Hıncalın Hıncı

Ahmet LAZ

Ahmet LAZ kimdir?
1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum.
Email: [email protected]

YAZARIN SAYFASI

Hıncal'ın Hıncı

Hıncal Uluç, Sabah gazetesinde Kilis ile ilgili yazılarına devam ediyor. Ancak hemşerilerimizin gösterdiği tepkiyi göz önüne alarak ben de bazı hatıralarımı anlatmak istedim. Dünyada bazı özellikleri ile öne çıkmış olan şehirler vardır.
Bunlardan biri Hollanda'nın Amsterdam'ı, bir diğeri ABD'nin Las Vegas'ı, bir başkası da Akdeniz kıyısında Fransa ile İtalya'nın kesiştiği yerde Monte Carlo kentleridir.
Ben çeşitli vesilelerle her üçünde de bulundum. Uyuşturucu ve seksin sembolü olan Amsterdam'a yolu düşenler doğal güzellikler arayamazlar.
Çünkü yoktur. Benim 'barkot okuyucu' cihazları üzerine ticaret yaptığım bir şirketin de merkez ofisi oradaydı. Bir bayilik anlaşması yapmak üzere oraya gittiğimizde, şirketin pazarlama müdürü, bize Amsterdam'ı tanıtmak için bir araba turu yaptırdı.
Üzerinde büyük yazılarla ‘it' yazan ve hiç penceresi olmayan büyük bir binayı göstererek, ‘burası sadece erkek (he) veya sadece dişi (she) olmayan cinsiyettekilerin eğlence mekânıdır' dedi. Yani hünsa olarak tabir edilen kişilerin müdavim oldukları bir yermiş. (Hünsa, Arapçada ‘kırıtmak' sözcüğünden gelir ve eşcinseller için kullanılır.)
Farklı özellikleriyle tanınmış bir başka şehir de ABD nin Nevada eyaletinin başkenti olan, yeryüzünde kumar sektörünü temsil eden Las Vegas tır. Nevada çölünün hemen kıyısındaki bu şehir, ünlü kumarbazların bedava kaldığı büyük ve lüks otelleri ile ünlüdür.
Profesyonel boks karşılaşmaları için büyük salonları, para kaybedenlerin teselli bulacağı şovları, para kazananların da çılgınca eğlenebilecekleri merkezleri ile ünlüdür. Bizim masum bir spor olarak gördüğümüz boks turnuvaları da, birer bahis yani 'kumar' aracı olarak burada yapılır. Las Vegas, aynı zamanda dünyanın en büyük fuar organizasyonlarına da ev sahipliği yapar.
Ben de orada, 1994 ve 1995 yıllarında 2 defa 'bilgisayar ve elektronik' fuarına katıldım. Nasıl bir yere gittiğimi önceden bildiğimden, şuurlu bir Müslüman olarak seccademi de, bir haftalık gıda ihtiyacım için yeteri kadar kuru üzüm ve kudama (leblebi) yi de seyahatlerimde yanımda götürürdüm.
Çünkü orada namaz kılabilmem için bir camiyi bırakın, temiz bir yer dahi bulmak mümkün değildi. İç ve dış mekânlar, bizim için pis olan şarapla yıkanırdı. Yiyecek olarak da domuz eti ve domuz yağı katkılı yemeklerden başka gıda bulmak da mümkün değildi.
Las Vegas'ta bir günlük bir tur için 96 dolar (bahşişlerle 100 dolar) ödeyerek 8 saat sürecek bir tur organizasyonuna katıldım. Birilerinin ABD den gelenlere neler gösterebileceğimizi merak ettiği gibi, onların da Türkiye'den gelen birine neler göstereceklerini, ben de bundan yirmi yıl önceki aklımla merak etmiştim.
Sabah saat 10 da kaldığım otelden beni de alarak bir gurup turisti, önce bir kenar mahalleye götürdüler.
Yollar çok geniş, arabalar da konforlu. Rehberimiz, başladı anlatmaya; ‘sağdaki malikâne Sophiya Loren'in, soldaki Slvester Stallone'nin, biraz ilerdeki Liz Taylor'un, daha sonraki Sally Field'in, ondan sonraki filanın...'
Böylece ABD artistlerinin oradaki malikânelerini de görmüş olduk. Biraz sonra kentin yakınındaki bir çikolata fabrikasındaydık. Amaç, turistlere sadece çikolata sattırmak. Fabrika çalışanları ile de konuştum. Ülker'in Ankara ve İstanbul'daki tesislerini de yakından bildiğim için, Türkiye'de kendi fabrikalarından çok daha modern tesislerin olduğunu yüzlerine anlattım.
Daha sonra şehrin yanı başındaki Hoover barajına götürüldük. Barajın yapımı aşamasında çekilmiş görüntüleri izledik. Hatıra eşyaların satıldığı markete gittik.
Ankara'nın Çubuk barajı, her yönü ile Hoover den daha güzel ve ihtişamlıydı. Daha sonra beş kişilik bir uçakla, 'Grand kanyon' denilen bölge bize havadan tanıtıldı. Bir saatlik bu son uçak gezisi hariç, günümüz heba olmuş oldu. Yarın devam etmek üzere kalın sağlıkla...

Ahmet Laz

[email protected]

2015-05-10

Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?

Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.