Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 05 Ekim 2016
Gürbüz BATTAL
Gürbüz BATTAL kimdir?
1951 Sarıkamış Yeniköy doğumlu. 1969 yılında Kars Kâzım Karabekir İlköğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Manisa’da 37 yıl sınıf öğretmenliği yaptı. 2006 yılında emekli oldu. 6 yıldır Manisa Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi'nde sınıf öğretmenliği yapıyor. Evli, üç çocuk babası, dört torun dedesi.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Kırkıncı Hoca'nın Anılarından
Hepimizin bildiği gibi Dünya'daki en etkili silah inançtır.

İnsanları öldürebilir, esir alıp işkence edebilir, yaşadıkları köyleri, kasabaları, şehirleri yakıp yıkabilir ama inançlarını yok edemezsiniz. Yok ettiğinizi sansanız bile bu size o insanların düşmanlığını kazandırmaktan başka bir işe yaramaz.

Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları kitabında ibadet dilinin Türkçe olması gerektiğini vurguluyor. Zaman içinde bu fikir o dönemin devlet yetkilileri tarafından benimseniyor olacak ki 10 Nisan 1928'de anayasanın 2.maddesinde yer alan 'Devletin dini, Dini İslam'dır' ibaresi kaldırılıyor, devlet hukuken laik devlet oluyor.

18 Temmuz 1932'de Diyanet İşleri Riyaseti ezanın Türkçe okunmasına karar veriyor.

29 Ocak 1932'de, halkının yüzde 99'unun Müslüman olduğu bir ülkede ezan ilk defa Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii'nden 'Allahü ekber' yerine ' Tanrı uludur' şeklinde okunuyor. Ardından Ayasofya ve diğer camilerde Türkçe okunmaya başlıyor.

Bu durum, küçük bir azınlık dışında büyük bir tepki, öfke ve sessizlikle karşılanır.

14 Şubat 1933 tarihinde müftülüklere gönderilen yazıda ezanın Türkçe okutulması, buna uymayanların kati ve şedid ( kesin ve şiddetli) şekilde cezalandırılacakları bildirilir.

6 Mart 1933'te Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi yayınladığı genelge ile salanın da Türkçe okunmasına karar verildiğini duyurur.

1941'de çıkarılan 4005 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 526. Maddesine 'Arapça ezan okuyan ve kamet getirenler 3 aya kadar hapis ve 10 liradan 200 liraya kadar para cezasına çarptırılacaktır' şeklinde bir ibare eklenir.

O dönemde yaşayanların anlattıklarına göre yasak sadece orijinal ezan okuyanlarla kalmıyor, Kur'an-ı Kerim öğretmek de yasaklanıyor ve yasaklar sıkı bir şekilde kontrol ediliyor.

1950 yılında Menderesin başbakan olmasıyla bu saçma sapan uygulamaya son verilir.

16 Haziran 1950 6 Temmuz 1950 tarihinde haftada 3 gün Ankara Radyosu'nda Kur'an okunacağı belirtilir.

Aynı gün ikindi ezanında Arapça ezan yasağı resmen kalkar.

Bursa'daki bir camide 7 defa arka arkaya orijinal ezan okunur.

Böylece tam 18 yıl süren zulüm bitmiş, büyük hasret sona ermiştir

Orijinal ezen okunacağı duyulunca Anadolu'nun her tarafına bayram havası gelir.

Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden, 24 Şubat 2016 Çarşamba günü vefat eden Mehmet Kırkıncı Hoca, Osman Yakut Erzurum'a verdiği röportajda o günü şöyle anlatıyor.

"16 Haziran 1950'de ikindi vaktinden itibaren ezanın aslıyla okunacağını haber alan Erzurum halkı, sokaklara döküldü. Cadde ve sokaklarda adeta bir bayram havası yaşanıyordu. Kadınlar ehram ve çarşaflarıyla toprak evlerin üstüne çıkmış, ezanın okunmasını bekliyorlardı. Kurban Bayramı'nda her köşede bir hayvan kesildiği gibi, o gün de insanların ekserisi Tebrizkapı mevkiinden Lala Paşa Camii'ne kadar dizilmiş, kurban edeceği hayvanları dışarı çıkarmış, büyük bir hasretle ezanın okunmasını bekliyordu. Minarelerden Ezan-ı Muhammedî okunmaya başlayınca tekbirlerle kurbanlar kesildi. Birçok insan sevinç ve şükür gözyaşı döküyordu. Biz de huzur ve mutluluk içinde arkadaşlarla beraber müftülüğe gittik. Müftü Solakzade Sadık Efendi'yi sevincinden ağlar bir vaziyette bulduk. 'Ya Rabbi! Ölmeden önce bu günleri bizlere gösterdin ya Sana sonsuz şükürler olsun.' diyerek hem Allah'a şükrediyor hem de ağlıyordu. Zaten o gün, sevincinden ağlamayan kimse kalmamıştı.'

DP'nin iktidara gelmesiyle maddi ve manevi büyük sıkıntılar çeken ve huzursuzluk yaşayan insanların yeniden umutlandığını anlatan Kırkıncı Hoca, "Tek parti, bütün maneviyat ve feyiz kaynaklarını kurutmuştu. Ancak DP gelince, manen ve maddeten büyük bir ferah ve sürur devri başladı. İnsanlar adeta kıştan bahara, zulmetten nura çıkmış gibi idiler" şeklinde konuşuyor. Başbakan Adnan Menderes'in İslam'a çok büyük hizmette bulunduğunu vurgulayan Kırkıncı Hoca, "Cenab-ı Hak, Adnan Menderes'ten ebediyen razı olsun, makamını âli eylesin! Onun bu büyük hizmeti inşallah günahlarına kefaret olur." şeklinde dua ediyor.

Kalın sağlıcakla.

Gürbüz Battal

 

 

 

 



   
2016-03-17
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları