Ahmet LAZ
|
|||
![]() 1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Kral ve Soytarıları | |||
![]() Eskiden Krallar ve yanlarında da soytarıları vardı. Kralı üzen bir hadise olduğunda, soytarılar devreye girer, yaptıkları hareketlerle ve söyledikleriyle kralı neşelendirmeye çalışırlardı. Kralın biri soytarısına, ‘öyle bir kabahat işle ve arkasından özür dile ki, özrün kabahatinden daha büyük (yani daha kötü) olsun' demiş. Soytarı da kısa bir düşünmeden sonra, yanında yürüdüğü kralın kalçasına fiili bir parmak hareketi yapmış. Tabi kral bunu hisseder hissetmez tepkisini aniden göstermiş. Soytarısına; ‘bu ne cüret, terbiyesiz adam' diye bağırınca soytarı cevabı hemen yapıştırmış. ‘Çok özür dilerim kralım. Sizi valide sultan zannettim!' Geçtiğimiz hafta 1100 civarındaki akademisyenin, güneydoğudaki olaylar dolayısı ile uygulanan sokağa çıkma yasaklarını protesto eder niteliğindeki bir bildiriye imza attıkları ortaya çıktı. Amacı sadece sivillere zarar gelmesini önlemek olan bu uygulama, terör örgütü ve sempatizanlarınca, Avrupa insan hakları komisyonuna da taşınmıştı. Böyle bir uygulamadan siviller zarar görmüyor, ayrıca onların ihtiyaçları da güvenlik güçlerimizce karşılanıyordu. Bu komisyon ise talebi reddederek, uygulamanın meşru olduğuna karar vermişti. Söz konusu bildiriye imza atan grubun içinde, ‘ortak akıl grubu' olarak bilinen gruba dâhil olanlar da vardı. Sonradan bu 1100 akademisyenden birçoğu, ya korkularından ya da gerçekten okumamış olduklarından dolayı, böyle düşünmediklerini ifade ettiler. Belki oluşan tepkilerden dolayı yaptıklarından çark ettiler. Milletin içinde her zaman doğruları söyleyecek, yetkilileri ikaz edecek önderlerin olması son derece doğaldır. Bu önderler bazen sivil toplum örgütleri içinden çıkar, bazen da özerkliğe kavuşmuşmuş olan kurumlarımızdan çıkar. Para politikalarında Merkez Bankamız, sosyal olaylar ve bilimsel çalışmalarda üniversitelerimiz, yazarlarımız, sanatçılarımız, hâkim ve savcılarımız ikaz etmesi gereken pozisyondadırlar. Bunlar araştırır, düşünür ve gerektiğinde de eleştirerek ikazlarını yaparlar. Yapılan her hareket, ‘ülkenin menfaatlerini korumak' bilinci ile olmalıdır. Vatanın birlik ve beraberliği, huzurun temini için görüş ve düşüncelerini çeşitli platformlarda korkmadan dile getirenler, gerçek kanaat önderleridir. Söz konusu bildiriye imza koyanlar, imzalarını terör örgütünden korktukları için verdilerse veya konumlarını kaybetme korkusu ile geri alıyorlarsa, bunlar zaten topluma önderlik edemezler. Toplumda bunların karşılığı yoktur. Toplumu da temsil etmezler. Ancak Kandil'deki sözde krallarına soytarılık ederler. Eğer, ‘özür dilerim de ben zaten okumadan imza atmıştım' şeklinde bir beyanları varsa, zaten özürleri kabahatlerinden büyüktür. Bir akademisyen, okumadığı bir yazının altına nasıl imza atabilir? Böyleleri değil bir akademisyen, bir insan dahi olamazlar. Maalesef ülkemizde, kendi kendilerini entelektüel sınıfına koyan çok sayıda soytarı vardır. Sosyal medyada da sık sık karşılaştığımız bu şovmenler, sadece bağlı oldukları hizbin borazanlığını yapar, şovları ile okumadan, anlamadan paylaşımlarda bulunur, başkalarının inançlarını hafife alarak hakarete varan ifadeler kullanırlar. Bunlara verilecek en iyi cevap, muhatap bile almamaktır. Terör belasından bir an önce kurtularak, barış ve huzur içinde kalın sağlıkla... Ahmet Laz [email protected] |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2016-01-18 | |||
|
|||