının kontrolünü ellerinde tutmak isteyen sömürgeci dünya ülkelerinin bitmeyen iştahı yatıyor. Evet o kadar çok petrol var ki tüm dünyayı yıllarca besleyecek bu değerli siyah altının parasal karşılığı akıllara zarar denecek düzeydedir. Son bir kaç yıldır gittikçe kabaran bir siyasi buhranın tam merkezinde yer alan Türkiye'mizde kesinlikle emniyet ve güven altında değildir. Türkiye çözülmeye başladığı zaman bölge kontrolü tamamen ellerine geçecek olan Amerika, İsrail ve İngiltere başta olmak üzere diğer bazı batılı devletler her defasında ellerinde patlayan kışkırtıcı ve provokatif çabalarını sürdürmeye ısrarla devam edecek gibi görünüyor. Bunda ki ısrarlı tutumlarının temelinde İslam alemini birleştirici gücü sadece Türkiye'nin iradesinde görmelerinden ileri geliyor. O yüzden bizi dış tahriklerle alabora etmek yerine içimizden yıkma ve çürütme girişimlerinde açıkçası kısmen de olsa başarıya ulaşmışlardır. Bu nasıl bir başarı? diye illa ki soracaksınız. İzah edeyim efendim. Türkiye'de yaşayan milletlerin vatanın bölünmez bütünlüğüne dair tutkunlukları ve bu konuda ki duruşları nettir. Bununla alakalı taviz vermek şöyle dursun, buna yelteneler bila istisna vatan haini ilan edilir. Ama vatan hainliği tabiri içimize sokulan bir takım fitnelerle zihinlerde yer bulmamaya başladı. Şimdi ülkenin doğusunu aklınca farklı etnik gruba yönelik bir toprak parçası gibi saçma düşünceye dayalı bir anlayışla gören satılmışlar, bölgede kendisini korumakla görevi, Türk silahlı kuvvetleri mensupları ile asayişlerini temin edecek olan emniyet teşkilatımız mensuplarına yönelik son günlerde gittikçe artan tutumları ortadadır. Doğu ve güneydoğuda yol keserek kimlik kontrolü yaptıracak kadar cüretkar davranan bu iç hainler, yine bölgeyi güvenlik çemberine alarak bütünlüğümüzü bir arada tutmaya yönelik kalekol yapımlarını engelleme adına yolda durdurdukları beton mikserlerini hiç düşünmeksizin ateşe vermekle, devletin bölgede güçsüz görüntüsünü temin etme çabasına girişiyorlar. Doğuya gidecek olan YHT çalışmalarına dahi dil uzatacak kadar arsızlaşan bu çevrelerin zihinlerinde yatan gerçek, ülkemizi parçalara bölerek etnik kökenler arasında çatışma zemini yaratma düşüncelerinden ileri geliyor. Aynı Irak'ta olduğu gibi ellerinde açtıkları çeşitli gardlarla tutturabildikleri bir yolla bu işi patlatma telaşına girdiler. Bölünmeyi, ama Alevi - Sünni çatışmasını körükleyerek ama Türk - Kürt etnik kökenler arasında ki kardeşlik bağlarını kopararak birbirlerine diş bileyen iki ayrı cephe olarak ama laik - anti laik kışkırtmasıyla din ve devlet işlerine dair halkı sınıflandırarak ama sermayeyi elinde bulunduran maddi güç sahipleri ile ekonomik gücü zayıf vatandaş arasında ikilem yaratarak hortlatmak istiyorlar. Sevindirici olan şudur : Alevi - Sünni çatışmasını, eylemlerde ölen alevi vatandaşlarımızı bahane ederek kan üzerinden hedefine ulaşmaya çalışan fırsatçılara halkımız prim vermemiştir. Türk - Kürt çatışmasını, Kürt vatandaşlarımıza sağlanan onca imkana rağmen gözlerden kaybederek ana dilde konuşma, ana dilde eğitim gibi asli haklarının verilmesine rağmen çıkarmaya çalıştıkları fitne tuzağına bu halklar düşmemiştir. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde gönderdeki bayrağımızı indirerek halkı birbirine yedirme çabaları karşısında hükümetimizin ve silahlı kuvvetlerimizin dirayetli duruşu önü alınamaz bir felaketten bu ülkeyi esirgemiştir. Aynı şekilde laik ve anti laik ekseninde muhafazakar kesim ile laik kesim arasında dinsel nedenlere dayalı görüş ayrılıkları ortaya koyarak memleketimizi buhrana çekmeye çalışmaları da halkımız nezdinde kabul görmemiştir. Bütün bunlardan umudunu kesen iç ve dış düşmanların son birkaç yıldır, dikilen onca ağaca rağmen Taksim'de ki Gezi parkı olaylarında hükümeti devirmeye yönelik girişimleri de sonuca ulaşmamıştır. Bu gösteriler sırasında hayatını kaybeden birkaç ismi kullanarak adını özgürlük koymak suretiyle ısıtıp ısıtıp önümüze getirilen bahanelere rağmen bu milletin sabrını sınamaya halen devam etmektedirler. Peki gün geçtikçe yenileri eklenen bu kışkırtıcı faaliyetler devam edecek mirdi? El-cevab : Evet devam edecektir. Peki bunun sonu nereye dayanacaktır? El-cevab : Eğer tahriklere kapılırda birbirimizi yemeye kalkışırsak işte bu hainler o zaman hedeflerine ulaşmış olacaklar ve kalkınma hamlesiyle tüm dünyanın gözünü pörtleten Türkiye'miz maalesef bir Irak, bir Mısır veya bir Suriye'ye dönüşecek ve milletçe hüsrana uğrayacağız. Ya da uyanan halkımız buzdağının görünmeyen kısmında yatan sebepleri iyice idrak ettikten sonra tahriklere asla kapılmayacak ve olan bitene karşı dişini sıkarak emperyalist güçlerin çirkin tezgahlarının aktörü olmayacaklardır. Bundan ümidini kesen hainler bu ülkede yaşayan halkların gerçek benliği ve duruşu karşısında perişan olacak ve belalarını bulacaklardır. Evet, ilk hesapta Ortadoğu petrollerini kontrol altına almak, ikinci hesapta bölgede güç ve hakimiyet sağlayacak olan yüce dinimiz İslamın önünü kesmek yatıyor. |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-06-25 | |||
|
|||