Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 03 Kasım 2015
Fevzi GÜNENÇ
Fevzi GÜNENÇ kimdir?
1940 yılının şıra zamanında, 1 Eylül Dünya Barış Gününde Gaziantep’te doğmuşum. Öğretmenlik, metin yazarlığı, tiyatro oyunculuğu, gazetecilik, öykücülük yaptım. Sayısı 50’yi aşan sahne için çocuk oyunu, bir o kadar radyo oyunu, çocuk romanları, yüzlerce çocuk öyküsü, çocuk şiirleri yazdım. İlgi alanım çocuk edebiyatı. Ama toplumsal olaylara da duyarsız kalamadığım için sıklıkla köşe yazıları yazıyorum. Erişkinler için yazdığım edebi yapıtlarım da var. Bu bağlamda 1991 yılında Orhan Kemal Öykü Ödülü birinciliğini kazandım. Ödüller aldım bir yığın... Ulusal bir gazeteden Emekli oldum. İki çocuğum var. Ayıp olur öbürlerini saymazsam: kendileri için yazdıklarım da çocuklarım değil mi? Dünyanın dört bir bucağındaki sarı, kara, beyaz, kızıl derili olan kimileri kurşunlardan, bombalardan, kimileri açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölen düşlerinde bile gülemeyen, daha yaşamanın ne olduğunu anlamadan, ölen çocuklar öldüklerini bile bilemeyen çocuklar benim çocuklarım değil mi?
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Atatürk'ü de Yargılayın!
Cumhuriyet denince aklıma hep Atatürk'ün Gençliğe seslenişi ile Bursa söylevi gelir. Bugün iki söylevi bir arada yeniden zihnimize, yüreğimize perçinlememizin zamanıdır.

***

Bursa Nutku, Atatürk'ün Gençliğe hitabesinin devamı gibidir. Kimi çatlak sesler, bu söylevin Atatürk'e ait olmadığını ileri sürerler. Oysa:

1975 yılında; ilk kez yazılı metin olarak, Cafer Tanrıverdi tarafından halka dağıtılmasından sonra, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi bir kovuşturma açılır.

Bu kovuşturmada. Bursa Söylevinin, dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ile Öğretim Üyesi Sami N. Özerdim'in katkılarıyla Atatürk'e ait olduğu mahkemece karara bağlanır.

Söylev, 1935 yılında yayınlanan 1935 yılı yayını bir dergide vardır.

Bursa'da Türkçe ezan okunmasına halkın karşı çıkması üzerine Bursa'ya giden Atatürk tarafından söylenen bu konuşmadan bir bölüm de, Celal Bayar tarafından meclis kürsüsünden okunmuştur.

Daha sonra Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu'nun 24 Ekim 1966 tarihli toplantısında Bornova Asliye Hukuk Hakimliğinin 27/9/1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazısı ve bu yazıya ekli Atatürk'ün Bursa Nutku ile ilgili sözlerin üzerine gerekli incelemeler yapılır.

Bu incelemeler sonunda söz konusu söylevin, Atatürk'ün 1933 Şubatı'nda Bursa'da yaptığı konuşmadan alınmak suretiyle çeşitli tarihlerde basılmış olduğu kanaatine oybirliği ile varılır.

Mahkeme kararından sonra, nutkun tamamı, serbestçe okunur, söylenir ve dağıtılır hale gelir.

Atatürk'ün Bursa söylevi şöyledir:

 'Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.

Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.

Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Girişimimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!'

***

Bursa söylevinin ışığında şimdi de Atatürk'ün Gençliğe seslenişini paylaşalım:



Ey Türk gençliği! 

Birinci görevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmaktır.

Varlığının ve geleceğinin tek temeli budur. Bu temel senin en değerli hazinendir. Gelecekte bile, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır.

Bir gün bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunluluğuna düşersen, göreve atılmak için, bulunduğun durumun olanak ve şartlarını düşünmeyeceksin!

Bu olanak ve şartlar, çok elverişsiz bir özellikte ortaya çıkabilir.

Bağımsızlığını ve cumhuriyetini yok etmek isteyecek düşmanlar, bütün dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler.

Zorla ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi eylemli olarak ele geçirilmiş olabilir.

Bütün bu koşullardan daha acı ve daha tehlikeli olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar duyarsızlık, sapkınlık ve hatta ihanet içinde bulunabilirler.

Üstelik bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi istekleriyle birleştirebilirler.

Ulus fakirlik ve çaresizlik içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir.

Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır.

Gereksinim duyduğun güç damarlarındaki soylu kanda bulunmaktadır!


   
2015-10-29
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  YORUMLAR 1 sayfada toplam 1 yorum
Fevzi Bey Sizi Yürekten Kutlar
2015-10-26 13:08:10    ip: 88.240.130???
Türkiye Cumhuriyetini aydınlığa, muhasır medeniyete götürecek yegane ışık Mustafa Kemal Atatürk'ün yaktığı Işıktır. Bütün kalbimle inanıyorum ki o ışık ebediyete kadar yanacak TC de dünya durdukça var olacaktır. Yeter ki Atatürk'e sahip çıkalım ve onun meşalesini birlikte taşıyalım. Bursa konuşması ya da nutku Atatürkçü, Cumhuriyeti benimsemiş Türk Gençliği işin adeta projektör. Türk Milletini bilerek ve isteyerek Araplaştırma asimle si, hamlesi devam ediyor. Yılmaz Özdil bu gün harf devrimini köşesine taşımış. Ve İlk öğretim de Arapça derslerin 2. sına indiğini yazmış. İşte Atatürk'ün Bursa konuşmasında cumhuriyetine sahip çıkmasını istediği gençliğin Fransa ihtilali gibi ihtilal yapacağı bir gerekçe. Korkmadan TC savunmalıyız diye düşünüyorum.
.......................................................................................................................................................................
1
yazarın diğer yazıları