Gürbüz BATTAL
|
|||
![]() 1951 Sarıkamış Yeniköy doğumlu. 1969 yılında Kars Kâzım Karabekir İlköğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Manisa’da 37 yıl sınıf öğretmenliği yaptı. 2006 yılında emekli oldu. 6 yıldır Manisa Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi'nde sınıf öğretmenliği yapıyor. Evli, üç çocuk babası, dört torun dedesi. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Nasıl Yaşarsanız Öyle Ölürsünüz | |||
![]() Hz. Süleyman'ın sarayına kuşluk vakti saf bir adam telaşla girer. Nöbetçilere, hayati bir mesele için Hz. Süleyman'la görüşeceğini söyler ve hemen huzura alınır. Hz. Süleyman (a.s), benzi sararmış, korkudan titreyen adama sorar: - Hayrola ne var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana... Adam telaş içinde: - Bu sabah karşıma Azrail (a.s) çıktı. Bana hışımla baktı ve hemen uzaklaştı. Anladım ki, canımı almaya kararlı. - Peki, ne yapmamı istiyorsun?" Adam yalvarır: - Ey canlar koruyucusu, mazlumlar sığınağı Süleyman! Sen her şeye muktedirsin. Kurt, kuş, dağ, taş senin emrinde. Rüzgârına emret de beni buradan ta Hindistan'a iletsin. O zaman Azrail (a.s) belki beni bulamaz. Böylece canımı kurtarmış olurum. Medet senden! Hz. Süleyman, adamın haline acır. Rüzgârı çağırır ve: - Bu adamı hemen al. Hindistan'a bırak!" emrini verir. Rüzgâr bu... Bir eser, bir kükrer. Adamı alır ve bir anda Hindistan'da uzak bir adaya götürür. Öğleye doğru Hz. Süleyman, divanı toplayarak gelenlerle görüşmeye başlar. Bir de ne görsün, Azrail (a.s.) da topluluğun içine karışmış, divanda oturmaktadır. Hemen yanına çağırır: - Ey Azrail! Bugün kuşluk vakti o adama neden hışımla baktın? Neden o zavallıyı korkuttun?" der. Azrail (a.s) cevap verir: - Ey dünyanın ulu sultanı! Ben, o adama öfkeyle, hışımla bakmadım. Hayretle baktım. O yanlış anladı. Vehme kapıldı. Onu, burada görünce şaşırdım. Çünkü Allah (cc) bana: - "Haydi git, bu akşam o adamın canını Hindistan'da al!" dedi. Ben de bu adamın yüz kanadı olsa, bu akşam Hindistan'da olamaz. Bu nasıl iştir, diye hayretlere düştüm. İşte ona bakışımın sebebi bu idi.' İnsan ölmek için doğar. Bundan daha normal bir şey yoktur. Ölümden kurtulmak mümkün değildir. İster az ister çok yaşayalım, ister Hindistan'da, ister Manisa'da olalım, ecelimiz gelmişse ölüm, dolayısıyla Azrail bizi eliyle koymuş gibi bulacaktır. Peygamber Efendimiz,' Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. ' Nasıl ölürseniz öyle diriltilirsiniz' buyuruyor. 25 Aralık 2015 tarihinde bu hadisi şerifin anlattığı bir ölüm olayına şahit olduk. Mehmet Ünal. Sarıkamış Yeniköy doğumlu. Babası çok zengin olmasına rağmen dünya malıyla fazla haşir neşir olmadı. Kur'an-ı Kerim elinden düşmez, namazını katiyen ihmal etmez zamanında kılardı. Her Cuma, şartlar ne olursa olsun boy abdesti almadan Cuma namazını kılmazdı. Aradan geçen yıllar içinde yaşlandı. Aydın merkezde öğretmen olarak görev yapan gelini ve oğlunun ısrarlarıyla Aydın merkeze yerleşti. Yaşı 90'ı geçmesine rağmen yaşamından taviz vermedi. 25 Aralık sabahı oğluna, 'Bugün Cuma. Yardım et boy abdesti alıp cumaya gideyim' der. Oğlunun yardımıyla boy abdesti alır. 5-10 dakika sonra oğluna, abdestini tazeleyip cumaya gitmek istediğini tekrarlar, abdest aldıktan sonra kendisini camiye götürmesini söyler. Oğlunun yardımıyla abdest alır. Oğlu,' Baba daha namaza 3 saat var. Divanda biraz uzanıp dinlen. Sala verilince seni camiye götüreceğim' der. Babası divanda uzanırken ağzından ' Allah' kelimesi dökülür ve ruhunu teslim eder. Belediyeye haber verilir, doktor gelip muayene ederken cenaze yıkama aracı kapılarına gelir. Cenazesi yıkanır, kefenlenir ve camiye götürülür. Cuma namazı kılmak için niyetlenen Mehmet Ünal'ın cenazesi Cuma namazında camidedir artık. Çok kalabalık bir cemaatin kıldığı namazın ardından Aydın'da toprağa verilir. Allah kendisine rahmet etsin tüm aile efradının ve sevenlerinin başı sağ olsun. Kalın sağlıcakla... Gürbüz Battal |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2016-01-08 | |||
|
|||