Serdar USMAN
|
|||
![]() Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Cumhura Başkan Seçimi Ve Muhalefet | |||
![]() Peki tüm bunlar ortadayken, çarşaf çarşaf basın bildirileriyle kendilerinin vekillerine dayattıkları çatı adaya destek çağrıları yapan ana muhalefet partisi CHP, diğer muhalefet partisi MHP ve meclis dışında kalan bazı parti liderlerin deklarasyonları ortada iken yaşadıkları panik havasını neye bağlayabiliriz? Kendi adayları Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçim çalışmalarına destek olup, öve öve bitiremedikleri halde Recep Tayyip Erdoğan isminin adaylığını açıklamasıyla kuyruğuna basılmış kedi gibi sağa sola saldırmalarının sebebi, seçimin ilk defa halka sorularak yapılacak olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü biliyorlar ki halkımız, bunlara 11 yıldır yaşattığı hezimeti yeniden yaşatabilir. Bu hezimeti yaşamamak için denemedik yol bırakmadılar, bırakmıyorlar ve bırakmayacaklar. İşin özünde bunların millete güvenmemesi yatmaktadır. Bu halk, kendini gördüğü bir lideri Çankaya'ya taşıyacaktır. Bu ihtimalin yüksek oranda olması bile ağızlarının tadını bozmaya yetecek düzeydedir. Arkalarına aldıkları Pensilvanya Fatihi'nin son günlerde yaptığı açıklamalarla itidal çağrısı yapması ve eski havayı aramasında başlıca etken, bu sonuç ihtimalinin yüksek olmasından başka bir şey değildir. Şimdi bir yerleri yırtılırcasına demeç veren muhalefet cephesi, cumhurbaşkanının birleştirici unsurlara haiz birisi olmasının üstünde ısrarla dururken, başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın paralel cephe ile mücadeleye devam edeceğini ilan etmesinden yola çıkıyorlar. İyi de kardeşim, eğer paralelcilerin kumpasları tutup ta bu ülkenin istikrarı alabora olsaydı daha mı iyi olacaktı? Özellikle devlet meselelerinde müşfik davranmak belli kurallar çerçevesinde olabilir. Vatan düşmanlarının ekmeğine yağ sürecek kadar ileri giden özellikle de devlet yöneticilerinin dinleme kayıtlarının deşifre edilmesi, ülkemizin geleceğine ipotek vurmaktan başka bir şey değil midir? Bunu yapanların yanına kar kalacak ve her şey unutulup gidecek... Oldu canım! Türkiye Cumhuriyeti'nde bugüne kadar yaşanmamış güzel gelişmeler göze çarpıyor. Vesayet rejiminin kalıntısı cumhurbaşkanlığı sistemi yerine, daha etkin ve faal bir cumhurbaşkanlığının olması ülkemiz yararına değil midir? Cumhurbaşkanının , iktidar partisine yakın olması sebebiyle gelen tüm kanunları veto etmeden onaylayacak noter gibi görerek cav cav öten muhalefet cephesi, daha önceki hükümetler döneminde yaşananların bundan farklı olduğunu iddia edecek değiller herhalde! İşte sistemin tamamen yanlış olduğu buradan ortaya çıkmıyor mu? Bundan sonra durum daha farklı olacak ve mevcut hükümetle elele vererek fikir alışverişinde bulunularak ve muhalefetin de düşüncelerine başvurularak herkesin rızasına en yakın olan bir sistem geliştirilecek. Bunun adına ister Başkanlık Sistemi deyin, isterseniz ne derseniz deyin. Buradan CHP lideri Kılıçdaroğlu'na bir çağrıda bulunmak istiyorum : Ağzın iyi laf yapıyor. Son zamanlarda edindiğin danışmanların görevini güzel yerine getiriyor. Haklarını iade etmek lazım. Ama senin reel bakışını zedeleyecek tavırlar içine girmen anormal bir durum ortaya koyuyor. İşi gücü bıraktın. Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olmasıyla uğraşıyorsun. Behey gafil! Gözün kesiyorsa kendin aday ol. Diyeceksin ki 'Benim makamda mevkide gözüm yok.' Eğer kazanacağını bilsen Allaha yemin olsun ki bir saniye durmazsın. Hemen açıklarsın adaylığını!.. O halde bulduğunuz çatı adayı için Bahçeli ile elele vererek vatan sathında turlarınıza devam edin. Bu halk seni de dinleyecek. Öbürünü de dinleyecek. Kim işine gelirse ona oy verecek. Öyle bir tepkimeye girdin ki, açık söylemek gerekirse tavırların daha seçimler gerçekleşmeden cumhurbaşkanını ilan ettiğini ortaya koyuyor. Yanılıyor muyum ? |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-07-11 | |||
|
|||