Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 19 Ağustos 2016
İlhan NEZOR
İlhan NEZOR kimdir?
1968 Trabzon doğumlu.Eğitimci bir ailenin çocuğu olması hasebiyle güzel Anadolu'nun muhtelif yerlerinde bulunma ve farklı kültürlerden istifade etme imkanı buldu.Lise yıllarından itibaren çeşitli yerel ve ulusal gazetelerde şiir,makale ve araştırmaları yayınlanmış olup an itibarı ile,Teknokule-En Politik- Epruli -Manşetto ve Bendeyazarım.com'da günlük makaleleri yayınlanmaktadır.İnşaat teknikeri ,evli ve iki erkek çocuk babası...
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
''Bu ülkenin sorunu Tayyip Erdoğan’dır'' -4
'Bu ülkenin sorunu Recep Tayyip Erdoğan'dır' (4)

Evet , kaldığımız yerden devam ediyoruz...
CHP'li Muharrem İnce gerek 1 Kasım seçimleri öncesi Meclis'te yaptığı ve yakın bir dönemde Sözcü Gazetesine vermiş olduğu beyanatta ülkenin huzura, istikrara kavuşması için kendince bir çözüm bulmuş ve 'Bu ülkenin tek sorunu vardır o da Recep Tayyip Erdoğan'dır' diyerek kara probağanda yolunu tercih etmişti.
Öylesine ilginç ve bir o kadar da haklı bir tespitte bulundu ki şimdi onu irdelemeye çalışacağız...
Sorun olarak gördüğü şahıs, vatandaşlarının yarısının oyunu almış ve her girdiği seçimden zaferle çıkmış bir siyasi kişilik olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ı incelenmek üzere Tababet kurumuna (Tıp ilmi) havale etmiş ve doktorları göreve çağırmıştı.

İşte bu tespitine katılıyoruz...

Evet, Recep Tayyip Erdoğan üzerinde sosyolojik olduğu kadar tıbbi olarak ta araştırma yapılması gereken bir şahsiyettir. Ona gönül verenler arasında ne tür bir hormon salgılanıyor ki yeni doğan çocuğunu anadan öksüz babadan yetim bırakacak kadar davasına sadık kalınabiliyor..?

Bu konuda yıllar evvel 'Erdoğan'ın başarısındaki büyük sır perdesi..!' başlıklı bir yazı kaleme almış ve yükselişinde ki sır dolu olaylara dikkat çekmiştik.
Şimdi Muharrem İnce‘nin incelenmesi,araştırılması için Tababet kurumunu göreve çağırdığı ve benim de bizzat şahit olduğum olayı burada yeniden aktarmak durumundayız...

Yıl 1994...

RP Milletvekili Sn.Hasan Hüseyin Ceylan‘ın davetlisi olarak Ankara Altınpark Göl Tiyatrosunda bir toplantıya katıldım.Bu toplantı RP‘nin Büyükşehirlerdeki seçim zaferinin bir nevi açılımı durumunda idi.Toplantıya bugün Cumhurbaşkanı olan Sn Tayyip Erdoğan‘da katılmıştı.İstanbul Belediye Başkanlığını kazanması hasebiyle yapacağı konuşma merakla beklenmekteydi.Neticede kürsüye davet edildi ve aşağıdaki şu anlamlı , bir o kadar da ibret verici konuşmayı yaptı.

'Ben RP il Başkanı olduğumda,İstanbul'un 19 ilçesi vardı... Bunlar haftada bir gün açık diğer günler kapalıydı. Arkadaşlarımı topladım,konuştuk ve karar aldık.
Gündüzleri açık tutamıyoruz bari her gün 18:00 ile 21:00 arası birer nöbetçi koyalım dedik.
Bunu ilçe teşkilatlarımıza bildirdik.Telefonla da 'açık mı - kapalı mı' diye de kontrol ediyorduk.
Bir gün Şişli teşkilatını 18:15'te aradık telefonu açan olmadı..
Arkadaşlarla Şişli teşkilatına gittik.Saat 18:35 idi...Kapıyı çaldık bir genç açtı. Gözleri yaşlar içindeydi. Durumu hiç iyi değildi...Sorduk kendisine : Hasta falan mısın? Yoksa bir derdin mi var..?
Israrlarımıza rağmen derdini söylemek istemedi...'Peki ilçeyi neden geç açtın ? diye sorduk...'Müşkil bir durumum vardı o yüzden geç açtım.' cevabını verdi.
Müşkil durumunun ne olduğunda ısrar ettik , yardımcı olabileceğimizi söyledik, o yine de ısrarla söylemekten kaçındı.
Ertesi gün araştırdık,bu genç kardeşimiz eşini doğum sırasında kaybetmiş çocuğunu kurtarmışlar.
Doğumdan hemen sonra çocuğunu hastaneden almış, annesine bırakmış ve aceleyle ilçeye nöbetine gelmiş.
Bu durum bizi gerçekten çok üzdü. Derinden yaraladı.
Daha sonra duyduk ki , bu genç kardeşimiz Eskişehir'e yerleşmiş.Orada da teşkilatlarda çalışmış.
Arkadaşları ile bir köy çalışmasına giderken elim bir trafik kazası geçirmiş ve arkadaşları ile birlikte şehitler kervanına katılmış.
Biz biliyoruz ki , zafer inananlarındır ve zafer yakındır.
Böyle daha nice arkadaşlarımızı kaybettik. Çok çileler çektik , eziyetler gördük , horlandık , küçük düşürüldük ama yılmadık bu günlere geldik...'

Evet , bizzat dinleyenler arasında olduğum için çok etkisinde kalmış ve unutamamıştım.Unutamıyorum da...
Şimdi bu hadise Muharrem İnce ve yandaşlarına ne anlatır bilemiyorum ancak acı ve bir o kadar da gurur verici bu hadise bana İslam'ın ilk şehidi Hz Sümeyye‘ yi hatırlattı.
Hz.Sümeyye şehit edildiği zaman müşrikler bunu müjdeli bir habermiş gibi Ebu Cehil‘ e bildirdiler.
Ebu Cehil sevinmek bir yana , kaşlarını daha da sertleştirerek 'Siz bu habere seviniyor musunuz...? Eğer bir dava için ölümü göze alanlar varsa , bilinsin ki o dava kök salmaya başlamıştır.
Demek Muhammed'in davası da kök salmaya başladı haaa....' diyerek endişelerini saklayamamış ve İslam gerçeğinin altını önemle çizmiştir.
İşte,kelime dağarcığınız ne kadar zengin olursa olsun bir noktada düğümlenip kalıyor.
Hadi yaz bakalım yazabilirsen
Genç yaşta bir insan düşünün,eşini doğum esnasında kaybediyor ve kurtarılan çocuğunu doya doya öpüp koklamadan eşinin acısını içine gömerek inandığı dava uğruna koşarak nöbetine gidiyor.
Hangi birimiz böyle bir fedakarlıkta bulunabiliriz..?
Bu ne büyük aşktır ki , çocuğunu anadan yetim babadan öksüz bırakacak kadar sevdalıdır davasına.
Böyle bir aşk, arkasından milyonları sürükleyecek Liderler çıkarmaz mı.?
Böyle bir aşk, 'Dik dur eğilme , bu millet seninle ' diyerek kitleleri meydanlara dökmez mi?
Böyle bir aşk,'Astınız,zehirlediniz,yedirtmeyiz' diyerek liderlerine sahip çıkmaz mı?
İşte bunlardan birisi hiç şüphesiz Recep Tayyip Erdoğan‘dır.
Yakın siyasi tarihimiz halkının yarısının teveccühünü kazanmış bir Liderin iç ve dış mihraklarla bu kadar yıpratılmak istenmesine bugünkü kadar şahitlik etmemişti.
Bu sahiplenme duygusu siyasi pradigmalarla otopsi edilmesi gereken bir durumdur.
İşte Erdoğan‘ın Liderliğinde yatan sır kanımca budur...
Muharrem İnce,Tababet kurumunu göreve çağırırken bu hadiseyi de inceletmesini kendisine salık veririz.
Bilmem fazla söze gerek var mı..?
Güvercin tedirginliği ile yaşamayı bırakmalısınız Sn.İnce...
Su çatlağını bulunca mutlu olur.Anadolu'da akan sular çatlağını bulmuştur...
Nasıl mı..?

HAK-İŞ'in Dünya Kadınlar Günü Etkinliği'nde Hatice Güngör adlı işçininCumhurbaşkanına hitaben okuduğu şu satırları da tababet kurumunun incelemesi için aktarıyoruz...

'Sayın Cumhurbaşkanım sizi çok seviyor ve çok değer veriyoruz. Mektubumdaki duamı tekrar etmek istiyorum. Allah'ım Cumhurbaşkanımıza hayırlı, uzun ömür ver. Hizmetlerini tamamlamasını nasip et. Ülkemizin, insanlığın ve İslam aleminin ona ihtiyacı var. Şayet buna ömrü vefa etmeyecekse ve benim ömrüm var ise Rabbim lütfen benim ömrümü ona ver. Ömrüm size annenizin ak sütü gibi helal olsun.Benim iki tane yavrum var. Onlara herkes annelik yapabilir ama güzel yurduma, İslam'a, insanlığa herkes güzel hizmet edemez...'

Evet Tayyip Erdoğan bir sorundur...Bu sorun davası uğruna canını ve çocuklarını feda edebilecek yüreklerin var olma sorunudur...
Bilmem anlatabildik mi 'çok abazayım gel' diyerek dul kadınlara mesaj atan ahlak yoksunu Vekil Muharrem İnce Bey..!

İlhan NEZOR




 


   
2016-03-21
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları