Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 05 Temmuz 2016
Ahmet LAZ
Ahmet LAZ kimdir?
1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Huysuz Uzun
Vakti zamanında bir şehrin kadısına bir dava gelir. İki kadın, henüz doğmuş bir çocuğa sahip çıkmakta, her biri çocuğun annesinin kendisi olduğunu şiddetle iddia etmektedirler.
Tabi o zamanlar DNA testi gibi bir işlem olmadığı için şahitlere göre karar verilecektir.
Ancak bu davada şahit de yoktur. Zor bir karar vermesi gereken kadı, kısa bir düşünmeden sonra, annelik duygusundan faydalanmaya karar verir.
Bir testere getirterek, çocuğun annesinin tespit edilmesinin mümkün olmadığını, bundan dolayı çocuğu ikiye keserek kadınlara paylaştıracağını söyler.
Bir yandan da kadınların vereceği tepkiyi dikkatle izlemektedir. Çocuk masaya yatırılır, kadı bismillah diyerek testereyi çocuğun alnına dayar.
Tam bu sırada kadınlardan biri, ‘dur kesme, çocuk onun olsun, ben davamdan vazgeçtim' diye bağırır. Kadı, ‘tamam çocuğun annesi sensin' diyerek onu, ‘kesme' diye bağıran kadına verir.
Çünkü gerçek anne, çocuğunun zarar görmesini asla istemez. Milletine merhamet eden liderlerde de gerçek bir anne şefkati vardır.
Son dönem Osmanlı padişahlarının hepsi, tahttan indirildiklerinde veya sürgüne gönderildiklerinde, dişe diş mücadele edebilecekken, sadece ümmetin kanı boş yere akmasın diye mücadeleden vazgeçmişler, ilahi takdire boyun eğmişlerdir.
Onlara ihanet edenler de ölünceye kadar rahat yüzü görmemişler, yatlarda ve saraylarda, ‘yanıyorum' diye bağıra bağıra, adeta cehennemi bu dünyada yaşayarak, huzursuzluk içinde ölmüşlerdir.
Öldükten sonra da ne halde olduklarını ancak Allah bilir. Çocukluğumuzda, bu günkü gibi çok sayıda TV kanalları ve çocuk programları yoktu.
Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Şimdi torunlarımız sayesinde çocuk programlarını da mecburen izlemeye başladık. TRT Çocuk kanalında yayımlanan ‘keloğlan' masallarını da artık torunumla birlikte izliyorum.
Orada, ‘uzun ve huysuz' adlarında iki karakter var.
Her fırsatta huzuru, sükunu ve düzeni bozmaya çalışıyorlar. Siyasi yaşamımızda, ‘uzun ve huysuz' karakterlerini bünyesinde toplamış olan liderler de, ülkemizin huzurunu kaçırmakla meşguller. Allah ıslah etsin.
Ülkemiz siyasetinde bir yanda, çok başarısız oldukları halde koltuğunu bırakmamak için türlü dümenler çeviren liderler varken, hiçbir faninin reddedemeyeceği makamını, dürüstlük adına bir çırpıda bırakan örnek liderler de var çok şükür.
Son Başbakanımız, bu örneği nadir olan, ama her devirde de milletimiz içinde bulunabilen liderlerden biriydi. Başta, ‘emanetçi' olmayı içine sindirememenin karşılığını, emanetçi yol arkadaşlarının ihaneti ile ne yazık ki almış oldu.
Üst makamları talep etmeleri mümkün görünmeyen arkadaşlarına ‘vefa' lı gibi davranıyor görünüp, kendinden daha başarılı olanları bir türlü hazmedemeyen ve ilk fırsatta onları kıran, ezen, yok etmeye çalışan zihniyetten bu ülkeye bir fayda gelir mi?
Ülkemizin değerli, bilgili liderlere o kadar ihtiyacı varken, hazır yetişmiş olanları, şeytani oyunlarla derdest eden bir akıl, Türkiye'yi nereye götürür?
İlimiz Kilis'e atılan bombaları, İsrail'e atılan bombalar gibi ‘içine bir avuç barut konmuş soba borusu' olarak değerlendirenler, bir ‘geçmiş olsun' sözünü ancak 3,5 ay sonra söyleyebildiler.
Meğer ne oyunların içindelermiş de haberimiz yokmuş.
Namık Kemal'in Hürriyet kasidesinde; Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten
Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten
Diyerek içinde bulunduğumuz durumu da ne güzel özetlemiştir.

Sevgi ve mutlulukla kalın sağlıkla...

Ahmet Laz

[email protected]



   
2016-05-08
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları