Bediüzzamanı Anla(ma)mak

İsmail AYBEY

İsmail AYBEY kimdir?
Allah'ın yarattığı bir kulum işte...
Email: [email protected]

Bediüzzaman'ı Anla(ma)mak

Yazdığı Risale-i Nur Külliyatıyla, iman kurtarma yönünde büyük hizmetlerde bulunan Bediüzzaman Said Nursi'nin kitapları her geçen gün büyük kitlelere ulaşmaya devam ediyor.
Said Nursi, risalerinde 'Kimsin, necisin, nereden gelip nereye gidiyorsun?' sorularına mukni cevaplar vererek insanlara büyük hizmetlerde bulunuyor.

Bediüzzaman, bazı kesimler tarafından kendi zamanında da anlaşılamadı gibi günümüzde de anlaşılamıyor. Hayatını incelediğimiz zaman, hiç suçu olmadığı halde ömrünün mahkemelerde, hapislerde, sürgünlerde geçtiğini öğreniyoruz. 'Tarihçe-i Hayat'ında bu hususu şöyle dile getiriyor Bediüzzaman: 'Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı Harblerde bir câni gibi muâmele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan menedildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki hayattan bin defa ziyade, ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni menetmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.'

Bir İslam âlimi olan Bediüzzaman'ın aslında insanların imanını kurtarmaktan başka bir gayesi yoktu. Yazdığı kitaplarında, söylemlerinde hiçbir zaman devrin hükümetine karşı baş kaldırı, isyan, insanları örgütleme yoktu.

Tarihimizde meşhur olan 'Şeyh Sait İsyanı' ile bile karıştırıldı. Oysaki Şeyh Said, bu isyan hareketinden önce Bediüzzaman Said Nursi hazretlerine bir mektup yazarak iştirak etmesini talep etmiş, ancak Bediüzzaman 'Bu Osmanlı ordusunda belki yüz bin evliya var. Ben bu orduya kılınç çekemem ve size iştirak etmem.' diye karşılık vermiştir. Onun tek gayesi, kuran hakikatlarını insanlara yaymaktı.

Kendisini rahmetle anıyor, onu doğru anlayabilmemiz için kendisini ve eserlerini iyi okumamız gerektiğini düşünüyorum. Onun bir sözüyle yazımı noktalamak istiyorum.

Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.'

2015-05-21

Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?

Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.