Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 18 Ağustos 2016
Serdar USMAN
Serdar USMAN kimdir?
1971 Ankara doğumlu olan Serdar Usman, Mısır El-Ezher Üniversitesi mezunu. Usman, evli ve 3 çocuk babası.İngilizce ve Arapça biliyor. Dış ticaret uzmanı olan ve 17 yıldır bu mesleği devam ettiren Usman, birçok firmanın da dış ticaret danışmanlığını yürütüyor. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika'daki pek çok ülke ile ihracat faaliyeti yürüten Usman çok sayıda sosyal sorumluluk faaliyetinin yanında sivil toplum kuruluşlarında da görev aldı. Usman, bir diğer taraftan yerel bir gazetede 8 yıl köşe yazarlığı yaptı. Şu anda Hakimiyet Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Usman, bunun yanında da Konya Pusula Gazetesinde ekonomi danışmanlığı yapmaktadır.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Ekonomik Anlamda Ülkemizin Sorunları
Genelde uluslararası konuların yoğunluklu olduğu bir dönem yaşıyoruz. Daha birincisinin gürültüsü bitmeden Rusya savaş uçağının yeni bir sınır ihlali olsa da bu konu hakkında yeterince yazılar olduğu için girmeyeceğim. Rusya, makatını yırtsa bölgede sözü dinlenir bir otorite asla olamayacak ve ardına bakmadan kaçacak, yarım kalan dağılması sürecektir.
Bugün farklı bir konuda yazı kaleme alacağım. Beni tanıyan kardeşlerim az çok siyasi fikirlerimi bilir. Kimisi takdir eder, kimisi kızar ve yerin dibine sokarlar. Ama ben doğru bildiğim konularda asla taviz vermeyeceğimi buradan açık yüreklilikle bir defa daha ifade etmeliyim.
AK Parti hükümetleri 2002 yılından bugüne değin ülkemizi yönetmektedir. Özellikle ulusal konularda ve dış dünyaya açılan pencerede ülkemizin şerefi ve geleceği için her zaman hükümetimizin ardında durmak zorunda olduğumuzu ifade etmeliyim.
Yıllar boyunca ülkemiz için zerre kadar menfaat sağlamamış ama lafa geldiğinde Türkiye ile müttefik oldukları yaftasını her fırsatta dile getiren Amerika ve bazı Avrupa Devletçiklerinin tutumlarında ki seyirde gelişen farklılıkları dikkatli olan okurlarım muhakkak fark etmişlerdir.
Konu menfaat ve çıkar ilişkilerine geldiği zaman aralarında parselleme çabasına girişen adı süper olan güçlerin ülkemizin maslahatı ve geleceği adına bu ülkeye hiçbir katkıları olmadığı gibi bundan sonrada değişen bir şey olmayacaktır.
Çünkü yaptıkları iş, İslam dünyasını temsil eden ülkelerin ağzına bir parmak bal çalmaktır. Bu durumu bizim bildiğimizin katbekat fazlasıyla hükümet yetkililerimizde pekâlâ bilmektedir. Görüyoruz ki yapılan açıklamalarında Suriyeli göçmenlerin Ege Denizine dökülmesini gündeme getirecek kadar insanlıktan nasibini alamamış yığınların yaşadığı toplumlara Avrupa diyoruz.
İslam dünyasının kopmuş teşbih tanelerinin sağa sola dağılması misalinde olduğu gibi bölük pörçük yapısından kaynaklanan sebeplerle her geçen gün aleyhimizde ilerleyen gelişmeleri izlemekteyiz. Bu duruma son verilmesi için ümmet birlikteliğinin gerekliliği tezinden hareket etmeyeceğim.
Çünkü bu tür yazılar ne hikmetse hedefine varmıyor. Ümmet anlayışı sadece lafa geldi mi değer kazanıyor. Uygulama çok farklı işliyor. Okuyan kardeşlerimde öylesine okuyup geçiyor. Fikirlere yönelik saygı ve ihtiram yerini, olgunluğa erişmemiş yapıda ki birilerinin bilgiç açıklamaları ile sözde anlam kazanıyor.
Bugünkü konum aslında daha farklı. Türkiye'mizde yaşam standartlarının günden güne zorlaşması ve insanlarımızın geçim şartlarının olağanüstü zor duruma dönüşmesidir. 
Milletçe asgari geçim şartlarında bir takım negatif gelişmeler olduğunu ve zamları altında ezilen milletimizin günden güne üzerine binen vergi vs. yükler sebebiyle gerginleşmesi, ülke geleceğimiz ve insanımızın zihin ferahlığının körelmesi anlamı taşımaktadır. Yapılan zamlar ayniyle değil daha fazlasıyla hak sahiplerinden büyük bir ustalıkla geri alınmakta olduğu için burada kazanan işveren ya da işçinin aksine devlet oluyor. Ben her zaman şunu öneririm; Zam isteme yerine faturalara yansıyan ödemeler için yeni zam yapılmaması talebi inanın daha mantıklıdır. 
Terör olaylarıyla birlikte yaşam standartlarında ki gerileme bu ülkenin öncelikli sorunlarından biri olarak karşımıza çıkacaktır. Herhangi bir bahane ile meyveye, sebzeye, şekere, ete, deterjana ve daha burada yazamadığım yüzlerce kaleme yapılan zamlar insanımızın sabrını zorlamaktadır. Önceden 150 TL ile market arabasını doldurabilen vatandaşımız bugün 150 TL ile market arabasının üçte birini bile dolduramaz hale gelmiştir. 
Açık ve net ifade ediyorum. Çok yakın gelecekte bu ülkede bir numaralı gündem; mutfak olsun, akaryakıt olsun tüm kalemlere aşırı bindirilmiş zamlar altında feryat eden vatandaşın çığlıklarının ayyuka çıkacak olmasıdır. 
Bugünkü yaşanan terör olayları karşısında perdelenen asgari yaşam standartları günden güne çözülen terör saldırılarının bitimiyle birinci gündem maddesi olacaktır. Ülkemizde sessiz çığlıklar mevcuttur. Bu çığlıklar terör olaylarının çözümünde tek sağlam dayanak olarak desteklenen AK Parti iktidarının yakın bir gelecekte boğuşacağı ciddi bir engel olacak ve belki de AK Parti'nin sonunu hazırlayıp yeniden oluşacak alternatiflere yönelim eğilimi sağlanacaktır.
Geçenlerde sevdiğim bir kardeşim 6 kişilik ailesiyle yaşadığını ve ayda sadece yarım kilo kıyma ve yarım kilo kuşbaşı et ile bir ayı çıkardıklarını dile getirirken gizli isyan niteliğinde açıklanan enflasyon oranlarının birer aldatmaca olduğu konusuna değindi. 
Enflasyon oranları açıklanırken hiç inandırıcı olmadığının altını çizdi. Bence de haklı görünüyordu. Açıklanan %10'un altı oranlarda bir tutarsızlık vardı. Halkın tüketim kalemlerinin hemen hepsinde fırlayan rakamlara bakıldığında ortaya çıkan gerçek açıklanan oranlarını yalanlar nitelikteydi. Arkadaş konuştukça ben sustum. Çünkü realiteler ortadaydı. O halde kuru inatlaşma gibi bir pozisyona düşmek istemedim.
O halde şu gerçek bir bilinsin ki halkımız hükümete oyunu daha çok terörle mücadele endeksli olarak vermişti. Terör olaylarının düşüşe geçtiği bu günlerde özellikle vatandaşın alım gücü alanında reformist çalışmalar yapılmazsa halkımızın desteği düşüşe geçecektir. 
Halkımızın refah seviyesi noktasında AK Parti'nin kendi kendisini avutmasına gerek yoktur. Halkımızın refah seviyesi belirli kesimlerle sınırlıdır. Sadece o kesimleri temel alarak ekonomik refahta kalite gibi bir algı oluşturulması ancak kendimizi kandırmak ya da avutmak olur. 
Zerre kadar sevmediğim Kılıçdaroğlu'nun bu konuda dahi haklı çıkmasına üzülürüm. 

 



   
2016-02-03
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları