Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 03 Eylül 2015
Mehmet Sebih ALTUN
Mehmet Sebih ALTUN kimdir?
1985 Diyarbakır Bismil Doğumlu Olan Yazarımız Bir Çok Yerel Gazete de Ve Haber Sitelerin de Makale ve köşe yazarlığı yaptı. Işıltı gazetesi adında Engelli Bireylerin Sorun Şikayet Ve Dileklerini Dile Getiren Gazetede Yazarlığa başladı.Yazarımız Evli Ve 2 Çocuk Babası
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Çöplerdeki Melek Yürekli Kadın
Sabah erken saatteydi. Yine her gün olduğu gibi bugün de iş gününü değerlendirmek için yola koyuldum. Her sabah çöpleri karıştırırken gördüğüm o garip kadın, yine çöpleri karıştırıyordu. Ama sebebini ne sorabiliyor, ne de gerçek amacının ne olduğunu biliyordum. Sadece ön yargılarımla kadının psikolojik sorunları olan bir kadın olarak görüyor ne kadar yazık olduğunu düşünüyordum.

Günlerce sabahları gördüğüm o kadının neden çöpleri karıştırdığını düşünüp duruyordum. Acaba kimsesinin olmayışı yüzünden miydi? Kimse ona bakmıyor muydu?

Bu düşüncelerin aklımdan çıkmadığı bir gün yine bir sabah aynı kadını çöplerden bir şeyler topladığını ve elinde içinde  ne olduğunu bilmediğim bir kaç siyah torba olduğunu gördüm. Kadına neden çöpleri karıştırıyorsun diye sormak istiyordum. Ama tanımadığım bir insana bunu soracak kadar cesareti bulamıyordum kendimde. Yaklaştım, neler yaptığını öğrenmek istiyordum. O kadar güler yüzlü bir insandı ki gülücüklerinin içinde nelerin gizli olduğunu bilmiyordum. Yaşlı olmasına rağmen utanmadan, sıkılmadan çöplerin içini karıştırıyor ve içinden bir şeyler bulup elindeki boş poşetlerin içine yerleştirmeye çalışıyordu. Bir kaç dakika izlemeye karar verdim. Bir kaç adım uzaktaydım. Çöp konteynırını iyice karıştırdıktan sonra elinde ki poşetleri alarak yoluna devam ediyordu. Muhtemelen başka yerde başka çöplerde bir şeyler aramaya gidecekti. Başını kaldırdı ve benim onu izlediğimi görmüş olmalı ki önce saf günahsız yüzüyle bana döndü. Manasız bakışlardan sonra kim olduğumu tanımış gibi utandığını belli ediyordu. O beni tanıdıysa benim onu tanımama gibi bir sebep olmamalıydı. Kim olduğunu sormaya çalışıyordum. Sorumu dinlemeden hızlı adımlarla uzaklaştı benden.

Benim kadını izleyip sonra da soru sorduğumu gören yaşlı bir amcaya rastladım. Kadın epeyce uzaklaşmıştı benden.Amca kızgın ve kim olduğumu merak edercesine dönerek;

 ''O kadına ne soruyordun, tanıyor musun''  dedi dişlerini sıkarak.

''Hayır tanımıyorum'' 

''Ne soruyordun peki ona'' diye sağ elini havaya kaldırdı bana vuracakmış gibi.

''Kim olduğunu neden çöpleri karıştırdığını soracaktım.'' dedim. Adam yavaş yavaş elini indirdi.

Başını yana çevirip;

''Öğrenip ne yapacaksın.''

''Belki bir yardımım dokunur. Kimsesi yoktur diye düşündüm.''

Adam kötü bir niyetimin olmadığını anlamıştı. Az önce ki yüz ifadesi gitmiş karşısında o kadını korumak istediğini anlayan bir insan olarak duruyordu. Gel evlat diyerek caddeye doğru gitmeye başladık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Mesaime başlamama yarım saate yakın bir zaman kalmıştı. Adama dönerek;  '' Amca nereye gidiyoruz. İşe gideceğim''               

'' Az önce ki kadının neler yaptığını görmen için benim evin oraya gidiyoruz''

Bir kaç dakika yürüdükten sonra büyük bir binanın yanına geldik. Mahalle arasıydı. Binanın bodrumun da adam orada bir kaç hayvan besliyordu. Küçük iki tane keçi vardı. Hem çocukların eğlencesi olsun hem de her sabah torunları için bire kaç bardak süt için beslediğini söylüyordu. Adamın bunları anlatışı bana anlamsız geliyordu. Merakla adama dönerek;           

''Bunların bu kadınla ne alakası var.'' diye adama salak muamelesi yapıyordum. Ama adam öyle bir cevap verdi ki  az sonra kendimin bir salak olduğumun farkına varmıştım. Kadın çöplerden ekmekleri topluyor hayvanlara vermek üzere bu adama veriyordu. Ekmeğin aslında çöp olmadığını anlatmaya çalışıyordu. Ama onun bu  sözleri kısa bir sonra sonra benim için yine anlamsız gelmeye başlamıştı.

Her şeye muhalif olmaya kararlı biri olarak o kadına neden bunları yaptırdığını sormaya başladım. Eğer bu adam o kadına para vermeden bunları yaptırıyorsa onu polise şikayet etmeye kararlıydım. Yaşlı bir kadına çöplerden ekmek toplatmanın ne olduğunu o adama göstermeliydim. Adam kızdığımı anlamıştı. Bana o kadının gerçek yüzünü göstermeye çalışıyor ben ise neden çöpleri gezdiğini sorgulamaya çalışıyordum. Mesaimin başlamasına kısa bir kalmıştı. Yaz kış demeden çöpleri gezerek çöpe atılan ekmekleri toplayan bu kadını kurtarmalıydım. Amcaya yarın görüşeceğimizi tehditvari bir şekilde söyleyerek hızlı adımlara mesaime yetişmeye çalışıyordum.

Bir kaç gün geçmişti aradan. Evimin önünde ki o çöp konteynırında o kadını görmüyordum. Sırf o kadını görmek için her sabah mesaime bir saat kala evden çıkıyordum. Bir iki gün sokaklarda o kadına rastlamak için yarım saatten fazla bir zamanımı ona ayırıyordum. 

O günden sonra buralara uğramıyordu. Benim onu tanımamı istemiyordu. İş yerindeydim. Öğlen yemeğine yakın bir zaman biriminde o kadının iş yerime geldiğini gördüm. Kadın bir çalışanın annesiydi. Yüzümü tanımaması için ona görünmemeye çalışıyordum. Evet az sonra bayan bir çalışanın kadınla konuşmaya gittiğini gördüm. Evladını özlemiş olmalıydı. Hasretle sarıldı önce. Bir kaç dakika konuştuktan sonra ayrıldı o kadın. Sonra o çalışana karşı annesini çöplere mecbur bıraktığını düşünmeye başlayıp ona karşı antipati beslemeye başladım. Neden bunu annesine yaptırıyor diye düşünüyordum. Aslında o çalışan kız kötü birine benzemiyordu. Neden annesine karşı böyle yaptığını merak ediyordum.

Kış dönemiydi. İstanbul kar altında kalmıştı. Her yer bembeyazdı. Yine işe gitmek için evden çıktım. Epeydir görmemiştim o kadını. Caddeye inerken parkta kuşların aç be aç sağa sola uçuştuğunun farkına varmıştım. Yürürken bu kuşlar için bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyordum. Kısa bir süre sonra o kadının elinde ki poşetlerden ekmekleri çıkarıp karda yumuşattıktan sonra parçalara ayırıp kuşlara verdiğini görmüştüm. Bu güne kadar bu kadına karşı hissettiklerim için kendimden utanıyordum. Başımı öne eğip iş yerine gittim. O kadının kızını bekledim. Tüm düşüncelerimi ona anlatmalıydım. Bir kaç dakika o kadının kızı da geldi. Onunla konuşmam gerektiğini çok önemli olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Gözlerimde ki anlatma hırsını gören kızı kabul ederek çay odasında konuşabileceğimizi söyledi.

Çay odasına gittik. Kıza uzun zamandan beri sabahları annesini gördüğümde kendisine hep nefret dolu söylemlerde bulunduğumu bu yüzden kendisinden af dilediğimi söyledim. Kız çok şaşırmıştı. Masum ve güzel yüzüyle ''evet'' dedi. Önce derin bir nefes alarak. Annesinin hep olandan alıp olmayana vermeyi çok sevdiğini anlatmaya çalışıyordu. Defalarca benim gibi düşünenlerin olacağını, kış günü hastalanıp ilerde çok daha kötü hastalıklar geçirebileceğini anlatmaya çalıştığını ama annesinin anlamak istemediğini anlatıyordu. Bana ne kadar ders verdiğinin farkında değildi o kız, ama içimde ön yargılarımla baktığım o kadının aslında ne kadar mübarek bir insan olduğunu hissettiren duyguların karmaşasını yaşıyordum. 
O günden sonra kendimde nefret etmeye başlamıştım. Neden sadece yüzeysel olarak insanlara baktığımı sorguluyordum kendimce.

Sabahları yine erken çıkıp sokaklarda o kadına rastlayıp helallik istemek için onu arıyordum. Ama bir türlü bulamıyordum. İş yerine geldiğimde kızının da işe gelmediğini öğrenmiştim.. Merakla arkadaşlarına sormaya başladım ve o çalışanın babasını kaybettiğini öğrendim. Çok üzülmüştüm. O kadın  beni tanıyordu. Beni kötü biri olarak biliyordu belki de. Utancımdan kocasının cenazesine bile gidemedim.

Aradan günler geçiyor sokaklarda o kadına rastlayamıyordum. Bir süre sonra kızı işbaşı yapmaya başlamıştım. Neden annesini artık çıkmadığını sordum. Annesinin, babasını kaybettikten sonra bir daha kendine gelemediğini hastalandığını artık çöplere üzülerek gidemediğin anlatıyordu. O kadında düşüncelerim yüzünden helallik istemeliydim diye düşünüyordum.

Günler geçiyordu. O kadının ekmekleri alacağını düşünenler ekmek torbalarını direklere, çöp kovalarına, duvarlarda ki çivilere asıyorlardı. Ama kimse almıyordu. Sabahları çöp arabaları gelip ekmekleri çöpe atıyorlardı. Kimse artık çöpteki ekmekleri toplamıyordu. Sokaktaki kuşlar, köpekler, kediler, o adamın keçileri aç kalmıştı artık. Zengin olanlar ekmekleri fazla alıyor ama yiyemediği için çöpe atıyorlardı.  Her gün bir yandan ekmekler çöpe gidiyor, diğer yandan şehirdeki hayvanlar aç kalıyordu. 

O kadın gibi bir kadın olmalıydı. Bu kara yüzümüzü aka çevirecek. Attığımız ekmekleri toplayıp israf etmemizi engelleyen biri olmalıydı.

Bir daha öğrenmeden, neden olduğunu bilmeden kimse hakkında kötü düşünmemeliydim. Bu bana ders olmuştu. Bir daha görmedim o melek gibi kalbi, güler yüzlü bakışları ve insanlığın hatalarını örtmeye kararlı o kadın artık yoktu. Çöpteki ekmekleri bekleyen sahipsiz hayvanlar o melek kalpli kadını bekliyorlardı.... Meleklerin güzelliği yaptıklarında değil niyetlerinden di. Bunu çok iyi anlamıştım.....

Güzel yürekli insanlara bu dünyanın ihtiyacı var.

Tüm iyi yüreklere bin kere selam olsun.

 
ESENKALIN...

 



   
2015-08-30
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Neymiş Efendim!..
- Bizi kirli siyasetinize alet etmeyin!
- Seçimler ve Yeni Bir Koalisyon Modeli
- Beklenen Yarınlara Özlemle…
- Despotizmin Eşiğinde Siyaset
- Filistin - İsrail Savaşı ve Türkiye
- Arap Dünyasında Yönetim Şekilleri ve Sonrası
- Toplumda Farklılıklar
- Kömür yardımında rezalet!..
- Yeter artık, bu son olsun!
- Dünya Nereye Gidiyor?
- Komşuluk ve Akrabalık İlişkileri
- Yanıbaşımızdaki Vahşet Tablosu
- Ekstremize Edilen İdeolojiler