Örnek: İşte Ördek!::

Metin SOYLU

Metin SOYLU kimdir?
Gazeteci-Yazar Metin Soylu, 1981 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. İlk ve ortaöğrenimi Ankara Batıkent Kürşad Bey İlköğretim Okulu'nda liseyi ise 1998 yılında Ankara Batıkent Mobil Lisesi'nden mezun olarak tamamladı. "Piri Reis Haritası'nın Şifresi" adlı kitabıyla okuyucularının karşısına çıkan Metin Soylu, bugüne kadar Kocaeli Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Dumlupınar Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi pek çok üniversitede Piri Reis konusunda konferanslar gerçekleştirerek büyük yankı uyandırdı.17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında Türk halkının doğal afetler üzerine daha fazla ilgi duyması ve özellikle üniversite öğrencilerinin Afet Gönüllüsü birer birey olarak toplumda daha etkin rol oynaması için Afet Okulu Projesi’ni kaleme alan Soylu, bu konudaki düşüncelerini “Afet Okulu” adlı kitabında topladı. Yazar Metin Soylu'nun son eseri Belgelere Dayalı Gerçek Bir Kahramanlık Öyküsü olan "Bedeli Çanakkale'de Kanla Ödenecektir"dir. www.metinsoylu.com
Email: [email protected]

YAZARIN SAYFASI

Olayın kahramanı Avusturyalı bir etoloji uzmanı olan Prof.Dr. Konrad Zacharias Lorenz... Proseför Lorenz, 1972 yılında bir araştırma/deney yapmaya karar veriyor.

Buna göre işi aslında çok basit:

Ördek yumurtalarından çıkan yavru ördeklerin ilk gördükleri ve duydukları kişi olarak kendisini göstermeyi denemek...

Yumurtadan ilk kez çıkan yavru ördekler, gözlerini açtıklarında karşılarında Proseför Lorenz'i görüyorlar.

Peki, sonra ne mi oluyor?

Ördek yavruları doğdukları anda gördükleri ve işittikleri sesin sahibine kayıtsız şartsız bağlanıyor ve nereye giderse peşinden gidiyorlar...

Yani paytak paytak yürüyen sarı tüylü bu ördekler, anne olarak Proseför Lorenz'i kabul edip gittiği her yerde onun peşine takılıyorlar.

Yeni doğan ördeklerin yaşam normlarını düşündüğümüzde gerçekten de insan bir kez daha heyecanlanıyor.

Bana göre bu olay müthiş bir içgüdüsel bağlılık!

Hayvanlar âleminde tüm hayvanlar böyle mi bunu şu an için bilemiyorum.

Proseför Lorenz'in yaşadığı bu heyecan dolu serüven kitaplara, belgesellere konu oluyor.

Tabi ki Proseför Lorenz'in bu keşfi dünya çapında bir bilimsel nitelik kazanmış oluyor.

Türkiye'de hayvanlar üzerine bilimsel çalışmalar ne düzeyde bunları bir türlü göremiyoruz.

Ama üniversitelerdeki ilgili hocalara sorsak 'Biz yaptığımız araştırmalarımızı ve deneylerimizi uluslararası dergilerde yayımlıyoruz' diyorlar.

Elbette yayımlıyorlardır yani doğrudur.

Ama üzüldüğüm konu şu ki bu çalışmalar yalnızca dergilerde yazılıp çiziliyor.

Ancak Türkiye'de yaşayan halk, bu değerli çalışmaları kendi dilinde ve düzeyinde anlayabileceği bir videoda, kitapta da görmek istiyor.

Acaba bunu istemek çok mu masraflı bir iş bunu merak ediyorum.

Ayrıca Türkiye'deki üniversitelerde artık çok daha müthiş işlerin yapıldığını duyuyoruz ve görüyoruz.

Hayvanlar âlemi ile ilgili aynen Proseför Lorenz gibi bilim insanlarının da Türkiye'de yaşadığından ve başarılı işler yaptıklarından asla şüphem yoktur.

1998 yılında Türkiye'deki üniversitelerde ön yargılı, burnundan kıl aldırmayan, bilim insanı olmuş diye ‘ağızlarından çıkan her cümlenin doğru olduğunu düşünen!' bir bilim topluluğu vardı.

Yıl: 2014...

Emin olun ki bu sayı şimdi o kadar çok azaldı ki, artık Türkiye'deki üniversitelerde yalnızca kendi bilim dalı ile meşgul, üstelik her görüşe değer veren bilim insanları var.

Umarım, hayvanlar âlemi üzerine sıra dışı araştırmalar yapan bir bilim insanı çıkar ve bizi şaşırtacak bir video ya da kitap yayımlar da biz de aynen bu yavru ördekler gibi onun peşine takılır gideriz.

Neden olmasın?..

2014-09-08

Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?

Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.