Gürbüz BATTAL
|
|||||||||||||
![]() 1951 Sarıkamış Yeniköy doğumlu. 1969 yılında Kars Kâzım Karabekir İlköğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Manisa’da 37 yıl sınıf öğretmenliği yaptı. 2006 yılında emekli oldu. 6 yıldır Manisa Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi'nde sınıf öğretmenliği yapıyor. Evli, üç çocuk babası, dört torun dedesi. Email: [email protected] |
|||||||||||||
YAZARIN SAYFASI | |||||||||||||
Geçmişle Başlar Gelecek | |||||||||||||
![]() Buna rağmen aradan geçen yıllar içerisinde Osmanlı Devleti bir kalemde çiziliyor. Osmanlı'nın bir ırk olmayıp, Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan herkesin Osmanlı olarak adlandırıldığı, Osmanlının içinde Türk, Kürt, Arnavut, Çerkez, Laz, Ermeni, İtalyan, Yunan Bulgar gibi unsurlar olduğu idrak edilemiyor. İnkâr politikası izleyenler, Türkler ile Osmanlı'nın arasındaki bağları koparmaya çalıştılar ve bunda da başarılı oldular. Hatta ‘Osmanlı tarihini' Türk tarihinin bir parçası olmaktan bile çıkarmak istediler. Buna rağmen çok sayıda yazarımız geçmişinden utananlara inat Osmanlı ile T.C. arasındaki tarih bağını canlı tutmayı başardı. Bu yazarlardan birisi de İbrahim Yıldırım'dır. İbrahim Yıldırım Konya İli Bozkır İlçesi Kuruçay Köyü'nde doğar, Manisa'da büyür, Üniversiteyi Bursa İTİA İşletme Fakültesi'nde okur. Bir ara İngiltere'de çalışır. Halen Manisa'da ikamet etmekte olup Hür Işık Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapıyor. Geçenlerde, İbrahim Yıldırım'ın 'Geçmişle Başlar Gelecek' eseri edebiyat dünyamıza katıldı. Çoğu yazar, ' Geçmişini unutanlar aynı zamanda hafızalarını da yitirmişlerdir. Hele bir de toplumsal hafızanın kaybolmuşsa büyük problemler çıkar' diyor. 5 bin yıllık tarihinde 16 büyük devlet kurmuş olan bir milletin evlatları olarak hem kendi hafızamızı hem de toplumsal hafızamızı uyanık tutmak zorundayız. Bu yüzden, geçmişten geleceğe ışık tutma azminde olan Yıldırım, eserinin ön sözünde; ' Maziyi sırf geleceğimiz için bileceğiz. Geleceğimizi kurarken hafızamız zinde olacak ve tarihi olaylardan ibret alacağız. Onun için yolumuzu, geçmişten geleceğe uzanan bir ışık aydınlatacak' diyor. Tarihin süzgecinden süzülüp günümüze kadar gelmiş kıssaları, ibretlik öyküleri, devletimize ve milletimize yapılan ihanetleri akıcı bir dille okuyucuyu yormadan 78 bağımsız gibi görünen olaylarla ustalıkla harmanlıyor. Geçmişte bize ihanet eden, dedelerimize nice acılar yaşatanların, mağdurları oynadığı ve utanmadan bizden hesap sormaya yeltendiği günümüzde geçmişle gelecek arasında ustalıkla kurduğu bağla ufkumuzu genişleterek batı ve onun uydusu medyaların yalanlarına karşı uyanık olmamız gerektiğini, geleceğe uzanmak isteyenlerin maziye kök salmak durumunda olması gerektiğini belirtiyor. Kitaptan, bazı maşaların utandığı veya utanıyormuş gibi gözüktüğü şanlı ecdadımızdan bir anekdot. ' Kurtuluş savaşı yıllarında cepheye erzak taşımakta olan yaşlı bir köylünün kağnısı çamura saplanır ve yaşlı köylü kafileden geri kalır. İhtiyar köylü bir saate yakın çabasından yorgun ve bitap haldeyken, omzu sırma fişekli bir eşkıya belirmesin mi? İhtiyar köylünün bu üzüntüsüne tuz biber olmuştu. Şimdi de erzakı eşkıyaya kaptıracaktı. İri kıyım eşkıya yaşlı köylüye; ' Dayı korkma! Bu devlet malıdır... Buna el sürülmez. Şimdi sen öküzlerin başına geç de şu tekeri çamurdan çıkaralım' der. Hakikaten dediği gibi yapar ve kağnının tekerini çukurdan çıkarırlar. Osmanlı'nın eşkıyası bile adamdı.' Tebrikler İbrahim Yıldırım. Yüreğine ve kalemine sağlık. Kalın sağlıcakla... |
|||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||
2015-08-21 | |||||||||||||
|
|||||||||||||