Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 10 Ekim 2013
Ali LALE
Ali LALE kimdir?

Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Ortadoğu'da neden sular durulmuyor
Ortadoğu, genelde Müslüman ülkelerin yaşadığı bir coğrafyadır. Neden bu coğrafyada sular durulmuyor?

Bu soruya verilecek cevap, aynı zamanda Müslüman ülkelerinde meydana gelen problemlerin çözümüne de katkı sunacaktır.

   Bu ülkeler, bu keşmekeş duruma nasıl geldiklerini çözmek için tarihe göz atalım. Osman beyin kurduğu beylik, Osmanlı İmparatorluğun parlak devrine kadar kendini sürekli yenileyerek geniş alanlara sahip bir imparatorluk kurulmuştur.

Bu İmparatorluğun yönetiminde çeşitli etnik ve dini guruplar bulunuyordu. Ancak hepsi İslam'ın emrettiği hoşgörü içinde yönetiliyordu. Hiç kimse etnik kimliğinden dolayı horlanmıyordu. Dini etnikler de yine aynı hoşgörüyle idare ediliyordu. Ancak bu arada Hıristiyan âlemi, Osmanlının bu şekilde gelişmesinden korkmuştu. Bu imparatorluğun gelişmesini engel olmak için çalışmalar başlatıldı.

  Osmanlı imparatorluğun parlak dönemi fazla sürmedi. Çünkü gelen yeni padişahlar saltanatın ihtişamında kayboldular. İdareyi etkin hale kılmak için gayret gösterilemediler. Toplumun yönetime karşı güveni sarsılmaya başladı.  Tabii ki meydana gelen yaraların kaşınması ve büyümesi için ecnebiler boş durmuyorlardı.

  Osmanlı İmparatorluğunu haçlı savaşlarıyla yıkamayan Hıristiyan âlemi içteki işbirlikçilerle zayıf hale getirmeye çalıştılar. Fransız ihtilalına karşı tedbir alamayan Osmanlı İmparatorluğu, batıdaki gelişmeleri kulak ardı ettiği gibi kendi içinde durgunluk başlamıştı. Geniş Ülkelere yayılan yönetimi dirayetli ve İslam'a olan bağlılığında zayıflamasıyla, batıdan gelen akımlara karşı kendi yenileyemedi. O sırada Osmanlı İmparatorluğundan daha zayıf olan Rusya kendini muhafaza ederek karşı atağa geçmişti.  

Osmanlı İmparatorluğun bünyesinde yaşayan tüm etnik guruplar yinede huzurluydu. En azından düşman saldırısından korunuyordu. Ancak Evrensel bir kural olan 'siz kendinizi değiştirmezseniz ben sizi değiştirmem' bu da Allahın bir fermanıdır. Bu ferman tüm toplumlar için geçerliydi. Osmanlılar hayatını sürdürmek için bu fermana ayak uyduramadılar.

Geniş alana yayılan Osmanlı İmparatorluğu yenilenmesini başlatmada ve adaleti sağlamada sıkıntı yaşayamaya başlayınca, bunu fırsat bilen Hıristiyan âlemi Osmanlıyı paylaşmaya kalkıştılar.

Paramparça edilen bu ülkeler; batı ülkeleri aç kurtlar gibi bu ülkeler üzerine çullandılar. Müslüman ülkeleri paylaşan batı ülkeleri bunların bir daha bağımsızlığına kavuşmaması için sürekli sömürülen bir ülke durumunda sürekli  kalması için anlaşmalar imzaladılar.

Bugün Müslüman ülkeleri dediğimiz bu ülkelerin çoğunun kültürünü değiştirmişler ya da bozmuşlardır. Bu Müslüman ülkelerini, ne kendilerinin oluşturdukları birliklerine kabul ederler ve ne de serbest bırakırlar. Çünkü kendi birliğine kabul ederlerse, kendilerine uyguladığı yönetim şeklini onlara da uygulamak zorunda kalacaklardır. Serbest bıraktıklarında ise sömürecek alan kalmıyacaktır. Her iki durumda da sömürüye kapalı bir sistemle karışılacaklarını bildikleri için emperyalizm sistemi onlara uygun geldi. Çünkü kendi toplumlarına verildiği hakları, Müslüman ülkeleri o haklara layık görmeyerek  2.sınıf insan muamelesini tabii tutmaktadırlar.

Türkiye'yi 50 yıla yakın kapıda bırakıyor. Boşuna değildir. Çünkü Onlar Müslüman toplulukları, kendi açılarında İnsan hakları beyannamesindeki haklar onlar için geçerlidir. Müslüman ülkeler için değildir. Tarihten beri yaptıkları budur yani çifte standart uygulamaları.

İşte Müslüman Ülkelerinde ki suların durulmamasının nedeni; batının orada kurmuş olduğu düzenden kaynaklanıyor. Müslüman Ülkeleri kısır yapan bir sistem kurmuşlardır. Bu sistemin kırılmaması için tüm tedbirler zamana göre alınmaktadır. İstihbaratların raporların doğrultusunda sürekli ayarlamalar yapılmaktadırlar. Türkiye'de 28 Şubat'taki gibi. Bugün Müslüman ülkelerinde kurmuş olduğu bu düzenleriyle Müslüman ülkelerini birbirine düşman edilmektedirler. Adamlar boş durmuyorlar. Türkiye kendisini bu tuzaktan kurtarmaya çalıştıkça, onlar; yeni tuzaklar kuruyorlar. İşte Türk- Kürt ayrımı, Alevi-Sünni ayrımı gibi, batı düzenini bir oyunudur. Bu oyunu yerli yönetimle sürdürmektedir.

Bugün Türkiye bu oyunu bozmak istiyor. Bu nedenle çözüm sürecine başlatıldı. Çözüm sürecinin başarılı olmaması için her türlü senaryoya başvurmaktadırlar. Mısırdaki darbede yine batının düzeninin bozma çabasını bir darbeyle engellendiler. Türkiye deki bu düzende kurtulmak için ise beş darbeyle engellendiler. Suların durulmaması batının bize biçtiği elbiseyi ya giyeceğiz ya da batı tarafından bir köle muamelesi göreceğiz, ya da Müslüman ülkeleri kendi aralarında ittifak ederek bir çıkış yolunu bulacaklardır.

 İnsanlar hallerini değiştirirse Allah' da onların hallerini değiştirir.

Ali LALE( yazar) 05415619986. 

   
2013-07-26
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Paket korkuları giderdi
- Demokratikleşme Paketi
- Dünya Denizde Kaptansız Gemi Gibi...
- Müdahalesiz çözüm olabilir miydi?
- Dünyanın cehenneme dönüştüğü an
- İsviçre'den dünyaya demokrasi dersi
- Canavardan merhamet beklemek
- Mısır Firavunları
- Müslümanlar neden ayaklar altında?