Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 05 Ekim 2016
Gürbüz BATTAL
Gürbüz BATTAL kimdir?
1951 Sarıkamış Yeniköy doğumlu. 1969 yılında Kars Kâzım Karabekir İlköğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Manisa’da 37 yıl sınıf öğretmenliği yaptı. 2006 yılında emekli oldu. 6 yıldır Manisa Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi'nde sınıf öğretmenliği yapıyor. Evli, üç çocuk babası, dört torun dedesi.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Sen miydin bana gönderilen...
SEN MİYDİN BANA GÖNDERİLEN YOKSA BEN MİYDİM SENİN İÇİN SEÇİLEN

2 Nisan, 'Dünya Otizm Farkındalık Günü' olarak kutlandı. Bu anlamlı günde bir otizmli çocuk annesi olan Arife Güngör'ün duygu ve düşünlerini köşemde paylaşmak istiyorum.

'1995 Ocak ayının 7. Gününde dünyaya ağlayarak geldiğinde seninle birlikte nedensiz ağlama krizine girmiştim. Belki de annelik içgüdüsüyle yaşayacağımız zorlukları, farkında olmadan hissetmenin verdiği bir duygu boşalmasıydı.

2,5 aylık olduğunda ters giden bir şeylerin olduğunu fark ettik. Gözlerinde bir problem vardı. Göz doktoruna gittiğimizde doktor bize; ' Bu çocuğun gözü görmüyor. Bunu hemen DEÜ Göz Bölümüne götürün' dedi.  Orada yaşadığım duyguları kelimelere dökemem.

DEÜ Hastanesi'ne gittiğimizde göz doktoru, göz muayenesi yaptıktan sonra bize 'Çocuğunuzun gözlerinde tembellik var. Önce göz tedavisi uygulayacağız. Düzelmese ameliyat ederiz' dedi.

7 aylıkken başladığımız göz tedavisi 6 yıl sürdü.

Çok şükür kızım ameliyata gerek kalmadan gözlükle yaşamaya devam etti.

Bu arada doktorumuz bize, çocuğun gelişiminde anormal bir durum olduğunu, hemen hastanedeki ‘ Çocuk Nörolojisi'ne götürmemiz gerektiğini söyledi.

Gözündeki problemin çözümü için gittiğim doktordan bu sözleri duyunca moralim sıfıra indi.

İşin ciddiyetini anlayınca durumun ne kadar zor olduğunu fark ettim. Pişmanlıklar, suçlamalar, olmaz olamazlar, neden benler, niçinler, tanıdığım tanımadığım ailelerle yaptığım sohbetler, günlerce gecelerce döktüğüm gözyaşları, umutla umutsuzluk arasında gidip gelmeler, uykusuz geceler birbirini kovaladı. ( 20 yıldır devam eden uykusuz geceler... )

Durumu kabullendikten sonra çare arama dönemi başladı.

Yüce Yaradan'dan, insanlara bahşedilen en büyük yeteneklerden birisi olan, ' ZOR KOŞULLARA UYUM SAĞLAMA YETENEĞİ'Nİ' fark ettim.

Herkes kadar dağılma, toparlanma, mücadele ve sıkıntıya karşı doğal akıntı ile birlikte hareket etme yollarından geçtik.

Herkesin payına düşeni yaşadığı bu dünyada bizim payımıza düşen de buymuş dedik.

Doktorlar, ' Çocuğunuz engelli. Bunun bir tedavisi yok. Ancak özel eğitimle kapasitesinin alabileceği en yüksek seviyeye gelebilir' dediler.

Hastaneye gelen engelli ailelerle yaptığım sohbetlerde, İzmir'de ‘özel eğitim merkezlerinin' olduğunu ve çocuğumu buralara getirebileceğimi söylediler.

Mücadelemin en zor dönemi başlamıştı.

Haftada 2 gün Salihli'den İzmir'e 3 araç değiştirerek gidip geldim. Daha sonra Manisa'da bir ' Özel Eğitim Merkezi' açılınca eğitimimize Manisa'da devam ettik.

Mücadelemiz sadece eğitimle değil, aileyle, akrabalarla, garip tepkilerle acıma duygularıyla, tuhaf bakanlarla, alay edenlerle, dışlayanlarla vs. oldu.

'Anneler, çocuklarını iyi edebilecek güce sahiptir' demişti birileri.

Ben de otizmi araştırırım, bulurum, çözerim demiştim ama maalesef başarılı olamadım.

Otizm o kadar zor ki her an iyi ve kötü anlamda her şeyi yaşayabilirsiniz.

Kızım 20 yaşına kadar çok sakin bir otizmliydi. Ama maalesef şu anda öfke nöbetleri geçiriyor. Hiçbir şekilde ilaç kullanma taraftarı olmamama rağmen anti depresyon ilaçlar kullanmaya başladık.

Gelecek bize ne getirir bundan sonra ne olur bilemiyorum. Ama içimdeki koşulsuz sevgi, iyilik ve inanma gücü bana  ‘endişe etme' diyor.

Yaşam, bir şekilde yoluna girecek ve iyi olacak.

Bu zorlu mücadelede hem kendimin, hem de diğer ailelerin galip geleceğine inanıyorum.

Sadece SABIR, SABIR, SABIR...

ENGELLİ ANNESİ OLMAK

Engelli annesi olmak; her insana uygulanmayan büyük bir sınava girmektir.

Engelli annesi olmak; diğer çocuklarını hiçe saymaktır.

Engelli annesi olmak; diğer engelli anneleriyle el ele verebilmektir.

Engelli annesi olmak; sınırsız paran olsa da çare bulamamaktır.

Engelli annesi olmak; tüm hayatından vazgeçmektir.

Engelli annesi olmak; diğer insanların bakışları altında karıncalar kadar küçülüp ezilmektir.

Engelli annesi olmak; babalar dahil yanında hiç kimse olmadan dağlar kadar zorluklara göğüs germektir.

Engelli annesi olmak; benden önce yavrum ölsün diye dua edecek kadar çaresiz kalmaktır. Saygılarımla. Arife Güngör.'

Engelli çocuğu olan bir anne olarak, yaşadığı zorlukları samimiyetle paylaşan velimiz Arife Hanıma teşekkür ediyorum. Allah'tan kendilerine sabır ve kolaylık versin.

Kalın sağlıcakla...



   
2016-04-08
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları