Serdar USMAN
|
|||
![]() 1971 Ankara doğumlu olan Serdar Usman, Mısır El-Ezher Üniversitesi mezunu. Usman, evli ve 3 çocuk babası.İngilizce ve Arapça biliyor. Dış ticaret uzmanı olan ve 17 yıldır bu mesleği devam ettiren Usman, birçok firmanın da dış ticaret danışmanlığını yürütüyor. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika'daki pek çok ülke ile ihracat faaliyeti yürüten Usman çok sayıda sosyal sorumluluk faaliyetinin yanında sivil toplum kuruluşlarında da görev aldı. Usman, bir diğer taraftan yerel bir gazetede 8 yıl köşe yazarlığı yaptı. Şu anda Hakimiyet Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Usman, bunun yanında da Konya Pusula Gazetesinde ekonomi danışmanlığı yapmaktadır. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Batı Dünyasının Gelecekte Yeri Olabilir mi? | |||
![]() Evet, günümüzün savaşla imtihan olan dünyasından söz ediyorum. Daha ağzı süt kokan çocukların yaşadığı savaş stresinin aslından onların lügatinde bir yerinin olmadığını bilsek te büyüklerinin sınırsız hırsları ve anlamsız çıkışlarından en büyük payı da onlar alıyor maalesef. Bu iç karartıcı hava sürdüğü müddetçe dünyada psikolojik yönde olgunlaşmamış ağzı süt kokan çocukların feryatlarını dinlemeye devam edeceğiz. Savaş denen gerçeğin temelinde dünya hırsı ve doymak bilmeyen tatmin duygusundan beslendiğini çok iyi biliyoruz. Ama dada bunun ne olduğunu anlamadan barut kokularıyla, kanla gözyaşı ile yıkımla, feryatlarla dünyayı tanıyan çocuklarımız var. Daha üzücü olanı bu çocuklarımızın gözlerinde dünya savaş, kavga ve gürültü içeren bir ortamdır. Onların gözünde sakin imzan diye bir gerçek yoktur. Bu dünyanın gerçeğidir. Herkes birbiriyle sorunlu ve birbirine zarar vermek için olağanüstü çaba sarf eder. Bu psikolojinin insan fıtratında nasıl bir yara açacağını tahmin edebilir misiniz? İşte günümüz dünyasında bu enteresan ve üzücü gerçeği yaşamak zorunda kalan minicik yavrularımız var. Daha da zorumuza giden bu zor imtihanı en çok İslam ülkelerinde yaşayan zavallı Müslüman çocukları yaşamaktalar. Onlar her şeyden habersiz kendilerini savaşın ortasın yerinde bulurlar. İnsanların neden birbirlerini katlettiğine, neden bombaların yağmur gibi yağdığına anlam veremezler. Kendilerinin hiç kimseye zarar vermedikleri halde anbean ölüm korkusu altında yaşadıkları gerçeğini algılayamazlar. Onlar herkesin birbiriyle uyum içerisinde olmanın hayaliyle bir hayat yaşarlar. Çünkü onların dünyasında şiddet, kavga, haksızlık yoktur. Herkes birbiriyle arkadaş, kardeştir. Onların ufacık yüreklerinde ne kin ne de nefret vardır. İstedikleri tek şey, sevdikleriyle birlikte huzur, barış ve mutluluk içinde yaşamaktır. Fakat savaşın korkunç ve acımasız yüzüyle muhatap olan bu minicik insanları tatlı hayallerinden koparıp, hiç tanımadıkları, bilmedikleri, dilini dahi konuşamadıkları yabancı bir ülkeye kaçmak zorunda bırakır. Hâlbuki onlar ne mahallede-ki arkadaşlarını, ne de okullarını bırakıp gitmek isterler. Çünkü onların dünyası, gelecekleri orasıdır. UNICEF'in yapmış olduğu bir araştırmaya göre Suriye'de ki savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan çocukların sayısı bir milyonu aşmıştır. Bir milyon çocuk yersiz, yurtsuz bırakılmış, sürgüne zorlanmıştır. Uzunca zamandır savaşlarla yaşayan İslam âleminde yaşananlar, ümmet bilincinin bir türlü yerleşemediği coğrafyamızda kopuk yaşam tarzımızın bir semeresi olarak karşımıza çıkmaktadır. Düşünün! Hemen dibimizde ki komşumuz Suriye'de yaşanan acımasız savaşta ortalama 7 bin çocuk yaşamını kaybetti. Hayatta kalanlar ise, kimisi ailesi ile kimisi akrabasıyla, kimisi ise ailesini savaşta kaybeden ve kimsesiz kalan çocuklar olarak barut kokmayan güvenli bir coğrafya arayışında olan minicik yürekler olarak tek başına huzura kaçıyor. Onlar sadece savaşta değil aynı zamanda savaştan kaçarken sürgünde hayatlarını kaybediyorlar. Bildiğiniz gibi hemen her gün yeni bir yaşam umuduyla göçmenleri taşıyan onlarca tekne Ege Denizinde üzerinde ki ağırlığa ve hava şartlarına dayanamayıp Egenin soğuk sularına misafirlerini bırakıyor. Hem de tekrar almamak üzere... Aralarından şanslı olanlar cüzide olsa kurtuluyorlar. Ama kahir ekseriyeti Ege'nin acımasız hırçın sularında son nefeslerini veriyorlar. Bin bir zorluklarla savaş ortamından kaçıp, daha iyi bir yaşam hayali kuran bu insanların hayalleri hırçın sularda yok olup gitti. Hayatta kalanlar çok mu şanslı sanki? Kendilerini denizin öbür ucunda bekleyen ülkede ki karşılaşacakları acımasız seslerin sahipleri bekliyor. Fırsat ele geçince hümanizm çığlıklarıyla dünyaya insanlık dersi veren batının gerçek yüzüyle burada tanışıyorlar. Ortalık durulduğunda insanlık savaşını ve onurunu kaybeden Avrupa ülkelerini hiçte ummadıkları bir gelecek bekliyor olacak. Normal şartlarda biz Avrupa'nın acımasız ve gaddar yüzünü biliyorduk. Ama insanlık denen gerçekten bu kadar uzaklaştıklarını çoğumuz tahmin etmiyorduk. Görüyor musunuz? Kimisi gelenleri yaşlı genç çoluk çocuk demeden denize dökün diyecek kadar aşağılaşan batının gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Hiçte beklenmeyen bu tavırları aslında geleceğin dünyasında batının yeri olmadığı gerçeğini de ortaya koymuştur. Türkiye bu sınavdan şu ana kadar başarıyla çıkmıştır. Ama batıya haddini bildirmeye de bilenmiş durumdadır. Savaş çığırtkanlığıyla meşhur batı âleminin hümanizm safsataları ile uyuttukları dünya yok artık. Tüm insanlık, Avrupa'nın iğrenç ve gerçek yüzünü görmeye başlamıştır. Yaşam hakkını sadece kendilerinde gören batı dünyası yaptıklarının ceremesini yakın gelecekte girecekleri ekonomik bunalımlarla ve iç savaşlarla ödemeye başlayacaktır. Kendi aralarında da iletişim kopukluğu yaşayan batı âleminin ortaya koyduğu gerçek; aslında AB denen oluşumu menfaat birlikteliği ve birbirini yolmak anlamına geldiğini açıkça ortaya koymuştur. İngiltere AB'den ayrılmak için bir adım atma çabasındadır. Bunların hepsi birer birer kopacaklardır. Öyle değil mi? Kendi aralarında bile uzlaşamayan bu batılı mevtaların Suriye'den gelen göçmenleri alkışla ve kucaklayarak karşılayacakları gibi bir gerçeğe zaten inanmıyorduk. İşte görüyorsunuz! İnsanlık dersi vermede sınır tanımayan batının gerçek yüzünü... Kardeşlerim, sonuç itibariyle bütün bu baskı ve sömürüden kurtuluşun iki yolu vardır, birincisi içimizde ki irinlerden arınmak ikincisi de İslam ülkeleri olarak örgütlenmek, kenetlenmek ve bu sömürü üzerine kurulu egemen kapitalist sisteme karşı mücadele etmektir. Geleceğimiz olan çocuklarımızı geleceksiz bırakan barbar sisteme karşı mücadele etmektir. |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2016-03-09 | |||
|
|||