YAZARIN SAYFASI | |||
İman Edenler İçin Ramazan... | |||
![]() Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor. Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez. Hem ne kadar zayıf ve zevâle maruz ve musibetlere hedef bulunduğunu ve çabuk bozulur, dağılır et ve kemikten ibaret olduğunu düşünmez. Adeta polattan bir vücudu var gibi, lâyemûtâne, kendini ebedî tahayyül eder gibi dünyaya saldırır. Şedit bir hırs ve tamahla ve şiddetli alâka ve muhabbetle dünyaya atılır. Her lezzetli ve menfaatli şeylere bağlanır. Hem kendini kemâl-i şefkatle terbiye eden Hâlıkını unutur. Hem netice-i hayatını ve hayat-ı uhreviyesini düşünmez; ahlâk-ı seyyie içinde yuvarlanır. İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, en gafillere ve mütemerridlere, zaafını ve aczini ve fakrını ihsas ediyor. Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor; midesindeki ihtiyacını anlar. Zayıf vücudu ne derece çürük olduğunu hatırlıyor. Ne derece merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu derk eder. Nefsin firavunluğunu bırakıp, kemâl-i acz ve fakr ile dergâh-ı İlâhiyeye ilticaya bir arzu hisseder ve bir şükr-ü mânevî eliyle rahmet kapısını çalmaya hazırlanır-eğer gaflet kalbini bozmamışsa! Oysa ki Üstad'ın da hatırlattığı gibi, insan etten kemikten var olmuş, her an dağılıp bozulmaya müsait, zayıf ve aciz bir varlıktır. İşte Allah'ın bir ay boyunca tutulmasını farz kılmış olduğu oruç ibadeti insanların bu gerçekleri daha iyi düşünmelerine ve Rabbimizin koruyup kollamasına, rahmetini, esirgeyiciliğini ve nimetini bağışlamasına ne kadar muhtaç olduklarını anlamaları için çok önemli bir vesiledir. Bediüzzaman Said Nursi'nin 'Ramazan-ı Şerif'te en zengininden en fakirine kadar herkesin nefsi anlar ki; kendisi malik değil, memluktür; hür değil, abddir. Emin olunmazsa en adi ve en rahat şeyi de yapamaz; elini suya uzatamaz diye mevhum rububiyeti kırılır; ubudiyeti takınır; hakiki vazifesi olan şükre girer.' sözleriyle dikkat çektiği gibi, insan bu vesileyle Allah dilemediği takdirde hiçbir şeye malik olmadığını, her bir nimet için Allah'ın esirgemesine muhtaç olduğunu idrak edecek bir ahlaka ulaşır. Allah'ın Kuran ile insanlara bildirdiği tüm hükümlerinde olduğu gibi, orucun da insanlar için çok fazla hayır ve hikmetleri vardır. İşte Ramazan ayı, iman edenlerin bu hikmetleri görüp düşünmelerine ve bu şekilde imanda derinleşmelerine vesile olmaktadır. Ancak önemli olan ise, oruç ibadeti ile birlikte kazanılan bu güzel özelliklerin, Ramazan ayı sonrasında da aynı derinlikte yaşanmaya devam edilebilmesidir. Allah'ın Kuran ayetlerinde, nefsin -Allah'ın dilemesi dışında- daima kötülüğü emreden bir varlık olduğunu hatırlattığı, bu nedenle her zaman için ihlastan ve Allah'ın rızasından yana tavır konulması gerektiği hiçbir zaman için unutulmamalıdır. |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-07-22 | |||
|
|||