Azmaz ve Asla Yozlaşmaz; Sümbül

Bir dağ yamacında, serin bir kayanın dibinde, şırıl şırıl suların aktığı derenin kenarında, önce havaya, sonra güneşe, sonra tüm insanlığa ve bütün dünyaya gülerek gelir. Solup, kuruyup giderken bile görevini yerine getirmenin gönül huzuru içindedir.

Güneşe cam ardında kafeslerden baksa da, pahalı seralarda toprağa yaslansa da, kimyasal gübrelerle beslense de, ısısını kaloriferden alsa da, yine de çiçekleriyle bize gönül kapılarını sonuna kadar açar.

Çevresinden asla şikâyet etmez. "Çok daha güzel çiçekler açardım ama yerim dar, yenim kısa " demez.

Ne kardan, ne tipiden, ne yağmurdan, ne kıştan, ne kırağıdan, ne havasının darlığından, ne ayarsız kalorifer sıcağından, ne kimyasal gübrelerinden hiç birinden şikâyet etmez.

'Şikâyet, sorunlara çare üretmeyenlerin, bahanelerle ve hırsıyla işini çoğaltanların kokmuş, çürümüş sürekli çiğnediği sakızlarıdır'

Sümbül, bulunduğu çevrenin imkânlarını en iyi şekilde değerlendirir. Özünde var olanı bir şekilde dünyanın güzelleşmesi için sunarken, neslinin devamı için tohumlarını da dibine dökmeden yok olup gitmez.

Gölde çürüme, çölde kuruma tehlikesiyle karşılaşsa da, kendini korumak için dal ve yapraklarından azaltma meydana getirse de çiçek ve tohumunu çıkarmaya ve hayata gülmeye devam eder.

Kuru dalları taçlandırır, kurak yerleri süslendirir. Aldıklarını en güzel şekilde geri verir. Ne başı dumanlı dağlarda aldığı temiz havayı, ne de bereketli topraklardan aldığı gıdayı anlatarak etrafına hava atmaz. Kibardır, kibirli değildir.

Rahmeti ve bereketi güle dönüştürür ve gözlerden gönüllere fidanlarını dikmeye devam eder.

"Açarlarsa açarım, kaçarlarsa kaçarım" demez, İnsanoğlu gibi hiçbir zaman gaflete düşmez, neme lazımcı değildir.

Tavşanın dışkısını alır, iç dünyasında güzel kokuya dönüştürüp, SÜMBÜL KOKUSU olarak çevresine yayar. İnkârcılardan olmaz

.Kendisini bir keçi yese, keçinin karnını doyurmanın, keçide süt olmanın, oğlakta gıda olarak görünmenin sevincini ve mutluluğunu yaşar, zikir içindedir ve Rabbine sürekli şükür eder.

Yerini yurdunu ateşe verseler, toprağa gizlenen tohumlarından ve köklerinden, daha gür olarak yeniden gözlere ve gönüllere mutluluk kaynağı olmaya devam eder. Aslını azdırmaz, yozlaşmaya asla ve asla kapı aralamaz.

Sevenlerini üzmemek için üzerinde yangın isi, yüzünde yas izi görünmez. O, yine de gülmeye ve güldürmeye devam eder.

Her varlık gibi onun da içinde gizleri vardır ama gizlediği yoktur. Cimri, içinden pazarlıklı ve sinsi değildir. Riya ona bulaşmamıştır.

Yanlış iş yapmamıştır. Kimse onun rakibi değildir. O, kendi görevini en iyi şekilde yerine getirme yarışındadır.

Sorumluluğunun şuurunu taşır ve çevresine hiçbir zaman sorun çıkarmaz.

Sümbül, arıya bal, kelebeğe renk katarken sineklere ve böceklere de güzel koku sıkar ve belayı başından iyilikle, güzellikle, hiçbir fitneye ve fesat'a fırsat vermeden defeder. Mazlumu kaldırır, zalimi durdurur.

Ne fotoğrafçı ve ressam karşısında kasılır, ne de laboratuvarda derinliğinin sonuna varılır. Yaradanın kendisine yüklediği görevi layıkıyla yerine getirir. Herkes ve her şey ondan alabileceği kadar nasibini alır. Adildir ve adalet dağıtır.

Yüzleri ve özleri güldürür.

Dağda, taşta, ovada, kırda, bayırda, bahçede, parkta, vazoda, saksıda her yerde ve her zaman hayata gülerek gelir, görevini eksiksiz yaparak, mutlu ve gönül rahatlığı içinde geldiği yere gülerek geri döner.

2015-07-23

Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?

Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.