Ali SOYLU
|
|||
Ali SOYLU kimdir? Ali Soylu Elazığ’ın Baskil ilçesinde doğdu. Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. Drexel Üniversitesi’nde master, Temple Üniversitesi’nde doktora yaptı. Oklahoma'da Cameron Üniversitesi'nde 7 yil ders verdi. Ankara'da ipek Üniversitesi'nde çalişiyor. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Meclis çalışsaydı böyle olmazdı… | |||
![]() Bir günde, bir gecede çok önemli işlerin yapıldığı günümüzde seçimler ve hükümet kurma görüşmeleriyle geçireceğimiz bunca zaman ülkeyi belirsizlik ortamına sürüklemektedir. 3 ay, 6 ay, bir yıl uzun sürelerdir. Hele siyasette daha da uzundur. Hiç bir partinin seçim sonuçlarına göre tek başına iktidar olamayışı ve siyasi partilerin çözüm üretememeleri ülkeyi bu belirsizliğe sürüklemiştir. Ülkede oluşan genel bir kanıya göre de bu belirsizliğin müsebbibi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. Haziran seçiminden sonraki süreci ağırdan aldığı ve muhalefete hükümet kurma görevi vermediği, tarafsızlığını yitirdiği suçlamalarına hedef olan Erdoğan da aslında prensip olarak zamanında erken seçimlere karşıydı. Mesela 2010'da,Saraybosna'da, 'bizim muhalefet partileri puslu havayı severler, hemen ortalığı bulandırırlar, erken seçim isterler, erken seçim ekonomiye darbedir, vatana ihanettir' ve yine bu minvalde 2014'de Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, 'erken seçim tartışmaları niye gündeme geliyor, merak ediyorum, erken seçim anlayışını vatana ihanet olarak görüyorum' diyen Erdoğan'dı. 'Peki ne oldu da Erdoğan adeta elinden gelen herşeyi yapıp ta ülkeyi erken seçime götürme kararı aldı?', diye sorabilirsiniz. Bunun cevabı son iki yılda gerçekleşen olaylar ve uygulamalarda aranabilir, ve nitekim ülkedeki genel kanaat te bu yöndedir. Ancak Erdoğan'daki erken seçim aşkını her fanide olan güç ve iktidar hırsı ve her siyaside olan istikbal endişesi ile izah edebiliriz ve bu menfaat üstüne kurulmuş siyasetin doğasında olan, kanıksadığımız, normalleştirdiğimiz bir durumdur. Fakat Erdoğan ve partisi AKP dışındaki partilerin ve liderlerinin siyasetin doğasında olan saiklerle hareket etmeyişlerini anlamak mümkün değil. Oyun kuramamaları, strateji üretememeleri, ortak rakiplerini devre dışı birakma adına ortak hareket edememe gibi sayısız handikaplara sahip muhalefetin bu süreçte Erdoğan kadar direk etkileri olmasa da dolaylı olarak yine Erdoğan'ın dediği gibi bu erken seçim ‘ihanet'ine ortak olmuşlardır. 3 aydır seçilen vekiller sadece 22 saat mesai yaptıktan sonra meclisi tatil etmişler. Ülkenin onca meselesi varken, terör almış başını giderken, Davutoğlu hükümet kurma sürecini mehteran takımı gibi iki ileri bir geri ağırdan alıp yasal süreyi Erdoğan'ın desteği ile tüketirken yeni seçilen vekillerimiz 3 aydır tatil yapıyorlar ve en az bir 3 ay daha tatil yapmaya devam edecekler. Bu vekillerin görev anlayışları ve sorumluluk duyguları sorgulanmalı, tartışılmalıdır. Bu nasıl bir muhalefet anlayışıdır ki seçimden önce yolsuzlukların, hırsızlıkların, hukuksuzlukların üstüne gidilecek diye seçmenden oy istediler, söz verdiler ve 3 ay geçmesine rağmen bir icraatlarını göremedik. Ülkenin güzide eğitim kurumları polis tarafından basılırken, Bank Asya bir yıldır gasp edilmişken, Anayasa Mahkemesi kararlarına Milli Eğitim ve Bakanı uymazken, hergün üçer beşer şehit verilirken, meclisin tatil yapmasına vekil vicdanlarının kabul etmemesi gerekirdi. Meclis üyeleri yasa yapıcıdır, hükümetten bağımsız, ihtiyaç duyulan yasaları yapmakla yükümlüdürler. Mesela şimdiye kadar siyasi partiler yasası değiştirilerek seçimlerdeki %10 ülke barajı kaldırılabilirdi. Tatil yapmayı değil de çalışmayı tercih etselerdi, AKP'nin, bakanların ve çocuklarının iddia ediler yolsuzluklarını araştırır, onları Yüce Divan'a yargılanmak üzere sevk edebilirlerdi. Suçsuz yere, yargılanmadan bir yılı aşkındır tutuklu olan gazeteci, asker, polis, savcı ve hakimlerin durumlarına bir çözüm bulabilirlerdi. Hatta seçmenin %60'lik desteğini alan, farklılıklarımıza rağmen bir arada yaşamamıza yardımcı olabilecek, uzlaşma kültürümüzü geliştirebilecek bir koalisyon hükümetinin kurulması CHP-MHP ve HDP arasında mümkündü. MHP'nin anlaşılmaz katı tutumundan dolayı böyle bir hükümet kurulmasa bile Kasım'daki seçime muhalefet olarak daha avantajlı gidebilirlerdi. Kimi siyasilerin hırsı, kimi siyasilerin de basiretsizliği yüzünden 3 aydır ülke maddi manevi büyük kayıplar yaşıyor, zaman ve kaynak israfı had safhada, gencecik canlarımızı yitiriyoruz. Bu zarar-ziyan iklimi Kasım sonuna kadar devam edeceğe benziyor. Son iki yılımızı ülke olarak heba ettik, bari 2016 ile ümit, barış ve sevgi dolu yeni bir döneme başlayalım. |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2015-08-30 | |||
|
|||