Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 24 Mayıs 2016
Kerim BAYDAK
Kerim BAYDAK kimdir?
Kerim BAYDAK 01.01.1961 ADIYAMAN doğumlu. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakultesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Adıyaman’da Yenigün gazetesi ve akabinde, Güne Bakış, şu anda da Adıyaman da Yeniyol adlı gazetede günlük olmak üzere çeşitli internet sitelerinde köşe yazıları yazmakta ve şiirleri yayınlanmaktadır. Kerim BAYDAK’ın yayınlanmış eserleri: 1 - OTUZA KADAR – Roman - 2004 - Avcı Ofset ve Matbaacılık 2 - ENTERESAN KÖYÜN ENTERESAN HİKÂYELERİ – Hikâye - 2006 - Gündüz Yayınları (Sabit İNCE ödülleri 2008 Hikâye dalında 1. Mansiyon ) 3 - AĞLAMA GÜLÜM – Şiir - 2007 - Gündüz yayınları 4 - ACIYIN BANA - Şiir – 2011 - Enzim Ajans 5 - ASLAN HÜSAYİN – Biyografi – 2012 - İz Ajans Yayıncılık 6 – Gecenin İçinden Güneşin Doğuşu ( Nemrut Dağı)-Şiir- 2012- Adıyaman Belediyesi Kültür Yayınları
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Haddimi Bilirim, Uyuşuk, Yılışık Değilim
Sahi, siz hiç ekmek arası sucuk ( lokum) yediniz mi?

Adam oturmuş, somun ekmeğin arasına zeytin ve çikolata koymuş, başlıyor yemeye.

Diyorum, 'ne alaka çikolata, zeytin!'

'Bu nedir ki, siz daha ne gördünüz ki, hele siz önceleri somun arası  sucuk ( lokum) koyup yenildiğini görseydiniz!..' diyor.

Gerçekten, eskiden ekmek arası sucuk (lokum) koyup yerlerdi.

Hem tadı, hem de kokusu bir harikaydı.

Hele cevizli olanın değmeyin keyfine!

Sahi, hiç yediniz mi?

***

Bazen hatıralarımızı yok ediyorlar, ama aslında şu eskiciler de olmasa, herhalde şehir hurdalardan, eskilerden geçilmezdi.

Şehir, görüntü ve çevre kirliliğine sebep olan sayısız çer-çöp ve hurdadan kurtulmuş oluyor.

İyi ki eskiciler var.

***

Almanlar, birçok Alman Üniversitelerinde,  gençler için İlahiyat fakülteleri açıyorlarmış

Burada yetişen Müslüman ilahiyatçıları, Müslüman ülkelerinde yetişen Müslüman İlahiyatçılara tercih ediyorlarmış.

Dikkat çekici bir icraat değil mi?

Neden acaba?

***

Her insanın varmak istediği hedefleri olmalıdır. Bu hedeflere ulaşmak için, var gücüyle, bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, azimle ve kararlılıkla, gittiği çizgiden sapmadan ilerlemelidir. Her insan, bir şeyler başarmak ister, ancak hedefleri olanlar bunu başarabilir. Gerçekleştiremediği hedefler için üzülenler, ah-vah edenler, hareket etme yetileri, moral ve motivasyonları, başaramama korkusuyla inancı zayıf olan insanlardır. En başta, onlar kendilerine bile inanmayan insanlardır. Hedefleri olan insanlar, hareket halinde olanlardır, çaba ve gayret gösterenlerdir, uyuşuk, yılışık, tembel olmayan insanlardır.

***

İnsan, yaptıklarıyla, yaşadıklarıyla ya huzur buluyor ya da huzursuz oluyor.

Bireysel mutluluk ve huzur,  haliyle toplumsal huzura ya da tam tersi huzursuzluğa sebep olmaktadır.

Toplumsal huzur, her bir takım güçler tarafından, çeşitli yönlendirmelerle baltalanmaya çalışılırken;  kendi içimizde güven duygunuzun zedelendiği bir takım çevreler tarafından da desteklenince, sonu iyi olmayan bir gidişata, geleceğe doğru hızla ilerliyoruz. Bu yüzden, birçok toplumsal, kültürel ve tarihsel değerlerimizi koruyamadığımızdan, yok olup gitmektedir. Önlemler alınmadığı ve çareler bulunmadığı takdirde, her an bir belirsizliğe doğru yol alıyoruz.

***

Zaman hızla akıp geçiyor ve insanlık baki!

Ne olduğu belirsiz, bir içki içiyor saki!

Hava sis pus olmuş, flu  bir ortam, görüntü haki!

Durup düşünmek gerek, bakın ne oluyor diye!..

***

Mevlana'ya sormuşlar; 'sen çok okursun, çok yazarsın, peki ne bilirsin?'

Mevlana cevap vermiş; 'haddimi bilirim!'

Peki, 'haddini bilen var mıdır?'

'Herkes haddini biliyor mu?'

Maalesef 'evet!' demek hayli zor!

Haddini bilenlerden ziyade,  haddini bilmeyenler o kadar çoğaldı ki; ancak 'Alma mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste!' demekten başka bir şey yapamıyoruz.

***

Dünya ülkeleri (Özellikle Ortadoğu) arasındaki bir takım sebeplerden dolayı göç hareketleri, kısa vadede olmasa da, uzun vadede bir takım sosyal, kültürel ve siyasal dengelerin bozulmasına ve bazı dengelerin sarsılmasına sebep olacaktır. Bu da özellikle Avrupa'nın başını ağrıtacağa benziyor. Gidilen ülkelere uyum ve bütünleşme sorunları nedeniyle işsizlik, eğitim, sağlık gibi bir takım sorunların yaşanmaması için, gizli anlaşmalar yapan ülkelerin pazarlıklarıyla kendinden uzak tutmaya çalışıyorlar. Bunu da taşeron görevi yükledikleri Türkiye üzerinden yapmak istiyorlar. Ne kadar kendilerinden uzak tutmaya çalışsalar da sonuçta namlunun ucu bir şekilde kendilerine dönmektedir. Artık bundan kaçış olmayacağı görüntüsü, tüm dünya ülkelerine hâkim olmuş durumdadır.

Kerim BAYDAK

[email protected]



   
2016-04-20
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları