1960 dan beri, zihinsel arızalarımızdan kaynaklanan baskılara, Milli ve Manevi değerlerimizle uyum sağlayamayan devlet sistemine, sağ sol çatışmalarına ve teröre binlerce insanımızı kurban ederek, Anadolu'muzun çok değerli varlıklarını da yabancılara peş geç çektik. Depremler ve sel felaketleri ile binlerce insanımızı kaybettik.

Demokrasi adına ve sırf emperyaller istedi diye çok ağır sınavlardan geçip ağır bedeller ödedik.

Çok kızdığımız ve üzüldüğümüz zamanlar oldu, yerler ve gökler bile bu duruma yas tuttu.

Yinede isyan eden bir millet olmadık. Dosta ve düşmana karşı hoş görülü olmaya gayret ettik.

İçimizden çıkan yüzlerce provokatöre ve eylemlerine kulak asmayıp vakarımızı kaybetmedik.

 Her musibetin sonunda yaralarımızı sarmak için tüm millet olarak güç sarf ettik.

Askerimiz ve polisimiz münferit hatalar işlese de kendisine taş atan ve kurşun sıkanlara devletin şefkatli yüzünü her zaman göstermeye çabaladı. Tüm bunlara karşın, hainler ve bölücüler her zaman kendilerine yakışanı yapmaktan geri durmadılar ve durmayacaklardır.

 Peki, Ülkeyi yönetenler ile yönetmeye talip olanlar son 10 yıldır neler yaptılar.

Belki 80 yılda yapılmayan ve yapılamayan çok şeyleri yaptılar ama her zaman siyasi çıkarlarını Ülkenin çıkarlarının önünde tuttular. Mecliste bulunan milletin vekilleri, siyasi çıkarları için birbirlerine sövmekten zaman bulupta, ülkemizin geleceğini tayin edecek olan sivil bir Anayasa bile yapamadılar. 

 İçlerinden çıkan hainler yüzünden. Türk- Türlüğünden, Kürt- Kürtlüğünden, Sünni- Sünniliğinden, Alevi Aleviliğinden utanır hale geldi. Çünkü her ne kimlikte olursa olsun, her ne inançta olursa olsun hainler ve provokatörler barışı, uzlaşmayı ve ülkenin gelişmesini ve büyümesini engellediler.

 Haçlı zihniyeti hortlamak üzeredir.

Son dört yıldır, 'Ortadoğu'da ve Mısırda' yaşananlar ve oynanan senaryolar 'Anadolu' halkına acı bir örnek olmalıdır. Haçlı zihniyeti hortlamak üzeredir.

Gelin canlar birlik olma zamanıdır.  Artık ayağa kalkma zamanıdır. Sandıkta gereken dersi verme zamanıdır. Bu gün ayan beyan kimlerin ne istediği, yıllardır kimin nasıl bir siyasi yol izlediği görülmekte ve bilinmektedir.

Yıllardır bedel ödeyen milletimiz, kendisini aldatanları iyi tanımalıdır.  Sokaklara insan gibi çıkmalı ve insanca  'Artık biz sizleri istemiyoruz. Ya birleşir bizim için gerekli olanları Mecliste yaparsınız ya da biz sizleri oradan indiririz' demelidir.

En çok da, dağda, bağda, ovada, Köyde, kentte nerede olursa olsun evladını yitiren analar bağırmalıdır. 'Biz sizden çözüm bekliyoruz. Korkmuyoruz. Hainle ve terörist ile bir masaya oturmayınız. Siz bize istediğimiz hizmeti getirin biz onlara karşı koyup ölmeye hazırız' demelidir.  

Milletimiz inançlıdır. Her musibeti yaradanına el açarak gidermeyi bilendir.

Anadolu insanı, dosttur, candır, yoldaştır, vatanseverdir, yurtseverdir, Milliyetçidir, Ulusalcıdır, her ne sıfat verirsek verelim gönül kapımızı açık tutabiliyorsak eğer yolumuz hak yoludur.

Her dilden, her gönülden haykıralım ne olursak olalım 'GELİN CANLAR BİRLİK OLALIM'

Öfkeyi, duygusallığı ve kini bir tarafa bırakıp şefkatli bir baba gibi devleti yönetenler ve yönetmeye talip olanların da Allah rızasını gözeterek, Önce vatan ve milletin menfaatleri deyip halkı kucaklamalıdır.  Bugünlerini düşünmekten vazgeçip, ANADOLU için, ileriyi görmeli ve gelecek nesillerimize güçlü ve müreffeh bir ülke bırakmak için çaba sarf etmelidir.