Dilek EJDER
|
|||
![]() ARAŞTIRMACI YAZAR, AFORİZMACI, BESTECİ VE ŞAİR; Zemherinin Kardeleni Sarıkamış'ta doğdu Ejderin Kızı; O tam bir sentez avcısı olduğu için Türkiye'nin hemen hemen her tarafını kaçış karış gezdi ve gördüğü tüm memleket tablolarını yüreğinin duvarlarına astı ve belleğine kazıdı. Altmışa yakın yazar ve şairler derneğine üye olup, birkaç yazar ve şair derneklerinin yöneticiliğini de yapan yazar çeşitli faaliyetlerde ve sosyal aktiviteler de hep başarı göstermeye çalıştı. Uluslararası analiz yolculuğu ise Amerika, Almanya, Dubai, Fransa gibi yerlerde soluk almıştır. 5 yaşında kalemiyle tanışan yazar, sonradan yazar olmak için değil, edebiyatın mutfağından geldiği için pişirmiştir kendisini. Sadece Kral değil ona göre bütün halk çıplaktır bazen ve Krala çıplak olduğunu haykıran o çocuk gibidir her daim. Eserleri; Zemherinin Kardeleni Sarıkamış. Şehitlerin Ölmedi ki Türkiyem. Töre Esaretinde Aşk. Doğuda Kız Türkiye de Kadın Olmak. Ah Gülizar. Vee Büyü Aşk Ve Sırr-ı Alem.. |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Gün Birlik Olma Günüdür | |||
![]() Gün; aklımızı başımıza alma günüdür! Başka çare yok! Başka bir Türkiye yok! Vatan elden gidince, başa gelen aklın faydası ne başa, ne ayağadır, bilesiniz! Sığınacak başka vatan ararken, çocuğumuz karaya vurunca mı aklımız başımıza gelecek? Başka vatanın çöp bidonları içinde ısınmaya çalışırken mi aklımız başımıza gelecek? Suriyelilerden de mi ibret alamadık hiç? Hiç mi empati kuramadık; sokak sinemalarından her gün onların acı dolu filmlerini izlediğimizde? Onların filmlerinin adı vatansız olmaktı; bu başlığı da mı hiç okuyamadık, hiç mi anlayamadık? Biz ki onları bağrımıza basan bir millettik ama bizi bağrına basacak başka bir millet yok! Başka Türkiye yok! Dün; şehitlerimizin bize miras bıraktıkları bir sözleri vardı; 'Dur yolcu...' Bugün ise bir hatırlatmaları var yine; 'Dur Yolcu; bugün kolay kolay harcadığın bu ülke, dün dedelerinin kanıyla bayrağının rengini boyadığı yerdir! Dur yolcu; bugün aydın yüzlerin kalemleriyle sattıkları bu yer, dün kanla bir tarihin yazıldığı yerdir.' Ve ben diyorum ki, lütfen ama lütfen Türkiye'nin sözde aydın ama şu karanlık kalemlerinin amaçlarının aracı olmayın artık... Onlar yer bulur, siz bulamazsınız... Asıl mesele siz değilsiniz çünkü; bu vatanı sizlerle yok etme çabalarıdır. Gezi olaylarından bu yana sayfa sayfa siyasi yazılarım oldu elbet. Birini yayınladıysam, binini yayınlamadım; zira hassas dönemlerden geçiyorduk ve geçiyoruz da! Farkına varmadan bende sivri yazıyordum, öfkemi kusuyordum ama bizler otokontrollü olmalıyız. Bizim birbirimizi ötekileştirmeye değil, parçaları toplayıp bütün olma günüdür... Kalemler yapıcı olmalı, yıkıcı değil Eyy millet, ne yazık ki bu kaos merdiveninin en alt basamağında değiliz biz... Sırf Erdoğan nefretiyle, ahtapot gibi her görüşü kollarına saran, neredeyse her görüşle el ele, kol kola olan bu kangren siğilinin tamda kökünün zehrindeyiz... Meseleniz Erdoğan değil, mesele vatan olmalı. Bakınız ülkemiz dış güçlerin meselesi! Hepsi bu! Siğil aynı siğil, mesele aynı mesele... Mesele aynı olsa da aslolan mesele o ki; senin bu kangren siğilinin dalına mı, yoksa köküne mi bakmandadır. Bil ki dallar başka başka görüş olsa da, kumandasının kökü aynı yerdir. Türkiye'de siyasi kutuplaşmalar, yani senin görüş benim görüş çok başlı ama tek köklü bir siğildir ki bununda dalı budağı teröre döndü, birleşti de, sen diğer dalındasın sanma, sen uzaktasın sanma, o dal, budak ayrı sanma; dalları da aynı terör, kökte aynı terör... Sen bu kökün neresindesin? Bak, gör, düşün... Dön! Unutma çember daraldıkça sıra sıra sana da gelecek... Bilirsiniz depremler önce artçıdır sonra genel. Ha unutmadan Bizim depremlerimiz bile Allahtan değil, kumandası dış güçlerin ve aklımızın pimini çekenlerin elindedir. Bakınız ülkemizde doğal depremlerden tutun ki tüm siyasi çalkantı depremlerinin tamamı dış güçlerin içimizdeki hainleri yönlendirmesiyle koordinedir. Deprem demişken 17 Ağustos Marmara depremini hatırlarsınız! 'Allahtan' dedik! Öyle ya depremi de insanlar yapacak değildi ya... Biz öyle sanalım... Ki öylede sandık, öylede kandık ama biz üst kürenin kaderi altında olan biz millet olduğumuz için bazen iki kaderi karıştırıyoruz! Hepsi bu! Allah'a bile iftira edip kendi yaptıklarını Allahtan dememize sebebiyet veriyorlar. Allahtan değildi! O zamanda evlere düşen ateş dış güçlerin elindeydi, şimdide. Onlara hizmet eden PKK ve artık kardeş partileri varken daha çok feryat figana şahit olacak bu ülke. Daha çok depremlere, yürek depremlerine şahit olacak bu ülke. Eh hal böyle olunca bir ateş çemberinin cehennemi içinde çığlıklarımız sus, suslarımız çığlık. Gezi olaylarından beri şaşkınım! Terörü lanetleyip bir diğer koluna destek veriyorlar! Başımı taşlara, gözümü kaşıma vurasım geliyor. Uyanın diyorum uyanın, sesim kulağımdan öteye geçmiyor! Tez elden, biz bizdenken uyanalım. Uyanın kardeşlerim uyanın! Susmayalım terörü şiddetle lanetleyelim evet, ama evvela bu lanet çemberini genişletip bu cehennem ateşine odun atıp yükseltenlerden miyiz, yoksa su olup söndürmek isteyenlerden mi, ya da kenarda durup; 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!' diyenlerden miyiz? Bir düşünelim bakalım; 'Biz bu cehennem ateşinin neresindeyiz?' diye sorgulayalım kendimizi, yüzleşelim kendimizle... Unutma çember daraldıkça sıra sana da gelecek! Biliniz ki desteklediklerinizle lanetledikleriniz artık tek yürek olmuş, aynı yola revan olmuş durumda! Sen o yan da, bu yanda değil, vatan yanda ol yeter! O nedenle sadece düşün gör ve dön! Çünkü amaçların aracı sensin, düşün gör ve dön! Gün aklımızı başımıza alma günüdür... Gün yeniden kardeş olma günüdür... Çünkü başka sen yok! Çünkü başka Türkiye yok! Sevgilerimle Dilek EJDER |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2016-03-24 | |||
|
|||