Pariste Terör - Ahmet LAZ

Ahmet LAZ

Ahmet LAZ kimdir?
1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum.
Email: [email protected]

YAZARIN SAYFASI

Paris'te Terör

Atalarımız, ‘bir musibet bin nasihatten yeğdir' demişlerdir.
Türkiye, 30 yılı aşkın bir süredir acımasız bir terör ile amansız bir şekilde mücadele ediyor. Üstelik bu teröre batılı birçok ülkenin destek verdiği de biliniyor.
Ülkemiz bu süre içinde nice evlatlarını kaybetti. Nice evlatları da ömür boyu sakat kaldı. Bu terör nedeniyle, eğitime, sağlığa, imara harcanacak büyük servetler heba oldu.
Kalkınma yolunda hep beraber yara aldık. Türkiye, 2012 yılında terörü ortaya çıkaran sebepleri yok etmek için kolları sıvadı. Barış süreci ile başlayan dönemde epey de mesafe alınmasına rağmen, bölgede barışı istemeyen global güçler ve yerli işbirlikçileri hemen harekete geçtiler.
Türkiye'nin bölgede söz sahibi olma yolunda hızla gelişmesi, başkalarının işine gelmedi. Fransa, Almanya, İsrail, Rusya, Çin, ABD, İngiltere gibi başka inanç ve düşüncelere saygısı olmayan ülkeler, menfaatleri için başka ülkeleri kan gölüne çevirmekten çekinmediler.
Ama terör döndü dolaştı kendilerini de vurdu. Paris saldırısı da, birçok analist tarafından ‘Siyonist Gizli Dünya Devleti (Üst Akıl)' ın bir organizesi olarak görülüyor. Bu görüşü ben de destekliyorum. Siyonist çevrelerce, Fransa'nın son zamanlarda Siyonist eksenden uzaklaştığı yönünde yazılar yazılıyordu.
Charly Hepdo saldırısında yeterli etkiyi göremeyenler, yeni bir saldırı ile amaçlarına ulaşmak istediler.
Olayın Işid üzerinden gerçekleştirilmesi ile, ‘Siyonist batılı güçlerin Suriye ve Irak'a temelli yerleşmesinin sağlanması ve Türkiye'nin, doğal uzantısı olan Müslüman coğrafya ile fiziki bütünleşme sağlamasının engellenmesi' amaçlanmış olabilir.
Yakın gelecekte, Işid'i yok etme bahanesiyle bölgeyi işgal ederlerse hiç şaşmamak gerekir. Irak'ı da Afganistan'ı da sudan bahanelerle işgal etmemişler miydi? İkinci görüşte de başrolde yine Siyonistler var.
Cumhurbaşkanımız R.Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki ‘one minute' çıkışından sonra, İsrail'in ‘Mavi Marmara' gemisine saldırması ve değişik ülke vatandaşlarından 10 kişiyi şehit etmesinin ardından, şehit ailelerinin hukuk mücadelelerine başlandı.
İsrail Başbakanı ve üst düzey komutanlar, Türkiye'de mahkûm edildiler. Bu mahkûmiyet, Ankara saldırısını getirdi. Rusya, Sina üzerinde uçağının düşürülmesi ile, Fransa da Paris saldırılarıyla terbiye edildi. Bu günlerde İspanya'da devam eden mahkemelerde, İsrail üst düzey bürokrat ve komutanları da mahkemelere çağrıldılar.
Aynı durum ABD'de de söz konusu. Bu tez doğru ise yakında, İspanya ve ABD'de de benzer saldırıları görebiliriz.
Başkent Paris'in birçok noktasında gerçekleştirilen saldırılarla kana bulanan Fransa, uzun yıllar ermeni terörünü destekledi.
Ermeni iddialarına uygun tek taraflı kanunlar yaparak başka ülkelere de öncülük etti. Fransa'da ‘Ermenilere soykırım yapılmamıştır' diyenleri hapis ile cezalandırdı. PKK terörüne de en büyük desteği veren ülkelerin başında geldi.
Müslümanların kutsal olarak gördüğü değerlere hakaret edenleri koruyup, bu hakaretleri ‘ifade özgürlüğü' olarak değerlendirdi. Charly Hepdo saldırılarında, terörü bir şekilde destekleyen ülke liderlerinden birçoğu, hep birlikte bir yürüyüş yaprak, dünyaya güçlü oldukları mesajını vermişlerdi.
Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan, Paris saldırılarını değerlendirdiği konuşmasında; ‘terörün bizatihi varlık sebebi değerlendirmedikçe üstesinden gelinemeyecektir' dedi.
Bu cümlenin ne anlama geldiğini iyi analiz etmek gerekir. Erdoğan, ‘benim teröristim iyi, senin teröristi kötü' mantığının ne kadar yanlış olduğunu da yıllardan beri anlatmaya çalışıyor.
Belki de terörü bitirmenin sihirli formülü bu cümleler içinde saklıdır.
Tüm dünya ülkelerinin birbirleri üzerindeki emelleri için, terörü desteklemekten vazgeçmeleri ve terörün varlık sebebini ortadan kaldırmaları ile düğüm çözülebilir.

Barış ve mutluluk içinde kalın sağlıkla...

Ahmet Laz

[email protected]

2015-11-17

Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?

Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.