Serdar USMAN
|
|||
![]() 1971 Ankara doğumlu olan Serdar Usman, Mısır El-Ezher Üniversitesi mezunu. Usman, evli ve 3 çocuk babası.İngilizce ve Arapça biliyor. Dış ticaret uzmanı olan ve 17 yıldır bu mesleği devam ettiren Usman, birçok firmanın da dış ticaret danışmanlığını yürütüyor. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika'daki pek çok ülke ile ihracat faaliyeti yürüten Usman çok sayıda sosyal sorumluluk faaliyetinin yanında sivil toplum kuruluşlarında da görev aldı. Usman, bir diğer taraftan yerel bir gazetede 8 yıl köşe yazarlığı yaptı. Şu anda Hakimiyet Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Usman, bunun yanında da Konya Pusula Gazetesinde ekonomi danışmanlığı yapmaktadır. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Koalisyondan Medet Umanlar Okusun | |||
![]() Üzülerek ifade etmek gerekirse terör örgütü PKK'nın meclis şubesi 80 milletvekiliyle milli meclisimizde temsil hakkı elde etti. Belki demokrasinin acı reçetelerinden biridir denilerek geçiştirilip geçilecek gibi görünse de halkın nezdinde HDP'nin Kürt halkını temsil etmediği ve provokatif söylemlerle meclisi kilitleyecekleri ihtimali daha ağır basmaktadır. Evet, aynen katılıyorum. Bundan böyle meclis kürsülerinden konuşan HDP'li vekiller milletin sinir ayarlarıyla epeyce oynayacaklardır. Çünkü onların kof mantığının olduğu yerde istikrar ve kaynaşma beklenemez. Koalisyonlu yılların karanlık günlerinin tekrar yaşanmasını elbette istemeyiz. Ama geminin dibinde açılan HDP deliğinden dolmaya başlayan su, eninde sonunda bir silkeleme yaşatacaktır. Devletin bütünlüğüne ve bağımsızlığına formalite bir yemin atarak ceylan derisi koltukların rehavetini atlattıktan sonra çok sevdikleri kendi üst akıl mercilerinden gelecek talimatlara göre meclis huzurunda üst üste tartışma zemini yaratacaklar. Bu tartışma zemininin ülkemize zararı ise, devam etmekte olan yatırımların sekteye uğraması hatta durması şeklinde olacaktır. Halkımızın bu seçimde ki tercihinin neticesi illa ki istenmedik bir takım gelişmelerle bizi karşı karşıya bırakacaktır. Ama dedik ya! Demokrasi gerçeğine inanmışsak eğer, bu süreci yaşayacağız. Ama içinde boğulur kalırız. Ama silkinir ve kurtuluruz. Koalisyonla yönetildiğimiz yıllarda yaşanan acı gerçeklerle tekrar muhatap olma düşüncesi bile insanı yeterince germeye yeterken, birçoğunun içinde en az bir ekonomik kriz tecrübesi yaşanmıştır. Ama tek başına iktidarlı yıllarımızın en parlağı olan AK Parti hükümetinin yönettiği ülkemizde 13 yıl boyunca zerre kadar kriz yaşanmaması hatta Avrupa ülkelerinin birçoğunun ekonomik krize muhatap olduğu yıllarda dahi dimdik ayakta kalmamız, tercihimizin ne kadar sakıncalı ve yanlış olduğunu bize açık ve net bir şekilde göstermektedir. Koalisyon hükümetlerinin en önemli sakıncası, karmaşık ve kırılgan çoğunluklara dayalı olmalarından dolayı göstermiş oldukları istikrarsızlıktır. Koalisyon kabinelerinin birbirini takip etmiş olduğu 1980′ler ve 1990′lar İtalya'sı bunun en ciddi örneğidir. Bu ülkedeki demokratik kurum ve geleneklerin gücü siyasal rejimin sürekliliğini sağlayabilmesine imkân tanımıştır. Koalisyon hükümetleri ülkemizde ki rejimin sürekliliğini sağlamakta ancak güçlü bir hükümetin varlığından söz etmek mümkün olmamaktadır. Statükocu mantık her anında sürmekte ve buna karşı en küçük yorum dahi koalisyon sistemini zedelemeye yetmektedir. Her kafadan bir sesin çıktığı bu sistem bizim güzel ülkemize hiçbir zaman katkı sağlamamıştır. Bilakis içinden çıkılmaz anlamsız kavgalara ve sürtüşmelere yol açmıştır. Koalisyon hükümetlerinin sağlayabileceği en önemli fayda ise, ülkedeki değişik siyasal eğilimleri yönetim katına da yansıtmış olmaları, bunlar arasında demokratik uzlaşma alışkanlıkları ortaya çıkarması, dolayısıyla siyasal kutuplaşma ve gerginlikleri emici bir özelliğe sahip olmasıdır. Bu ilk bakışta iç açıcı bir görüntü veriyor gibi olsa da bizim ülkemizde siyasi olgunluğun yeterince yerleşmemiş olması bakımından düşünüldüğünde, ideolojik saplantıların, inada dayalı bir anlayışın hâkim olması yüzünden elimizde patlayacak bir seçenektir. Çoğunuzun bilgisinde de olduğu gibi Avrupa'da Almanya, İtalya, İskandinav ülkeleri, Fransa, Avusturya ve İrlanda, bunlar dışında ise Türkiye, Japonya, İsrail, Pakistan ve Hindistan, uzun yıllar boyunca koalisyon hükümetlerince yönetildiler. İsviçre 1959-2008 arasında yaklaşık olarak yarım yüzyıla yakın bir süre Sihirli Formül adı verilmiş olan ülkedeki dört büyük siyasi partinin katıldığı koalisyon tarafından yönetildi. Bu sistem o yıllarda çok başarılı oldu. Ama bizim ülkemizde üstüne ne koyarsanız koyun bu tutmuyor. Koalisyon hükümetleri ülkeye zarardan öte bir şey getirmiyor. Türkiye'de milletvekilliklerinin partilerin oy oranı ile çakışacak şekilde paylaşılmasını sağlayan nisbi temsil sisteminin kabulünden sonra 1965 yılına değin kurulmuş olan koalisyon hükümetleri güçlü ve istikrarlı bir yürütme organının oluşabilmesini zorlaştırmıştır. Cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümeti 20 Kasım 1961 tarihinde İsmet İnönü başkanlığında Cumhuriyet Halk Partisi ile Adalet Partisi arasında kurulmuştur. 1961-1965 yılları arasında koalisyon hükümetleriyle geçen bir dönemden sonra nispi temsilde milli bakiye uygulamasının kaldırılıp onun yerine d'Hont sisteminin getirilmesinden sonra 1965-71 yılları arasında tek parti çoğunluğuna dayalı hükümetler kurulabilmiştir. İşte fotoğraf bu! Bundan sonrası için istediğiniz kadar koalisyon planları hazırlayın. İkili ve üçlü formüller üretin. İçeriden destek, dışarından destek edebiyatları parçalayın. Bunun sonunda olacak olan kaostur, karanlıktır, kokuşmadır. Allah, memleketimizi korusun. |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2015-06-17 | |||
|
|||