Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 10 Ekim 2013
Mustafa EROL
Mustafa EROL kimdir?
Artvin’in Yusufeli ilçesinde 21.03.1965 tarihinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimimi Akyazı, Sakarya’da tamamladı. Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü’nden 1986 yılında mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile İngiltere Lancaster Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini Yoğun Madde Fiziği üzerine yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi’nde 1993 yılında yardımcı doçent, 1995 yılında doçent oldu ve 2001 yılından bu yana profesör olarak çalışmaktadır. Bugüne kadar yaklaşık 70 bilimsel makale ve 3 adet kitap katkısı yayınlamıştır. Ulusal ve Uluslararası kongre ve sempozyumlarda yaklaşık 65 bildiri sunmuştur. Son yıllarda özellikle “Bilinç” ve “Kuantum Fiziği” ilişkisi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Türk Fizik Derneği İzmir Şubesi ’nin 2004 yılından beri başkanlığını yürütmektedir. 2009 yılından beri Beşiktaş kongre üyesidir. Web: http://kisi.deu.edu.tr/mustafa.erol https://twitter.com/profmustafaerol
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
İfade özgürlüğü
İnsanoğlunun beklide en temel ve en önemli özelliği düşünebilmesidir. Her insan malum olduğu üzere kesintisiz bir şekilde düşünceler üretir. Yaşamımızda gerçekleşen her olgunun her şeyden önce düşüncede var edildiği gerçeği göz önüne alındığında, ortaya çıkan düşüncelerin ifade edilmesi ve paylaşılmasının üretilmesi kadar önemli ve elzem olduğu hemen ortay çıkar. Zaten psiko-sosyal bir varlık olarak tanımlanan insan doğası gereği düşüncelerini, bilgilerini çok güçlü bir şekilde paylaşma ihtiyacı hisseder.

Bugün artık çok iyi bilinmelidir ki, toplumların gelişmesi ve ilerlemesi çok büyük ölçüde ortaya çıkan düşüncelerin herhangi bir kısıtlama olmaksızın özgürce ifade edilmesi ve paylaşılmasına bağlıdır. Her birey kendi içinde bir evren var eder ve bu evrenlerin karşılıklı etkileşimi insan doğasının ve ilerlemenin adeta olmazsa olmazıdır. İletişim işte bu yüzden son derece önemlidir ve her geçen gün de önemini artırmaktadır.

İletişim ve bilişim teknolojilerinin bugünkü seviyesi göz önüne alındığında ifade özgürlüğünün kısıtlanması zaten pek mümkün gibi görünmüyor. Artık dünyanın en ücra köşesindeki herhangi bir düşünce veya olay anında dünyanın her yerine ulaşabiliyor.

Bütün bu gerçekler karşısında ülkeleri yöneten veya yönetmeye aday olan siyasi şahsiyetlerin özellikle ifade özgürlüğü konusunda çok dikkatli olmaları gerekir. Aksi halde ilerlemenin gerçekleşmeyeceği ve o toplumun çok gerilerde kalacağı artık kristal nettir.

İlaveten bugün artık ifade özgürlüğünün kısıtlandığı baskı altına alındığı toplumlarda ülke yönetiminin bir nevi dikta rejimine doğru kayacağı, bunun neticesinde de bunun faturasının siyasi iktidar tarafından er yada geç ağır bir şekilde ödeneceği çok iyi bilinmelidir.

Şimdi ülkemiz özelinde durumu çok kısaca değerlendirelim.

Ne yazık ki ülkemizdeki tablo hiçte iyi görünmüyor. Düşüncelerin ifade edilmesi konusunda son yıllarda bir nevi oto-sansür uygulamasının geliştiği ve uygulandığı sanırım dikkatlerden kaçmıyordur. Güzel ülkemizde 'ifade özgürlüğü' nün her geçen gün biraz daha baskı altına alındığı ve kısıtlandığı ne yazık ki çok net bir şekilde görünmektedir. Bu ülkenin son derece dinamik insanları vardır. Bin bir çeşit insanımız ve yüzlerle ifade edilebilecek etnik kökenimiz bu topraklarda yaşamaktadır. Tüm bu topluluklar kendi kültürlerini ve düşüncelerini ifade etme konusunda asla baskı altına alınmamalıdır.

Her ne şekilde olursa olsun ortaya çıkan fikirlerin 'acaba başıma bir şey gelir mi' düşüncesiyle ifade edilememesi gerçektende çok acıdır. Elbette ki bu noktada 'kırmızı çizgi' düşüncelerin mutlak surette eyleme veya şiddete dönüşmeden ifade edilmesidir. Ancak bu şekilde gelişme ve toplumsal ilerleme gerçekleşecektir. Diğer uluslarla rekabet edebilmenin önkoşulu mutlaka ifade özgürlüğünün sağlanmasıdır. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.

Ülke yönetimine namzet siyasi şahsiyetlerin her şeyden önce hiçbir fikirden korkmaması ve her düşüncenin serbestçe ifade edilmesine olanak tanıması gerekir. Zaten kendine güveni tam olan bilgi sahibi iktidarlar ifade özgürlüğünü niçin kısıtlasınlar ki?

Artık demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığının mutlaka bilmesi gerekir. Demokrasi her fikrin dinlenmesi, her konuda tarafların taleplerini ifade etmesi ve gereğinin yerine getirilmesiyle asıl anlamını kazanır, yoksa 'ben şu kadar oy aldım istediğimi yaparım' mantığıyla hareket edilirse gerçek anlamda demokrasi asla gerçekleşemez.
Demokrasi sadece sözde kalır...

Prof. Dr. Mustafa EROL

https://twitter/profmustafaerol

http://kisi.deu.edu.tr/mustafa.erol/
21 Temmuz 2013, Pazar, 8:15 


   
2013-07-21
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Bir Dünya Düşlüyorum...
- Din Üzerinden Siyaset Yapma...
- İnsan ve Bilimin Sınırları...
- Bilinç Yönetimi, Farkındalık ve Mutluluk...
- Futbol, Siyaset ve Toplumsal Kamplaşma...
- Dindar Nesiller Yetişiyor...
- Eğitim Sistemi Sorunu...
- Mevsimlerden Sonbahar...
- Memleketim Benim...
- Seçim Sistemi Sorunu ve Çözüm Önerisi
- Ülkemizde Üniversite Problemi...
- Özgür Gazetecilik...