Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 04 Kasım 2015
Fevzi GÜNENÇ
Fevzi GÜNENÇ kimdir?
1940 yılının şıra zamanında, 1 Eylül Dünya Barış Gününde Gaziantep’te doğmuşum. Öğretmenlik, metin yazarlığı, tiyatro oyunculuğu, gazetecilik, öykücülük yaptım. Sayısı 50’yi aşan sahne için çocuk oyunu, bir o kadar radyo oyunu, çocuk romanları, yüzlerce çocuk öyküsü, çocuk şiirleri yazdım. İlgi alanım çocuk edebiyatı. Ama toplumsal olaylara da duyarsız kalamadığım için sıklıkla köşe yazıları yazıyorum. Erişkinler için yazdığım edebi yapıtlarım da var. Bu bağlamda 1991 yılında Orhan Kemal Öykü Ödülü birinciliğini kazandım. Ödüller aldım bir yığın... Ulusal bir gazeteden Emekli oldum. İki çocuğum var. Ayıp olur öbürlerini saymazsam: kendileri için yazdıklarım da çocuklarım değil mi? Dünyanın dört bir bucağındaki sarı, kara, beyaz, kızıl derili olan kimileri kurşunlardan, bombalardan, kimileri açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölen düşlerinde bile gülemeyen, daha yaşamanın ne olduğunu anlamadan, ölen çocuklar öldüklerini bile bilemeyen çocuklar benim çocuklarım değil mi?
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
''Bugün kaç anneyi öldürdünüz?''
Hangi yürek suskun kalabilir böylesine büyük bir acı karşısında. Siz ey Malatya'dan kalkıp Ankara'ya gelen barış elçileri...

Acaba birkaç dakika sonra, yokluğa doğru savrulacağınızı biliyor muydunuz?

Sizlere böyle bir ölümü reva görenlerin, ölümleri nasıl olur acaba?

***

'Annemin kokusunu duymazsam ölürüm' diyordunuz sayın başbakan. Anneler de evlatlarının kokusunu duyamayınca ölüyorlar. Bugün kaç anneyi öldürdünüz?' diyor Can Dündar.

***

'Anneler anneler biliyor musunuz nereye koşuyorum böyle delicesine! 99 can'a su taşımaya...' diyorum ben de.

Ama biliyorum hiç bir su seli söndüremez böyle bir yürek yangınını. Sizlere ağıt yazmaktan özgesi gelmiyor ne yazık ki elimden.

ADINI YAZDIM

Çıkıp geldi o kara gün ansızın

karanlığın geldi çıkıp içinden

bir vardın bir yoksun sevgili çocuk

adını sulara, rüzgâra yazdım.

 

Yokluğa karışır nasıl bir anda

yıllar yılı emekle büyüttüğüm

her şeyimdin şimdi sensiz bir hiçim

adını annenin sütüne yazdım.

 

Sen bir yandın, ben her gün yanıyorum

mezar taşın bile olmadı çocuk

yüreğim olsun diye yattığın yer

adını canıma, kanıma yazdım.

 

 

Kaç bahar görmüştün daha hayatta

doymamıştın güzeli yaşamaya

senin yerine ben gideydim çocuk

adını sonsuza, çokluğa yazdım.

 

Gündüzümdün gecem oldun

Mecnun'undum Leyla'n oldum

yavrusuz ceylanım şimdi

adını çöllere, kumlara yazdım.

 

Adını ağaçlara, bulutlara, güneşe

sabahlara, mevsimlere, aylara

sesini arayan sesimle çocuk

adını kuşların tüyüne yazdım.

 

Ateşe dönüşen parmaklarımla

Yıldızlara bulutlara karlara

adını kardelen yapraklarına

ülkemin kıraç topraklarına yazdım.

 

Adını saçlarının her teline

sabahların tan yeline

bebelerin küçük küçük eline

adını gözümün seline yazdım.



   
2015-10-17
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları