Ahmet LAZ
|
|||
![]() 1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Onur ve Ödül | |||
![]() Bölgemizde, özellikle İslâm ile tanıştıktan sonra yapılan tarihi eserlerin birçoğu bugün ayakta gözlerimizin önünde duruyor. Yapımı çok eskilere dayanan camilerimiz, çeşmelerimiz, medreselerimiz, hamamlarımız ve konaklarımız o kadar çok ki. Bu eserler inşa edilmekle kalmamış, ilmin irfanın gelişmesine de büyük katkılar sağlamışlar. Bu katkılar öyle mahalli ölçekte de değil, cihanşümul çapta olmuş. Ya İslâmiyet'ten önceki dönemler? Mesela Bizanslılar döneminden kalan mezarlar içinde bulunan o döneme ait eserler. Bazıları şuursuz defineciler tarafından talan edilse de gün yüzüne çıkarılıp teşhir edilmeyi bekliyorlar. Bizanslılardan çok daha önceleri de bu bölgede medeniyetler kurulduğuna dair birçok işaretler var. Yeni bulunan mozaikler, özellikle Oylum höyükte çıkan tabletler, Kilis'in Tevrat'ta belirtilen Musa Aleyhisselam'ın doğduğu, büyüdüğü topraklar olduğunu gösteriyor. Bu konuda büyük işaretler var. Son yüzyılda bölgemizde işgalcilere karşı verdiği çetin mücadelelerden ötürü, Gazi, Kahraman, Şanlı gibi unvanları hak eden şehirlerimiz var. İlimiz Antep'in bir ilçesi iken, Antep'e verilen gazilik unvanında ve madalyasında Kilis'in de hakkı yok mu? Bölgemizle ne kadar gururlansak azdır. Kilis'imiz de Gaziliği en az Antep kadar hak etmiş bir şehirdir. Bu tür unvan alan şehirlerin, dünyada da eşi benzeri yoktur. Amansız düşmanlara karşı kendi savunmalarını yapan, namusuna, bayrağına sahip çıkan bu şehirlerimize bu tür unvanlar azdır. Kilis, işgalcilere karşı her türlü imkânsızlıklara rağmen boyun eğmemiş, yaptığı mücadele ile de namusunu çiğnetmemiş bir şehirdir. Kilis'in yiğit evlatları, bir yandan kendi bölgelerini savunurken, bir yandan da vatanın savunmasında Yemen'de, Çanakkale'de, Şam'da büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. Kemal Atatürk de Kilislilere, Aziz Kilisliler şeklinde hitap etmiştir. Allah'ın (cc) sıfatlarından biri olan El-Aziz kelimesinin anlamı, ‘mağlup edilemeyen, mutlak galip olan, son derece izzetli ve yüce' dir. Aziz Kilisliler, can korkusuyla Suriye'deki karmaşadan kaçan kardeşlerine kucak açarak, hem unvanlarının eri olduklarını ispatlamış, hem de madalya ve ödül almaya hak kazanmışlardır. Evini, işyerini, elektriğini, suyunu, hastanesini, yolunu Suriyeli kardeşleriyle paylaşan bu fedakâr insanlar, dünyanın zengin ve medeni sayılan ülkelerinin yapamadıkları fedakârlığı yapmış olmuyorlar mı? Bu izzete ve yüceliğe sahip bölge halkına, 'AZİZ' unvanı da çok yakışır, eğer barış ve fedakârlığın sembolü ise, 'NOBEL' veya benzeri ödüller de. Bölgede Kilisliler olarak nüfusundan daha fazla çaresiz misafiri yıllardır bağrına basanlar, bu fedakârlığın karşılığını elbette ödüllerle değişmezler. Ancak Kilis'e verilmesiyle ödül, kendi anlam ve değerini bulmuş, onur kazanmış olur. Bu vesile ile yarın idrak edeceğimiz mevlit kandilimizi kutlar, tüm bölgeye huzur ve istikrar getirmesini dilerim. Kalın sağlıkla... Ahmet Laz [email protected] |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2015-12-21 | |||
|
|||