Fevzi GÜNENÇ
|
|||
![]() 1940 yılının şıra zamanında, 1 Eylül Dünya Barış Gününde Gaziantep’te doğmuşum. Öğretmenlik, metin yazarlığı, tiyatro oyunculuğu, gazetecilik, öykücülük yaptım. Sayısı 50’yi aşan sahne için çocuk oyunu, bir o kadar radyo oyunu, çocuk romanları, yüzlerce çocuk öyküsü, çocuk şiirleri yazdım. İlgi alanım çocuk edebiyatı. Ama toplumsal olaylara da duyarsız kalamadığım için sıklıkla köşe yazıları yazıyorum. Erişkinler için yazdığım edebi yapıtlarım da var. Bu bağlamda 1991 yılında Orhan Kemal Öykü Ödülü birinciliğini kazandım. Ödüller aldım bir yığın... Ulusal bir gazeteden Emekli oldum. İki çocuğum var. Ayıp olur öbürlerini saymazsam: kendileri için yazdıklarım da çocuklarım değil mi? Dünyanın dört bir bucağındaki sarı, kara, beyaz, kızıl derili olan kimileri kurşunlardan, bombalardan, kimileri açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölen düşlerinde bile gülemeyen, daha yaşamanın ne olduğunu anlamadan, ölen çocuklar öldüklerini bile bilemeyen çocuklar benim çocuklarım değil mi? Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Ne güzel kutladık 23 Nisan'ı | |||
![]() Devlete düşman olup nasılsa devletin önemli yerlerine konuşlanmış olanların her yıl ulusal bayramlarımızı yok saymalarına öylesine alışmıştık ki, bu yıl Egemenlik Bayramımızı da buruk bir eziklik içinde kutlayacağımızı düşünüyordum. Kendimi Masal Parkında bulunca, bir hoş oldum. Gerçekten Masal Parkında, masaların içindeymişim gibi oldum. Bir elimden Alis, harikalar dünyasına doğu çekiyordu beni... Bin elimden Pinokyo tutmuştü. Üçüncü bir elim daha olsaydı kesinlikle Rapunzel tutardı. Keloğlan'a, Nasrettinciğe, Karagözcük ile Hacivatçığa bencileyin çekiniceli buruk bakışlar kalırdı Yok bu yıl öyle olmadı. Egemen güçlerin kendini bilmez bir sözcüsünün: 'Kızlarımızı dans ederek, bale yaptırarak yetiştiriyorlar' diyerek çocuk bayramımıza gölge düşünmeye kalkışmasına karşın: 'Bizler başımız dik, alnımız ak, evet çocuklarımızı dans ederek, çağdaş bireyler olarak yetiştiriyoruz ama onlara tecavüz etmiyoruz diyen yürekler ayaktaydı bu 23 Nisan'da. Çocuklarımız doyasıya dars etti. Müzik onlara doyasıya eşlik etti. Çoçuklar ve çocuk kalabilerler her ikisine de eşlik etti. 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramının bu çoşkusu doğaya bile yansımıştı. Ben dikkat etimi, gördüm. Siz de dikkat etseydiniz görürdünüz. İnanın o güzel danslara, o güzel ezgilere kuşlar da eşlik ediyordu. Kelebekler de eşlik ediyordu. Bin sevinçle bir yükseliyorlar, bir enginleşip çocukların arasına karışıyordu kuşlar ve kelebekler. Çocuklarımızın ellerinde balonlar vardı. Çocukluktan yeni çıkmış ama ruhu hala çocuk kalabilmeş genç biri kız telefonla sevincini annesine aktarıyordu: 'Balonlar aldık, Yüzlerimizi ay yıldıza boyattık, çocuklarla hoplayıp zıplayıp oynadık. Pamuk şeker aldık, yedik; macun aldık yaladık... Daha ne olsun anne!' Genç bir kadın gördüm. Mini mini ana okulu öğrencilerinin müzik eşliğinde dans edişleri onu da ele geçirmişti. Çevresindekiler: 'Şuna bak, koca kadın, utanmıyor da, oynuyor' derler korkuyla kendini zor zapdediyordu. Ama omuzları onu dinlemiyordu. Müziğin ve dansların eşliğinde kendiliğinden inip kalkıyordu omuzları. Bir delikanlı çocukların sulu boya resimlerini yapıyordu. İmrendim. Ah, keşke ben de çocuk kitaplarımı alıp gelseydim. Çocuklara kitaplarımı imzalasaydın diyerek dizlerimi dövdüm. Ama nereden bilebilirdim bunca karanlık günlerin içinden bir 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk bayramımızın bunca coşkulu geçeceğini... Bayramınız kutlu olsun çocuklar! Bayramınız kutlu olsun çocuk ve kalabilmiş, özgürlüğe susamış halklarım! Omuz omuza nice 23 Nisanlara, nice ulusal bayramlara... SUYA DAMLALAR/FEVZİ GÜNENÇ |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2016-04-26 | |||
|
|||