YAZARIN SAYFASI | |||
Açılım | |||
![]() Açılım, Bir devletin sınırları içinde yaşayan ve yaşamak zorunda bırakılan kendisini ben başkayım diye gören kesimlere karşı hoşgörülü olmak, sosyal ve kültürel farklılıklarını yaşamalarına imkân sağlamak için alınacak bir dizi tedbirlerin hayata geçirilmesi olarak değerlendirilebilir. Peki, nedir bunlar; Dilini konuşması, kültürünü yaşaması ve devleti kuran asıl unsurla birlikte eşit haklara tabi olmaları vb. Masum görülen istekler olabilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde aksayan nedir; bugün itibariyle aksayan sadece ülkemizin farklı bölgelerindeki ekonomik farklılıklardan doğan yoksulluk, sosyal yaşam koşulları ile dil ve Kültürel alanda yaşanan sıkıntılardır. Aslında, açılım politikaları, 18.yy'dan beri Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından uygulanmış olan ve Devlet politikası haline gelmiş bir projedir. Sultan 2. Abdülhamit devri iyi okunup yorumlandığı zaman; Demir Yolları, Hamidiye alaylarının kurulması, Meşrutiyetin ilanı ve siyasi partilerin varlığı, Osmanlı Meşrutiyet Meclisinde Ermeni, Rum, Yahudi, Çerkez, Arnavut, Arap ve Kürt milletvekillerinin bulunması, Nazırlık makamlarına getirilmeleri açılımın en önemli ispatlarıdır. Bugün olduğu gibi dünde iyi niyet, çok fazla taviz ve yanlış seçimler, Yaklaşık yarım asır Osmanlı Devleti'ne bürokrat ve Dış İşleri bakanı olarak hizmet eden, çok sayıda nişanla taltif edilmiş olan Ermeni Gabriyel Noradunkyan Efendidir. Bu zat, Birinci Dünya Savaşı öncesinde yurt dışına çıkmış, Osmanlı Devletinin parçalanmasını öngören Paris Barış Konferansı ile yeni Türk devletinin bağımsızlığının kabul edildiği Lozan Antlaşması'nda Ermeni heyeti içinde yer almıştır. İhanetin nereden geldiğini ve gelebileceğini Devleti yönetenlerin çok iyi görmeleri gerekmektedir. Tarihimizde sürekli PARALELE bakarken MERİDYENİN göbeğimizden kesip geçmesine seyirci kalarak ANADOLU halkına çok ağır bedeller ödetmişiz. Bu gün tarih tekerrür etmez inşallah! Zamanın emperyal devletleri bilhassa Rusya ve İngiltere, Ermenilere Ermenistan, Kürtlere Kürdistan devleti kurma vaatleri ile içimizde büyük ve kanlı çatışmaların çıkmasına neden olmuşlardır. Ermeniler merkezi Van olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Rusya'nın desteği ile bir Ermeni devleti kurmuşlardır ama çok kısa sürede Erivan'a kaçmak zorunda kalmışlardır. Ama o bölgelerde binlerce Türk ve Kürt kardeşimizi katletmişlerdir. Bir o kadarda ermeni vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve yerlerinden yurtlarından edilmiştir. O günün akil insanları Kürtleri daha büyük bir felaketin eşiğine getirecek işbirliği fikirlerine karşı çıkarak Osmanlının ve Milli Mücadelede Türk Milletinin yanında yer almışlardır. Kürtleri büyük bir bölüm batının kurdurduğu Irak Krallığı'nın hâkimiyetine bırakılmış ve günü geldiğinde de Irak'ın bölünmesi için kullanılmışlardır. Cumhuriyetin Kurucu Önderi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923-1930 yıllarındaki ülke çapında ve bilhassa Doğu ve Güneydoğu'da uygulamaya geçirttiği ve uygulanması için çok çaba sarf ettiği projeler, gerçek açılımın ne olduğu ile ilgili doğru bilgilere ulaşmamızı sağlayacaktır. İlla da açılım diyorsalar, Atatürk'ün o günkü yapmak istediklerinin bugün hayata geçirilmesidir. Toprak reformu için adım atan, Rahmetli Başbuğ Türkeş'in ve Rahmetli Ecevit'in yaşadığı zorlukları o günleri yaşayanlar çok daha iyi bilirler. Sözde Kürtçüler, ‘Cumhuriyet hükümetleri Silahlı güçlerin vesayetinden kurtulamadı ve bizler mağdur olduk' derlerse eksik ve maksatlı söylemiş olurlar. Çünkü tüm ülke insanları mağdur edilmiştir. Darbe yönetimleri milletimizin reflekslerini yok etmek için her türlü düzenlemeyi yaparak bu günkü anayasayı uygulamaya sokmuştur. Doğrudur. Ama bunun karşılığı bir kesimin silaha sarılıp terörü tercih etmesi değildir. 'Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz' Ordunun içinde yanlış yapanlar tabii ki kabul edilemez ama bundan yararlanılarak ordu düşmanlığı yapmak da hiç kabul edilemez. Doğru tektir. Bugüne kadar açılım için ne yapılmıştır ona bakmak lazım. Son yıllarda çok fazla taviz verilen, Terörle var olmuş taşeron bir örgüt olan PKK'nın açılımı asla istemediğini iyi görebilmek lazımdır. Milletimizi ayrışma noktasına getiren sözde açılımın, Ülkeyi bölmek isteyenlerin eylemlerine güç kattığını görebilmeliyiz. Batının ve bu günkü süper güç ABD'nin niyetleri iyi okunmalıdır. Osmanlıda, Ermeni Taşnak Partisinin yaptıkları günümüz için bir ibret vesikası olmalıdır. Demokrasi, Demokratik açılım, birlik ve kardeşlik gibi söylemler doğru zeminlerde doğru kullanılması gerekmektedir. Hiçbir Devlet kendine karşı silahlı mücadele yapan bir oluşumla masaya oturup perde gerisinde pazarlık yapmaz. Bizim devletimizde yapmamalıdır. Ben yapacaklarına hala daha ihtimal vermiyorum. Tabi ki; sözde ‘Temsil ediyoruz' dedikleri Kürt kardeşlerimizin, İnsanlık hakları, kültürel hakları verilmeli ve yoksullukları giderilmelidir. Bu Devletin öncelikli görevidir. 'Bu ülkeyi biz yönetiriz ve biz nasıl istersek halk ona tabidir.' Mantığı 80 senedir ülkemizde ve kurumlarında etkili olmuştur. Bunu bilmeyen de yoktur. Zaten bugün onlarla da sonu nereye varacağı tahmin edilemeyen bir mücadele yapılmaktadır. Gönülden istiyoruz, Demokrasi yerleşsin, Hukukun üstünlüğü tesis edilsin, yoksulluğa çare bulunsun, insanlar dillerinden ve dinlerinden dolayı sıkıntı çekmesin, ama onlarda ülkeyi bölmek, zaafa düşürmek için birilerine hizmet etmekten vazgeçmelidirler. Ben Ülkeyi yönetenlerin açılım üzerinden siyasetlerini geliştirdiklerini tahmin ediyorum. ‘Silahlı teröriste ve İmralı da yatan onun liderine meşruiyet kazandıracaklar' diyenlere asla katılmıyorum. Ama Doğu ve Güneydoğu halkının sosyal yaşamını iyileştirecek yoksulluklarına çare bulacak, kültürel haklarını sağlayacak tedbirleri de en hızlı bir şekilde almalarını, yapabiliyor ve güçleri yetiyorsa o bölgede toprak reformunu uygulayacak kanunları çıkarmalarını, Kürt kardeşlerimizi bir avuç işbirlikçinin insafına bırakmamalarını istiyorum. ALLAH' EMANET OLUNUZ |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2015-01-11 | |||
|
|||