Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 19 Ağustos 2016
İsmail AYBEY
İsmail AYBEY kimdir?
Allah'ın yarattığı bir kulum işte...
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Eleştirmek güzeldir, fakat...
Eleştiri yapmayı çok seven bir toplumuz. Hemen hemen her konuda fikrimiz, yorumumuz var. Bilelim, bilmeyelim fark etmez. Yeter ki eleştirelim. Geçenlerde bir video izledim, bir polis maçta Mustafa Denizli'ye taktik veriyor.
Hocam diyor, Ali Güneş'i çıkar Baliç'i al. Hoca zaten burnundan soluyor, itekliyor adamı sonra. Allah Allah... Ya, sen o bölgenin güvenliğini sağlamak için gelmiş bir güvenlik görevlisisin. Mustafa DENİZLİ gibi bir hocadan daha mı iyi bileceksin? Hadi, diyelim, bildiğini sanıyorsun. Usule, adaba ters değil mi senin hocaya akıl vermen?
Efendim, konu nerden çıktı diyeceksiniz, anlatayım. Zaman zaman bizim de başımıza bu tür olaylar geliyor. Yazı yazıyorsan, hele basılı yayında ve sanal alemde yazıların paylaşılıyorsa, tüm eleştirilere açık olacaksın. Eleştiriye açık değilsen zaten yazmana gerek bile yok. Bunu böyle bildik, kabul ettik. Fakat eleştiride de bir sınır, bir usul olmalı. Mesela bilenler, bildiği konularda eleştirmeli. Yoksa yukarıda bahsettiğim gibi polisin teknik direktöre yön vermesine varır olay.

Geçtiğimiz hafta kaleme almış olduğum 'Bu Diziler Kimi Anlatıyor?' yazım üzerine bazı arkadaşlar yorum yazmış. Bir arkadaş yazımı beğenmediğini söylemiş. Hatta söyleyememiş de, 'beyenmedim' demiş. Yazdığı yoruma bakarsanız tam bir hezeyan. Güya benim devrik cümleler kurduğumu, imla hataları yaptığımı yazmış. Ama yazdığı yorumda kullandığı dil tam bir facia. İlkokul öğrencilerine, 'yazım ve noktalama yanlışları' anlatılırken örnek verilecek cinsten. Kalkmış bana yanlıştan bahsediyor. Önce yazmayı öğreneceksin, sonra eleştireceksin. Kullandığı ifadelerden zaten yazıyı sırf eleştirmek için yazdığını anlıyorsun. Yani maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.

Söz konusu yazım için bir başka arkadaş da fazla ayrıntılara girdiğimi söylemiş.  Mini etekten, kadınların saçlarının boyalı olmasından bahsetmemi eleştirmiş. Okuyanları farklı düşüncelere sevk ettiğimi yazmış. Ona da ne diyeyim. Benim yüzeysel olarak verdiğim örneklerle farklı düşüncelere sevk oluyorsa, dışarıda o dediğim bayanları görünce kim bilir aklından neler geçiyordur!?

Peki eleştiri yapmayacak mıyız? Elbette yapacağız. Ben inanın, eleştiri, yorum yapan arkadaşları önemsiyorum. Çünkü bir kişinin sizin yazdığınız yazıları hiç önemsemeyip okumamasından, okuyup olumsuz dahi olsa eleştiri yapması daha güzel bir şey. Ama insaflıca, usulünce, adabınca... Üzüm yemek için yapacağız eleştirilerimizi, bağcıyı dövmek için değil. Hayatında bir kitap dahi okumamış insanların; yıllarını edebiyata vermiş insanları sırf laf olsun diye eleştirmesi, eleştiri değildir aslında. Tam bir hezeyandır.

Hadi yazımızı demek istediğim konuyu anlatan güzel bir hikayeyle bitirelim.

 'SAKIN EMEĞİNİ BİLMEYENLERE SUNMA'

Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş. Öğrenci bir kaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpı işaretleri ile dolu olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam öğrencisine, üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez resmin yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir yazı bırakmasını söylemiş. Öğrenci söyleneni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam, öğrencisine şöyle demiş: İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar bile gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, senin ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma!

 

  Sağlıcakla kalın.



   
2015-01-31
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  YORUMLAR 1 sayfada toplam 5 yorum
Kemal EYİDOĞAN
2015-02-04 12:27:28    ip: 88.231.183???
Sevgili Hüseyin Şentürk arkadaşım.Bu yazarın eseri olan ''Mektubun Avucunda'' eserini okudunmu.Bilip bilmeden konuşmayın.
.......................................................................................................................................................................
İnsan evladı
2015-02-04 08:40:25    ip: 88.255.159???
Yazınızın son bölümünde paylaştığınız anekdot, ders niteliğinde olmuş. Fakat anlaşılıyor ki bazıları hâlâ bu dersi alamamış! 'SAKIN EMEĞİNİ BİLMEYENLERE SUNMA'
.......................................................................................................................................................................
Hüseyin Şentürk
2015-02-03 11:29:34    ip: 88.255.159???
Sen kendini YAZAR olarak görüyorsun ama senin bir eserin varmı...? Sen kendini üstat N.F.K ile aynı seviyedemi görüyorsun...Onlar bile kendilerini hayatları boyunca YAZAR olarak görmemişler..Sen üç beş yazı yazdım diye kendini YAZAR'mı zannediyorsun.Varsa basılı bir eserin lütfen yayınlamanızı bekliyorum.
.......................................................................................................................................................................
Murat Eker
2015-02-03 11:15:50    ip: 88.255.159???
Sevgili kır saçlı sözde YAZAR kardeşim....Geçen hafta yazdığın yazıyı eleştirdiğimiz için çok bozulmuşsun anlaşılan.Ama senin yazını eleştirdiğimiz için bu kadar çok bozulmana gerek yoktu...Senden sadece müsait olduğun bir zaman bana yazı yazmayı öğretmeni istiyorum.Kitap okumadığımızdan bahsediyorsun. Bizde sizi tanıyan okuyucular olarak ( ALİ ve MURAT) sizin de ne kadar iyi bir okuyucu olduğunuzu biliyoruz ! sadece ve sadece (Kelebeğin Rüyası kitabı ve filmi).
.......................................................................................................................................................................
rumuz: manisa
2015-02-03 11:12:27    ip: 88.255.159???
Sayın yazar geçen haftaki yazınızla ilgili olarak; nacizane biz sizin betimlemelerinizin fazla olduğunu ve bu durumun konuyu anlatırken özünden uzaklaştırdığını söyledik. Size yönelik bir karakter analizinde bulunmadık. Siz açık giyinmeyi daha farklı dile getirebilrdiniz. Ayrıca karşımızda adaba aykırı giyinen bayanlar olduğunda nasıl davrandığımız ve ne düşündüğümüz bizi ilgilendiren bir durumdur. Hesabınıda yüce yaratıcıya biz vereceğiz. Şunu da unutmayalım ömrünü edebiyata adamış yazarlarda eleştiriye maruz kalabilirken siz eleştirilince neden bu kadar alınganlık gösterdiniz biz okuyucular olarakta bunu anlayamadık doğrusu. Biz sizi tanıyan nacizane okuyucular olarak sizinde ne kadar iyi okuyucu olduğunuzu biliyoruz! Ama yine de eleştirilerimizi okuyup son yazınızda bize olumsuz ve birazda kırıcı cevap verdiğiniz için kendimizi değerli hissettik teşekkür ederiz. Yazılarınızla topluma örnek bir yazar olmanız duasıyla.
.......................................................................................................................................................................
1
yazarın diğer yazıları
- Ali Haydar ve Büşra...