Serdar USMAN
|
|||
![]() 1971 Ankara doğumlu olan Serdar Usman, Mısır El-Ezher Üniversitesi mezunu. Usman, evli ve 3 çocuk babası.İngilizce ve Arapça biliyor. Dış ticaret uzmanı olan ve 17 yıldır bu mesleği devam ettiren Usman, birçok firmanın da dış ticaret danışmanlığını yürütüyor. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika'daki pek çok ülke ile ihracat faaliyeti yürüten Usman çok sayıda sosyal sorumluluk faaliyetinin yanında sivil toplum kuruluşlarında da görev aldı. Usman, bir diğer taraftan yerel bir gazetede 8 yıl köşe yazarlığı yaptı. Şu anda Hakimiyet Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Usman, bunun yanında da Konya Pusula Gazetesinde ekonomi danışmanlığı yapmaktadır. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Zengin Olmuş Fukaralar | |||
![]() Bugünümüzün zenginlerinde ki görünen yapı, az önce bahsi geçenin tam aksine mevcut birikimleriyle sadece kendi çıkarlarına hizmet ederek ve devamlı kendine yontarak maddi gücünü sadece kendi bekası ve mutluluğu için sarf etmekte olan kişiler olmakla birlikte lafa geldi mi insanlıktan, dürüstlükten, dinden, imandan samimiyetten bolca savuran ve bununla da nefsani açıdan sadece kendi nefsini avunduran kesim demek oldu. Perdenin gerisinde ki gerçek budur. Bu zengin kesim, kazandıkça daha çok bilenir daha çok kazanmak ister. Kendi uhdelerinde ki insanların emeklerini kullanmayı iyi beceren ama onları ihya etmeyi hesaba bile almayan önüne attığı üç beş kuruş maaşla avutan bu insanların daha da verdikleri, dağıttıkları, göstere göstere infak ettiklerinde de gözleri vardır. Birikimlerini görmezler, verdikleri üç beş kuruşun ardından da yas tutarlar. Zenginliklerini kendilerinin yüce gayretleri, ulu kişilikleri vesilesiyle olduğunda ısrarlıdırlar. Samimi oldukları insanlar, genelde sağacakları, etinden veya sütünden yararlanabilecekleri sağmal ineklerle kendileri gibi maddi birikimi olan diğer zengin cenahtır. Diğer insanları israf görürler, faydasız görürler, kalabalık görürler. Onlar ne kadar muttaki olurlarsa olsunlar, ne kadar imani deha olurlarsa olsunlar, kendilerinden hep bir adım geride anlayışına göre düşünürler. Bunu takdir edecek olanın da yüce merciin rabbimiz katı olduğunu bilseler de işlerine gelmez. Ama riyakâr amelleriyle bu vebalden kurtulduklarını zannederek kendi kendilerini avuturlar. Sultan 3. Murad Han'ın bir güzel dörtlüğü aklıma geldi. Gerçi ne zaman aklımdan çıktı ki? Bu dünya fanidir sakın aldanma. Mağrur olup tac-u tahta dayanma. Yedi iklim benim deyu güvenme. Uyan ey gözlerim gafletten uyan! Uyan uykusu çok gözlerim uyan. Değerli dostlar, bu devirde sözü geçenler elinde maddi gücü bulunduranlar oluyor genellikle. Çünkü devir post devri... Bu sözü geçenlerin bir gün sözünün geçmediği yerler de gelecek. İlim irfan sahibi olmaksızın maddi varlığının sefasını sürenler bunun cefasını nasıl kaldıracaklar? Gece gündüz çalışıp o hale ulaştıklarını savunarak nefsini teskin edenler bilmeliler ki, sizin çalışmanızın katbekat fazlasıyla asgari ücret karşılığında hayata tutunmaya çalışan insanlar var. Maddi gücü olmadığı için sabahtan akşama kadar hamallık yaparak çoluğuna çocuğuna aş ekmek götüren nice garibanlar var. Şunu iyi bilin! Zenginlik sizin başarınız değildir. O Allah'ın sizin için bu dünyada takdir buyurduğu imtihan vesilesidir. O zenginliğinizi nasıl değerlendirdiğinize iyi bakın. Hakları sahiplerine tam anlamıyla teslim ediyor musunuz? İşçinin 3-5 dakika işine geç gelmesini bahane ederek hesaptan düşerken öte yandan ekstra çalışmalarının karşılığını ödüyor musunuz? Cevabınız evetse sorun yok. Beni kandırabilirsiniz, ama hesap gününün sahibini asla aldatamazsınız? İnsanoğlu olarak hepimiz hataya, yanlışa düşmeye meyilliyizdir. Haydi diyelim bir takım günahlarımız var. Bu günahlardan tevbe-i nasuh ile sıyrılabiliriz. Ama kul hakkından beraat etmenin tek yolu, hakkı sahibine teslim etmektir. Burayı bir kez daha okuyun. Bu sebeplerle size derim ki; Eşya yığ yığ nereye kadar? Pahalı mülkler, konaklar, model arabalar al al nereye kadar? Peki, bunları almamalı mısınız? Hayır, elbette alacaksınız. Ama öncelikle yukarıda zikrettiğim hususlarda hak sahiplerinin hakkını ödemekle, gönlünü almakla, ihtiyaç sahiplerini gözetmekle, zorda olanın yardımına koşmakla üzerimize düşeni tam olarak yaptınız mı? Bundan yüzde yüz emin misiniz? Haa o zaman gidin. Ne alacaksanız alın. İsterseniz gidin koskoca bir rezidans siteyi bağlayın. Adalar, koylar, yatlar alın. Helali hoş olsun. Eğer haklar teslim edildiğinde vücudunuzu kaplayan huzur esintisini hissedemez iseniz, hala bir takım eksikleriniz var demektir. Bakınız mücavir alanda ya da köylerde kerpiç evlerde oturan ama insanlığından ve ibadetinden taviz vermeyen kesimlerin yaşadığı huzurlu hayatı, sizin lüks konaklarınızda ki yaşadığınız korku, endişe, stres, sıkıntı, üzüntü, bunalım kaplı hayatınıza asla tercih etmem. Tasam, kendinizi kurtarmanızdan öte bir şey değildir. Tasam, onca varlığınızla yaptığınız riyakâr zekât ödemeleri, hac ibadetlerinin sizi kurtarmak şöyle dursun, azabınıza katık olacağı endişemdir. Resulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor: 'Kim haram ve çirkin işlerden kaçınıp helal olarak dünyayı (malı) isterse, Allah'a yüzü ayın on dördü gibi parlayarak kavuşacaktır. Çoğaltmak ve cimrilik, kibirlilik yapmak için mal isteyen kimse, kıyamet günü Allah'ın gazabına uğramış olarak huzura çıkar.' Allah ıslah etsin. |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2015-07-29 | |||
|
|||