Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 10 Ekim 2013
Kerim BAYDAK
Kerim BAYDAK kimdir?
Kerim BAYDAK 01.01.1961 ADIYAMAN doğumlu. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakultesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Adıyaman’da Yenigün gazetesi ve akabinde, Güne Bakış, şu anda da Adıyaman da Yeniyol adlı gazetede günlük olmak üzere çeşitli internet sitelerinde köşe yazıları yazmakta ve şiirleri yayınlanmaktadır. Kerim BAYDAK’ın yayınlanmış eserleri: 1 - OTUZA KADAR – Roman - 2004 - Avcı Ofset ve Matbaacılık 2 - ENTERESAN KÖYÜN ENTERESAN HİKÂYELERİ – Hikâye - 2006 - Gündüz Yayınları (Sabit İNCE ödülleri 2008 Hikâye dalında 1. Mansiyon ) 3 - AĞLAMA GÜLÜM – Şiir - 2007 - Gündüz yayınları 4 - ACIYIN BANA - Şiir – 2011 - Enzim Ajans 5 - ASLAN HÜSAYİN – Biyografi – 2012 - İz Ajans Yayıncılık 6 – Gecenin İçinden Güneşin Doğuşu ( Nemrut Dağı)-Şiir- 2012- Adıyaman Belediyesi Kültür Yayınları
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Gezi'de Ne yaptık, Ne Kazandık, Ne Kaybettik?
Ağaçları koruma gibi çevrecilik anlayışıyla meydana gelen masumane eylemler ve protestolar, ilerleyen günlerde amacını dışına çıkarak, mevcut hükümetin düşürülmesine yönelik gelişmeye başladı. Taksim meydanındaki olayların yaşanmasına sebep olan birçok olumlu sebep sayılmaktadır.

Boğazın gerdanlığı olabilecek 3. Köprü, bir buçuk milyon kapasiteli yolcu taşımacılığındaki 3. Havaalanı, dünyanın her tarafından gelerek, yoğun turist trafiğinin yaşandığı İstanbul'un turizmde zirve yapması, maddi olarak henüz cebimizde paranın sıcaklığını hissedemesek de genel anlamda ekonominin düzelmesi, bir sente muhtaçken, IMF'ye sürekli borçlanmadan kurtularak, borç verebilecek seviyeye gelme, borsanın tavan yapması, faiz oranlarının büyük düşme eğilimine girmesi, bölgede egemen bir güç olma özelliğiyle, güvenilir, hatırı sayılır bir ülke konumuna gelme, dünyada gidilmedik ülke bırakmayıp, beşeri ilişkilerin (Türkçe Olimpiyatları...) düzene girmesi, Her alanda kontrollü bir ilerleme kaydedilen bir dönemde, yaklaşık 3 haftadır devam eden eylemlerle, azımsanmayacak imaj zedelenmesi, büyük maddi zararlar, birkaç ölüm ve onlarca yaralı, onlarca tutuklu, büyük bir yakma, yıkma kırma...

Kimine göre sebep çevrecilik adına yeşili koruma, kimine göre hükümeti devirme, kimine göre sosyal adalet eksikliği, kimine göre marjinal grupların, ülkenin iç işlerine ve iç dinamiklerine saldırması, kimine göre dış destekli güçlerin, ülkenin ilerlemesini hazmedemeyerek, uygulamaya konulan plânlı bir hesap kitap.

Olanlara, siyasetçi, politikacı, akademisyen, gazeteci ve sanatçılardan bazıları da hırs ve duygularıyla hareket ederek, hadiseyi bir iktidar meselesi haline getirmeye çalıştılar. Sebep ne olursa olsun, hepsinde de memleketin zarar gördüğü bilinen bir gerçek.

Çünkü araçlar (ambulans, belediye otobüsleri, özel otolar...) yakıldı, işyerleri yağmalandı, esnaflar kepenk kapattı. Otel rezervasyonları iptal edildi, kaldırım taşları söküldü, araç durakları yıkıldı, korunması gereken ağaçlar yok edildi, ülke dışındaki imaj zedelendi, ağır bil dille saldırılar başladı, alenî insanımıza hakaretler oldu.

Ülke insanı, hep aynı kategoride değerlendirerek, ağır dil kullanılmaya başlandı. Âdeta terör estirildi, ülke kaosa sürüklenmek istendi. Arap baharı gibi, bir Türk baharı uygulamaya konulmak istendi.

Ancak, Türkiye, dünyanın belirlediği ve dikta ettirdiği kırmızı çizgilerin dışına çıkmaya başladı, bu da sömürgeci bir takım ülkeleri rahatsız etmeye başladı.

Geleceği kendi lehlerine düzenleyen geleceğin toplum mühendisleriyle, bir takım matematik hesapları yapmaya başladılar; ama galiba tutturamadılar, tutturamayacaklar. Buna, kendi içimizde de restleşmeler başlayınca, ülkenin büyümesi ve sağlıklı gelişmeleri ve ilerlemeleri, az da olsa sekteye uğramaya başladı.

Dışımızdaki güçlerin ali menfaatlerini anlaşılır da, içeridekilerin yaptıkları neyin nesidir.?

Bihakkın çevrecilik anlayışıyla, ağaçların, yeşilin korunması adına yapılan masumane eylemleri açık yüreklilikle anlaşılabilir; ama işi farklı mecralara çekerek yapılanlar nasıl kabul edilebilir? Hem bunları yapanlara sormak gerek? Herkesin kendince haklı sebepleri olabilir, hak arama adına yapılanları anlamak güzel de, peki etrafa zarar verme, yakma, yıkma, talan etme, vurma... neyin nesi oluyor?

Marjinal ve meşru olmayan gruplara sormak gerek; yaptıklarınızla elinize ne geçti? Şöyle oturup bir özeleştiri ve empati yapma zamanı gelmedi mi? 'Biz ne yaptık, neden yaptık ve neler kazandık' diye...

   
2013-07-09
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Başkalarından Önce Kendimize Bakabilseydik
- Camiler ve Din Görevlileri Haftası
- 7 Rakamıyla İlgili Olarak...
- Madde Bağımlılığına Dikkat Etmeliyiz
- Haydi, Karar Ver Bakalım!
- Besni Eğitim Bayramı
- 'Sen Bu Taksimatı Nerden Öğrendin?'
- Türkiye'yi Sonunda Savaşa İttiler
- Bu Kısır Döngüyü Kırmak Gerekir
- Ortadoğu'ya Bu Teveccüh Neden?
- Bu Hikaye Sizin İçin...
- Vazgeçilmeyen Ortadoğu
- Hiç Affedemiyoruz...
- Altın Alırken Dikkatli Olun!
- Esad Suriye’yi Bitirecek