Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 04 Kasım 2015
Fevzi GÜNENÇ
Fevzi GÜNENÇ kimdir?
1940 yılının şıra zamanında, 1 Eylül Dünya Barış Gününde Gaziantep’te doğmuşum. Öğretmenlik, metin yazarlığı, tiyatro oyunculuğu, gazetecilik, öykücülük yaptım. Sayısı 50’yi aşan sahne için çocuk oyunu, bir o kadar radyo oyunu, çocuk romanları, yüzlerce çocuk öyküsü, çocuk şiirleri yazdım. İlgi alanım çocuk edebiyatı. Ama toplumsal olaylara da duyarsız kalamadığım için sıklıkla köşe yazıları yazıyorum. Erişkinler için yazdığım edebi yapıtlarım da var. Bu bağlamda 1991 yılında Orhan Kemal Öykü Ödülü birinciliğini kazandım. Ödüller aldım bir yığın... Ulusal bir gazeteden Emekli oldum. İki çocuğum var. Ayıp olur öbürlerini saymazsam: kendileri için yazdıklarım da çocuklarım değil mi? Dünyanın dört bir bucağındaki sarı, kara, beyaz, kızıl derili olan kimileri kurşunlardan, bombalardan, kimileri açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölen düşlerinde bile gülemeyen, daha yaşamanın ne olduğunu anlamadan, ölen çocuklar öldüklerini bile bilemeyen çocuklar benim çocuklarım değil mi?
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Karnı Büyük Koca Dünya

Keder dolu acı dünya


Ne gül koydun ne de gonca

Yedin yine doymadın mı?


 
Dünya dünya yalan dünya

Beni benden alan dünya

Haksızlara kalan dünya

Zalımlara kalan dünya

 
 
Seni okuyup yazanı

Yunus gibi bir ozanı

Koskocaman Pir Sultan'ı

Yedin yine doymadın mı

 
 
Fani kurmuşsun temeli

Bilmem sana ne demeli

Koca Mustafa Kemal'i

Yedin yine doymadın mı

 
 
Tatlıdır içilir suyu

Kimseye benzemez huyu 

Nice Muhlis Akarsu'yu

Yedin yine doymadın mı?'
  

Son dörtlükte de belirtildiği gibi Muhlis Akarsu'nun bir yapıtıdır sözlerini aktardığım ezgi. Ama bizler güzel sözlerle donatılmış bu ezgiyi Cem Karaca ile tanıdık.

Cem'le tanışmak nasip oldu. Oğlum bir ara onun orkestrasında çalışıyordu. Bir araya geldik. Hayranı olduğunuz bir sanatçı, tanıştığınızda sizi düş kırıklığına uğratmamışsa büyük insandır.

Büyük insandı Cem Karaca da.

Kendisinden önce Babası Mehmet Karaca'yı, annesi Toto Karaca'yı tanımıştım.

1960'lı yıllarda Öğretmenlik yaptığım İstanbul'un yoksul bir dağ köyünden, odun kamyonlarının üstünde tiyatro izlemek için gelişlerimden kim bilir kaç keresinde Ses Tiyatrosunda bu ikilinin kılıçtan keskin taşlamalarla dolu oyunlarını keyifle izlemişliğim olmuştu.

Yaşamını yitirdiğinde, Toto Karaca'yı sevenlerinin ruhundaki cennete bir kilisede yollayanlar arasında ben de vardım.

Bütün bu satırları yazmamın nedeni, en büyük talihsizliğimiz olan diktatörle aynı çağı yaşamak zorunda kalışım olsa gerek.

Sultan Süleyman'a kalmayan dünyanın kendisine kalabileceğini sanan diktatör, bir de bakacaksınız ki, günün birinde gömülüvermiş kara toprağın altına.

Peki, öldükten sonra onu kaç kişi anımsayacak, kaç kişi anacak? Anan olursa da her halde onlar da, İmam: 'Nasıl bilirsiniz?' dediğinde içlerinden de olsa, 'iyi bilmezdik' diyenlerle dolu bir toplum olacak.

İnsan bu dünyada, geride bıraktığı olumlu eserleriyle, olumlu olarak anılmak için yaşamalıdır. Yoksa gerisi boş.

Bir de bakarsınız ki karnı büyük koca dünya sizi de yutuvermiş. Hem de çoook büyük bir keyifle...

 

 

 


   
2015-10-16
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları