Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 29 Ağustos 2015
Ahmet LAZ
Ahmet LAZ kimdir?
1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Sosyal Medya ve Celaliler
Son on yılda hayatımıza hızla giren kavramlardan biri de hiç şüphesiz ‘sosyal medya' dır. İnternetin hızlanması, cep telefonlarında ve tabletlerde kolaylıkla kullanılması, bilgisayarların ucuzlaması, yediden yetmişe hepimizi birer ‘sosyal medya' bağımlısı haline getirdi.
‘Sosyal medya'da ucuz ve kolay tanıtımlar, reklamlar, hatta son zamanlarda davetler dahi yapılabiliyor. Bazılarımız gezilerimizi, yemeklerimizi, anılarımızı sosyal medyada paylaşırken, bazılarımız da fikir ve düşüncelerimizi, eleştiri, hakaret ve övgülerimizi yine sosyal medya aracılığı ile yapıyoruz.
İbadet yerlerimiz olan camilerimiz, hemen yanı başlarında kurulan medreselerimiz ile birlikte, yüzyıllarca aynı zamanda eğitim kurumlarımız da olmuştu. Bu medreselerde dini eğitimler yanında tıp, fen, hukuk, matematik ve astronomi alanlarında da önemli eğitimler verilmişti.
Hat ve ebru sanatları bu medreselerde yetişen sanatçılarla doruğa ulaşmıştı. El yazması kitaplarla dolu medrese kütüphaneleri, bugün dahi bu işlevlerini yerine getiriyorlar.
Hazreti Ömer zamanında bir İslam beldesi haline gelen Kilis'te de camiler ve medreseler kurulmuş, eğitim ve öğretim 1920 li yıllara kadar da bu alanlarda devam etmiştir. İlimizde yetişen birçok ilim adamı da bu medreselerde yetişmiş, bu medreselerde dersler vermişlerdir.
Çekmeceli Zade Mehmet, Üryanı Zade Osman, Uncu Zade Hasan ve Ruhi efendiler bu medreselerde eğitimler almış ve eğitim vermişlerdir. Kesik Minare camii Medresesinde Anadolu ve Ortadoğu'dan gelen öğrencilere ‘mantık' dersleri veren Mantıki Hacı Ömer Efendi; Hacı Ali Ağa camii medresesinde dersler veren ve mantık, mühendislik ile havacılık ilimlerinde liyakat sahibi olan Yavaşça zade Hacı Haşim Efendi; Kesik Minare camii ve medresesini adeta bir ‘Mantık Fakültesi' haline getiren Hocazade (Dokuzlu Zade) Abdurrahman Efendi; Tabakhane camii Medresesinde Hat dersleri vermiş Hattat Hoca Mustafa Efendi; Kilis ve çevresindeki büyük bir bölge halkının hürmetini kazanmış olan ve bugün dahi işlevini devam ettiren Tekye'de eğitim veren Baytaz Zade Şeyh Abdullah Efendi, dersler okutarak talebe yetiştirirlerdi.
İsmini zikretmeden geçemeyeceğimiz Hoca Zade Abdullah Enveri Efendi de Kesik Minare Camii Medresesinde Mantık dersleri vermiş, yazdığı kitaplar dünyada da modern mantığın temelini oluşturmuştur. Büyüklerimiz, bu kurumların işlevlerini devam ettirebilmeleri ve bakımlarının yapılabilmesi için de vakıf müesseseleri kurmuşlardı.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, vakıflar ilga edilerek (ortadan kaldırılarak), vakıf malları yağmalanmıştı. Sonraları Vakıflar Genel Müdürlüğü kurularak bazı vakıf malları bu kuruma devredilmiş, dönemin celali kadrolarına, ödenmeyen çok düşük kira bedelleri ile adeta peşkeş çekilmişti.
Son on yılda çıkarılan bir kanun ile kira bedelleri rayiç hale getirilmiş ve gelirler de vakıf eserlerin yenilenmesi için harcanmaktadır.
Bu gelirler bugün artık o kadar çoğalmıştır ki, sadece vakıf eserlerinin değil, özel mülkiyetteki evlerin dahi yenilenmesi yapılabilmektedir.
Bu özet bilgileri neden mi anlattım? Görüş ve düşüncelerinin istikameti belli olan Can Dündar'ın ulusal basında yazdığı yalan yanlış bir yazı, aynı görüş ve düşüncelerin izinden giden başkaları tarafından sosyal medyaya belli aralıklarla paylaşılıyor.
Buluşma noktaları ‘din düşmanlığı' olan kişilerce, daha küçük çevrelere kadar bu yalan yanlış bilgiler bir amaç için ulaştırılıyor. Sapla samanı birbirinden ayırt edemeyen zavallı, diyanetin bütçesinin yüksekliğini anlatmaya çalışmış. Neden 35 bin cami yaptırma yaşatma derneği varmış da, opera derneği bir taneymiş. Aslında cevap çok açık.
Bu millet, ucuz kahramanların ve Celalilerin yaptığı kültür erozyonunu demek ki sahiplenmemiş. Gayri Müslimler ile bunlara meyyal olanlar biraz etkilenmiş o kadar. Yani arz-talep meselesi. Dündar, işine geldiği gibi camileri de hastaneleri de okulları da adet olarak belirtmiş.
Bunların hepsini kapalı alan olarak hesaplasa, sağlık ocaklarını da sağlık kurumları olarak kabul etse, camilerin de aynı zamanda birer eğitim kurumları olduğunu anlasa, İslamiyet ile tanışan her bölgeye ilk olarak camilerin yapılması ile hem ibadet, hem toplanma, hem de eğitim hizmetlerinin yerine getirilmesinin amaçlandığını düşünebilse bu hatalara düşmeyecek.
Ama içindeki kin ve nefret, kendisini doğruyu düşünmekten uzaklaştırıyor. Bizim Dündar ve takipçilerine tavsiyemiz; 1-Yandaşlara satılan, dağıtılan veya bedava kira bedelleri ile bir nevi yağmalanan vakıf mallarının miktarını; 2-1400 yıldır Müslüman olan bir toplumun bu kadar süre içinde yaptığı cami ve medreseleri, son 90 yılda yapılmış olan okul ve hastanelerle neden karşılaştırdıklarını; 3-‘Şapka devriminin' bugünkü gelişmemize katkısının ne olduğunu; 4-Bugünkü İslam coğrafyasındaki karmaşanın, ‘halifeliğin kaldırılması' ile ilgisinin olup olmadığını; 5-Bugün dünyada kendi yazısını değiştirmeden gelişmiş çok sayıda ülkeler varken, ‘harf devrimi' nin bizim gelişmemize katkısının olup olmadığını, Uygur alfabesi varken neden dilimize uymayan Latin alfabesini tercih ettiklerini; araştırmalılar.

Birlik ve dirlik içinde kalın sağlıkla...

Ahmet Laz

[email protected]



   
2015-08-10
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları