Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 03 Kasım 2015
Hazal SEYİTOĞLU
Hazal SEYİTOĞLU kimdir?
1974 Ankara doğumluyum. İlkokula Ankara' da başladım, Adıyaman'da bitirdim. Ortaokulu İstanbul'da tamamladım. Haydarpaşa lisesi ve Abant Izzet Baysal Ünv. Mezunuyum. Anadolu Ünv. Sosoyoloji bölümü 2. sınıf ögrencisiyim. İlk gençlik yıllarımda amatör olarak yerel, ulusal gazetelerde yazılarım yayımlandı. Bilgiağı, Yazarport, Doğu Rehberi, Malatya Son havadis gibi internet sitelerinde yazılarım yayımlanmakta. 1997-1999 yılları arasında (eski) Üsküdar FM de radyo programları yapıp sundum. Sansürsüz ve özgürce yazabildiğim için Mart 2014'te Bendeyazarım kadrosuna katıldım. Evliyim, 6 yaşında bir kızım var. Özel bir sektörde sistem analisti olarak çalışıyorum.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Demokrasi Hapiste
17-25'e kadar bildiğimiz insan ayrımları solcular-sağcılar, Sünniler-Aleviler, Kürtler-Türkler gibi iki bilinmeyenli denklemler şeklindeyken 17:25'ten sonra çok bilinmeyenli denkleme dönüştü. Ben aşağıdaki gibi guruplar oluşturdum...  Bu dönem 30 sene sonra çokça konuşulacağı için belki bir faydam dokunur:

1.       Recep T. Erdoğan'a iman edenler,

2.       RTE iman etmeleri tamamen 'duygusal' olanlar

3.       Farklı siyasi alt yapıları olup, yıllardır diyalogun sırrına erememiş, İslam dininin özüne inememiş, şekilci Müslümanlık ve klasik siyer sayfalarında sıkışıp kalmış insanların su-i zanları ile oluşturulan şehir efsanelerinin etkisi altındaki insanlar

4.       Kemalist ideolojiye iman edenler

5.       Bu sürece kadar Cemaat içinde olup, sohbetlerine, himmet programlarına katılan, elinden geldiğince fazla kurban kesen, burs veren, bu topluluk sayesinde işlerini yoluna koyan, çevre edinen; fakat Gülen hocayı baştan sona hiç dinlememiş, ne hocanın kitaplarından ne de risaleden okumuş; biraz din, biraz diyanet, fazlaca ticaret, sosyal etkinlik alanı olarak cemaati görmüş çünkü cemaat onun ayağına gitmiş kimi insanlar

6.       %100 her ne olursa olsun, 'evliya, peygamber varisidir' sözü ile Fethullah Gülen hocayı bilmiş, benimsemiş, onun gösterdiği yolda, gözü kapalı gitmeye hazır; yurt içinde yurt dışında gerek eğitim alanında, gerek esnaf olarak [Allah] hizmetin[in] gerekleri ne ise onu yaparak, hayatını bu mefkureye adamış kendilerine 'muhabbet fedaisi' diyen insanlar

7.       Kendini 'adanmış ruh'lardan göremediği için, ne içeride olan; burs verip, kurban kestiği, hocanın tüm sohbetlerini dinleyip, kitaplarını takip ettiği için de bütün bütün dışarıdan da sayılamayacaklar,

8.       Fethullah Gülen hocayı, içinde yaşadığımız yüzyılın hem din adamı hem de düşünürü olarak kabul edip, onun kitaplarını okuyup, düşünce deryasını anlamaya çalışan ve takdir eden insanlar

Unuttuğum var mı? Atladığım? Aktaramadığım? Varsa lütfen tamamlayınız...

Bu gruplar içinde 1, 2 , 3, 4 ve 5 nolu grupların aslında ortak dileği 'paralel yapının' hizmet hareketi olarak hukuken ispatlanmasıdır.  Bangır bangır bağırılan, Firavun'un bile Hz. Musa'ya etmediği sözlerin onlarca mislinin edildiği Cemaatin gerçekten 'paralel yapı' kurmuş olduğunun şahitler huzurunda ispatlanmasını istiyorlar. beşi de farklı amaçlarla canı gönüldün Hizmet hareketinin aslında devletin tüm birimlerine nüfuz etmiş, yargıyı, emniyeti vs. tüm devleti eline geçirip, kendi ideolojileri için dini görüşleri adına kullandıklarına inanıyorlar ve bunun bir kere kabul edilip, ortaya çıkarılmasını istiyorlar.  

Birinci gurup, elbette aşk ile bağlı oldukları insanın hiçbir ayıbını/kusurunu görmedikleri/görmek istemedikleri için bunu göstermeye çalışan herkesin hain olduğuna dünden iman etmiş durumdalar ve zaten sevgilinin iki dudağı arasından dökülen aşk sözcükleri (siz bunlara zehir zemberek hareketler, iftiralar da diyebilirsiniz) ile mest oluyorlar.. Zaten Türkiye'de ilk kim kimi 'hain' ilan etmişse oyunu o kazanıyor! Bir kere hain damgası yediyseniz, bittiniz..  Bunu en yakın kendi ailemden biliyorum.. Bizim için ah edip vah'lanıyorlar :'Kızlar (ablam ve ben) bunu nasıl yapar?' En fazla bu yıl bir kurban daha fazla vermişimdir, o kadar. Bu da Allah için, çok mu? 
Aslında birinci gurup insanların böyle bir dertleri yok, çünkü onlar için zaten önce kapıyı kır al, sonra suç uydururuz kanunları geçerli olduğu için, sıkıntı yok... 

İkinci grup içindekiler aslında kimin hırsız kimin polis olduğunun gerçekten farkındalar ama çarkın dişlisine kendi paçaları da takıldığı için mecburen aşk ve şevkle değirmenciyi tutmak zorundalar.. Ekmek yemenin çok ötesindeler artık...

Üçüncü grup; Aslında tek farkları AKP li olmayışları...  Su-i zanlarının ispat edilmesi için aslında paralelin gerçek olması rüyasını görüyorlar... AKP yi zerre sevmeseler de hizmet hareketine olumlu gözle bakmadıkları için hareketi demokrasi savaşında yalnız bırakıyorlar...

Dörtüncü grup Kemalistler, üçüncü grup ile benzerlik gösteriyorlar AKP yi de Hizmeti de sevmiyorlar. Hizmetin bir paralel yapı oluşturduğuna eminler... Din referanslı bir oluşuma zaten en baştan karşılar... Bu din devletin içine girmiş düşüncesi onları yeterince çıldırtıyor. 'Din afyondur' sözü sanki Atatürk'e aitmiş gibi Marksist bir Atatürk aşkı ile 1930'lara dönmenin hayalleri ile yaşıyorlar. En çok 'AKP-Cemaat birbirlerini yiyip bitirseler de bizde Atamızdan bize armağan bu vatanımızda mutlu-mesut yaşasak' özlemiyle yanıp, tutuşuyorlar. Aynı zaman da tıpkı üçüncü grup gibi onlar da (Gezi'de gösterdikleri başkaldırının çeyreğini bile esirgedikleri) demokrasi nöbetinde samimiyet adına sınıfta kalmış gözüküyorlar..  

Beşinci grup içindekiler iki arada bir derede insanların iftira, kara propaganda ve algı çalışmaları seline kapılıp, zamanında neyi niçin yaptıkları birbirine karıştıran, aslında hepimiz gibi imtihan dünyasının birer fertleriydiler... Tabi ki yeni aşklar eski aşkları unutturur hele de gerçek aşk değilse eski yaşanan, sonuçta seçtiklerin yolun doğru olması ümidiyle (sürü psikolojisi) bütün kuvvetleri ile paralel yapı yalanına onlarda tutundular ve asıldıkça asıldılar...

Bu beş grup içinde AKP den günahı kadar haz etmeyen olsa bile sonuçta onlarda AKP liler kadar Cemaatin suçlu olmasını diliyorlar kendice sebeplerden ötürü... 'Kim suça, görev suistimaline, haksızlığa, kanunsuzluğa karışmışsa somut kanıtlarıyla tek tek ortaya koyun' demelerini altında işte bu gerçek yatıyor.

Aslında bunu sadece bu beş grup insan söylemiyor elbette.. Altı, yedi ve sekizinci grup insanları da buna canı gönülden katılıyorlar ama onların söylemleri evrensel hukuk, anayasal ve demokratik hak ve özgürlükler kapsamında bağımsız bir yargının altındaki hukuka güvendikleri için gerçeğin bir an önce ortaya çıkmasını dilediler. En başından beri; "suçlu bizsek razıyız, ama siz suçluysanız siz de razı olun" dediler. Çünkü belki de onlar bu iktidara zaten hiç güvenmedikleri için kanunlara sıkı sıkıya bağlı insanların güvenini kazanmışlardı.. 40-50 yıllık hayatlarında bir kere olsun tökezlememiş insanların işlerini doğru yaptıklarını aslında herkes biliyor ve işte bu yüzden bu insanların ortadan kaldırılmaları isteniyordu; çünkü bu insanları para güç bozup, iktidara hizmet etmeleri istenemezdi...

İçeride bulunan polisler yaptıkları işleri gururla söylüyorlardı, yasa dışı iş çevirmedikleri o kadar net ki! Kimi canlı bombanın üzerine atlamış, kimi soytarıları tutaklamış, kimi kara para peşinde milyon dolarlar yakalamış... Hiçbiri yaptığını inkâr etmiyor ki.. Çünkü bunun için görevlerinin başındaydılar. Hiçbirinde suç unsuru teşkil edilecek en ufak bir sebep bulamadılar. O güzel insanları ortadan kaldırmak için suç uydurup,  önce hukuku ortadan kaldırdılar ve şimdi de demokrasi hapiste...  



   
2014-12-25
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları