Elif Ekşi ZORER
|
|||
Elif Ekşi ZORER kimdir? Elif Ekşi Zorer 27.01.1981 İstanbul'da doğdu. Aslen Rize'li olmakla birlikte, anne tarafından da Ege kültüründen nasiplenmiştir. İlkokulu Maltepe'de, ortaokulu 93 yılında Tuzla Halil Türkkan imam hatipte, liseyi de Pendik İmam hatip Lisesinde bitirdi. 1998 yılında YÖK ve ÖSYM’ce belirlenen katsayı kararının azizliğine uğraması sebebiyle öğretmenlik hayallerini yarıda bıraktı. 2002 yılında evlendi, bir kız ,bir erkek evladı var. Kitapları ve biriktirdiği bir sürü altı çizili cümlelerin en sadık dostu olduğuna inanır. yazı yazmak en etkili terapisi, kelimeleriyle ellerinden sıkıca tuttuğu koca bir bağ var arasında. Bu aşkı Siraç dergi'de fısıldamaktan mutlu... Okuma ve yazma aşkıyla yoğrulurken 2014 yılında ilahiyat önlisans kaydıyla hayallerine kısmen kavuştu. Hala öğretmenlik hayallerine kavuşma umuduyla dolu. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Topraklar Yarıldı Şehitlerine Sarılırken | |||
Gökyüzü kırmızılara boyanmış bu sabah. Hüzün rüzgârları dokunuyor her yere, herkese. Ölümün soğuk yüzü, ciğerleri yanan anaların ateşlerine etki etmiyor. Boyun büken çocukların masumiyetlerine kan bulaşmış, sevgiyle yoğrulmaya muhtaç yürekleri acıyla dolmuş, yetim adı verilmiş doğmamış bebeklere, garip adını almış yarım kalan eşler. Yuvalara ateş düşmüş, gönüllerde yangına sebep. Kurşunlar sıkılmış şehit haberlerini duyan her gönüle. Ne mümkün hissetmemek, ne mümkün duymamak bu yangının ızdırabını. Oysa kırmızı aşkın rengiydi. Kırmızı Güllerin, aşkı resim etmesiydi, en sevgilinin en sevdiği kırmızı güllerin kokusundaydı. Şimdi dillere yara oldu yürek yangınından kopan her kıvılcımıyla, gözyaşlarına renk oldu kan kırmızısı.
Tozpembe hayalleri yıkadı, katili oldu en mutlu hikâyelerin, adına terör diyip de çözüldü lal olan diller bile. Bu nasıl bir çığlık sağır kalmış her hissi uyandıran. Bu nasıl bir kırmızı, can yakan, yürek dağlayan. Şiirler dile gelip bulutlara yazıldı ağlaya ağlaya. Topraklar yarıldı şehitlerine sarılırken, şahadetlerle yıkandı kabirler, şahadet şerbetleri doldu taştı sahiplerine sunulurken. Ey annesinin sevmeye doyamadığı, ey kokusu daha yastığından uyanmayan, babasının başını dik tutan yiğidi, simdi boyun büktü yokluğuna bu vatan. Sana baba diyemeyen yetiminin çaresiz bakışları serilirken tabutuna, hayalleri gömülüyor seninle toprağa. Yükü ağır omuzların, yükü yaralı yüreklerin, konuşamadıkları sözler hapsediliyor suskun dillere. Fatihalar yağıyor bulutlardan bile. Ey bu toprakların nazlı şehidi, ey bayraklara renk veren şerefli asker, Bir dörtlük sesleniyor şimdi, şehidine ağlıyor dört bir yandan, üstadın da kaleme aldığı gibi: Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2015-09-12 | |||
|
|||